BAŞLANGIÇTA öğrenciler Pekin Olimpiyatları’nı protesto ediyorlar sanmıştım. Ama "İşin bitti Sarko! Gençlik sokakta!" sloganlarını duyunca, "Öğretmenlerimizi bize geri verin!", "Derse evet, bekçiye hayır!" pankartlarını görünce, yanımda duran arkadaşım üniversite hocası Tahar Bekri’ye soruyorum.
40 BİN ÖĞRENCİ
Eğitim Bakanı Xavier Darcos’un önce 11 bin 200, daha sonra ek olarak 8 bin 200 öğretmen kadrosunun kaldırılacağını açıklamasından sonra lise ve kolej öğrencileri sokağa dökülmüş durumda. 10 Nisan Perşembe günü, Saint-Michel taraflarından gelip Montparnasse ile Raspail bulvarlarının buluştuğu kavşakta yığılan öğrenci sayısı 40 bin dolaylarında. Sadece öğrenciler değil, öğrenci anababaları ve öğretmenler de var aralarında.
Göstericilerin çoğu banliyö okullarının öğrencileri. Bu derilerinin renginden de anlaşılıyor. Kimilerinin elinde Mali, Senegal, Fas ve Cezayir bayrakları var. Türk bayrağı görmedim.
Öğretmen kadrolarının kaldırılmasının nedeni bütçe açığı. Ancak "Henri IV Lisesi" gibi Paris’in geleneksel liseleri bu politikadan etkilenmiyor. Ama bu türden lise öğrencileri de gösterilere destek veriyorlar.
TEHLİKENİN FARKINDALAR
Gösterileri destekleyen Sgen-CFDT sendikalarına göre, hükümet 5 yıl içinde 28 bin öğretmen kadrosunu kaldırmayı düşünüyor. Emekliye ayrılan öğretmenlerin yeri doldurulmayacak. Böylece banliyö liselerinde zaten düşük olan eğitim-öğretim düzeyi daha da düşecek. Sendikalar tehlikenin büyüklüğünü işaret ediyorlar. Gösteriye katılan öğrenci yakınları da tehlikenin farkında.
Bir öğrenci, "Lisemizin geri kalmaması için mücadele ediyoruz!" diyor. Derslerinin aksaması umurunda bile değil, ara kapatılabilir. Ama beklenen reformlar sonbahara kadar yapılmazsa banliyö öğrencilerinin durumu iyice kötüleyecek.
2005 yılındaki banliyö ayaklanmasını yakından izleyen biri olarak, 2008-2009 ders yılı açılışının büyük olaylara gebe olduğunu düşünüyorum.
OSMANLI NAZIRI GİBİ
Sarkozy hükümetinin hali, "Şu mektepler olmasaydı, nazırlık yapmak kolay olurdu!" diyen Osmanlı Maarif Nazırı’nın haline benziyor. Ama bende AKP ile aynı programı uyguladığı izlenimi uyanıyor: Kamu okullarını sıkıştırarak özel okulları teşvik etmek. Ortaöğrenimin özelleşmesi Türkiye kadar tehlikeli değil Fransa için, çünkü henüz bir Katolik Fethullahları yok ortada. Lakin bu özelleşme ve özelleştirme politikasının sonucu olarak Fransa Müslümanları kendi özel okullarını birbiri ardınca açarlarsa ne olacak? Bunun yanıtını Sarkozy’nin eğitim-öğretim politikası verecek.
Görülen o ki: Sadece Sarkozy düzeninin değil neoliberal kapitalizmin ve küreselleşmenin de iflası söz konusu! Artık Fransa’ya bakarak "Köhne Fransa! Geri kafalı Fransa!" demek de mümkün değil. ABD’nin durumu Fransa’dan çok daha acınası. Japonya da öyle! Kala kala emekçileri, üreticileri hayvani düzeyde sömürüp ezen Çin ve Hindistan kalıyor!
Ya Türkiye? AKP’nin teslimiyetçi neoliberal cicim yılları çoktan bitti! İktidarı avanta dağıtmak da ayakta tutamaz artık. Ellerinde tek bir olasılık var: İslami darbe!