24 Kasım günü yayınlanan "Gerçek Zulüm: Mikrofaşizm" başlıklı yazımda ilahiyat alimlerine sormuştum:
"İster yasanın, ister İslam’ın cehennemi olsun, dini kötüye kullananlar cehenneme gitmeyeceklerse kim cehenneme gidecek? Cehennemlik fiiller (eylemler) belli değil mi? Katiller, hırsızlar, ırz ve namus düşmanları, işçinin ve yoksulun hakkını yiyenler, dini politikaya alet edenler, işçiyi sendikasız bırakanlar cehenneme gitmeyecekse, kim gidecek? Bir de adam gibi karar versinler: İslam’a göre türban nedir, var mıdır, yok mudur? Laiklik iki karara da eşit mesafededir, soğuktur, ama bir karar versinler, verebilirlerse tabii..."
ONLARCA AYET VAR
Vakit Gazetesi (25.11.07) kurduğum tuzağa balıklama atlıyor ve "Başörtüsünün dindeki yeri için Diyanet’e başvur, onlar sana 1980 tarihli kararı verir Marksist Özdemir!" diye nara atıyor. Ve bana düşüncelerimi açık seçik yazma olanağı sağlıyor:
1. Ben "türban"dan söz ediyorum, onlar sahtecilik yapıp "başörtüsü"nü öne sürüyorlar.
2. Türbanın dince zorunlu olup olmaması benim umurumda bile değil. Türkiye teokratik bir ülke değil, laik bir ülke. Cumhuriyetin referansı şeriat değil, laik yasalardır. Türban şeriata göre zorunluluk bile olsa laik kamusal alanda şeriatın hükümleri geçerli değildir.
3. Kamusal alanda türban konusunda Diyanet İşleri’nin 1980 tarihli fetvası değil, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı geçerlidir.
4. Dini dünya düzenine karıştırmayın, karıştırırsanız onu tartışmaya açarsınız. Tehdide başvurmadan, hedef göstermeden dogmaları tartışabilir misiniz?
"Ey inananlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin" (Kuran, Maide, 51) ayeti günümüzde, uluslararası ilişkilerde geçerli midir? Bu ayetin anlamı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. Müslümanlara, Yahudilerle, Hıristiyanlarla dost olmayın denilmektedir. Arapça’dan yorum yapılmasın. Ayetin Fransızca ve İngilizcesini de yazıyorum:
"O vous qui croyez! Ne prenez pas pour amis les Juifs et les Cretiens."
"O believers, do not hold Jews and Christians as your allies."
Japoncası, Çincesi de aynı anlamdadır. Tartışılsın mı? İsteyen bu türden onlarca ayet bulabilir. Mesajların çağa uymadığını ileri süren görüşlere katlanabilecek misiniz?
EY İNANANLAR!
Tartışma çok basit ve yalın! Türbanın İslam’ın farzı olduğunu kabul edelim. Peki! İslam inancının beş koşulunun dışında farzlarından biri de türban. Kabul! Peki türban takanlar Anayasa’yı, Medeni Kanun’u, Borçlar Yasası’nı, aile ve miras hukukunu nasıl kabul ediyorlar? Türbana tapan kadınlar kocalarının dört kadın daha almasına ne diyorlar?
Türban dışında laik dünyanın yasalarını isteyerek ya da istemeyerek kabul edenler, türban putuna tapmalarını nasıl açıklayacaklar? Türbanlılar ister cehenneme, ister cennete gitsinler, ister "evde çılgın dekolte giyiyor" (Akşam, 26.11.07) olsunlar, benim umurumda bile değil!
Bir tavsiye: İslam’ı sadece ahiret işlerinizde kendinize rehber yapınız, dünya işlerine karıştırırsanız zararlı çıkarsınız: "Ey inananlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin!" Olur! Ama bunu, ilkin, ayete aykırı davranan Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’a söyleyin?