Paylaş
Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam’ın öncülüğünde Cumhuriyet, uyguladığı etkin programlarla sıtmayı, veremi, cüzamı, trahomu ortadan kaldıran sağlık ocakları, dispanserler, memleket hastaneleri kurmasaydı, Vanlı ve “öteki” Hüseyin Çelik acaba hayatta kalabilir miydi?
Cumhuriyet’in ulusal eğitim programı olmasaydı, parasız yatılı olanağı olmasaydı, parasız ve burslu üniversite öğrenimi uygulanmasaydı “öteki” Hüseyin Çelik lise ve üniversiteyi bitirip “Doç. Dr.” olabilir miydi? Kötü de olsa bakan ve parti genel başkanı olabilir miydi?
BEŞ VAKİT DUA ET
Sabık bakan bir İslamcı değil de sade bir Müslüman olsaydı, kıldığı namazlarda, Cumhuriyet’e ve onu kuranlara nankörlük etmez, beş vakit duacı olurdu. Fitre ve zekâtını Cumhuriyet kurumlarına verirdi.
Bu sözüm sadece Hüseyin Çelik’e değil, fakat Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, AKP bakan ve milletvekillerine, “Anadolu kaplanı” sanayicilerine ve tüccarlarına.
Ellerini vicdanlarına koyup gerçekleri ve doğruları itiraf etmeleri, iftiraya başvurmamaları gerekmez mi? Gerekmesine gerekir de?
ÖDÜNLERLE YETİŞTİ
AKP Genel Başkan Yardımcısı, sabık Milli Eğitim Bakanı, Doç. Dr. Hüseyin Çelik’in, partisinin Adana teşkilatının düzenlediği 3. Dönem Siyaset Akademisi’nin Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Demokrasi Kültürü” konulu derste yaptığı konuşmayı yorumladım, tefsir ettim.
Hüseyin Çelik bu konuşmayı bir köy kahvesinde değil, partisinin bir ideoloji dersinde yapmış. O halde, ciddiye almak gerekiyordu, ben de öyle yaptım.
Ve vardığım sonuç şu: AKP’nin yukardan aşağı bütün kadrosu sabık bakan Hüseyin Çelik’in “Demokrasi Kültürü” konulu derste yaptığı konuşmayı onaylar. Pek azı onaylamaz. Çünkü Cumhuriyet’in yarattığı bütün nimetlerden yararlanan bu kadro ele geçirdiği olanakları kullanarak hayallerindeki karanlık dünyayı yaratmak peşinde.
Bu kadro, 1946’dan itibaren, Cumhuriyet devrimlerinden verilen ödünler sayesinde yetişti. Bu kadro Tevhid-i Tedrisat Kanunu işlevsiz hale getirildiği için ortaya çıktı. Bu kadro tarikatların afyon tarlalarında ve öğrenci yurtlarında, dershanelerinde yetişti.
SERVİSE HAZIR
Laik Cumhuriyet kurulmasaydı, şu anda Türkiye’nin hali Yemen’den, Afganistan’dan farksız olurdu. Cumhuriyetini kuramamış bir Türkiye şu anda bulunduğu yerlerde bile alsa olamazdı. Özellikle 1923-1940 yılları arasında yaptığı sanayi ve altyapı atılımlarından hiçbirini yapamaz, salgın hastalıkları önleyerek 15 milyonluk nüfusu elli yılda 70 milyonluk bir nüfusa asla çıkartamazdı.
İrticaya taviz verseler de Cumhuriyet’e az buçuk saygılı olan Demokrat Parti ve Adalet Partisi iktidarları hedefledikleri liberal açılımları yapamazlardı. Mirasyedi AKP’nin sata sata bitiremediği kamu kuruluşları ve sanayi tesisleri CHP, DP ve AP iktidarları zamanında gerçekleşti. Halk çoğunluğun aleyhine de olsa, şimdilerde Türkiye’nin tekeri iyi kötü dönüyor gibi. Toplumsal yapının mutfağı modernleşme yolunda iyi kötü yol aldı, servise hazır hale geldi: Bayram sofrasında Ilımlı İslam soslu Cumhuriyet Turkey’i.
Paylaş