BEN bütün Türkleri sevmem. Bazılarını severim: Hepsini değil ama bazı şairleri ve yazarları; dünyanın en büyük ressamlarından Alaettin Aksoy’u, Nebahat Çehre, Tarık Akan, Rutkay Aziz ve Çiçek Arif’i; Hürriyet Gazetesi’nde Ayça Aktan ve Doğaner Gönen’in şahsında yazıişleri mensuplarını; telefon santralında ve ulaştırmada çalışanları severim.
Zeynep ve Ali Erten’i severim. Çocukluğumun Mersinlilerinden Mersinli Ahmet’i, Bombacı İlhan’ı, Araliktan Nusret’i, Deli Kadir ve anasını, Deli Cemil’i, Cilveli Cennet’i, Kont Ahmet’i, Fedai Mustafa’yı, Saraç Mahmut’u severim. Türk dünyasının geri kalanından nefret etmem elbette. Sağsolcuları sevmem ama 68’in otlaklarında otlayan dinozor arkadaşları çok severim. Eski Araplardan başta İmriülkays olmak üzere Yedi Askı şairlerini, Hallac ve Niffari’yi, Al Maarri ve Abû Nuwâs’ı; yenilerden Venus Khoury Ghata’yı, Adonis’i, Abdellatif Lâabi ve Tahar Bekri’yi, Abdalwahab Meddeb ve Muhammed Bennis’i severim. Ayrıca eski şarkıcı ve dansözlerden Behiyye Şıkşık, Tahiyye Karyoka, Abdelwahab, Ferid El Atraş’ı severim. Sevdiğim Fransızlar, Amerikalılar, Almanlar, Ruslar, Yunanlar, Güney Amerikalılar, Asyalılar, Afrikalılar, Avustralyalılar ve Okyanusyalılar vardır. Yüreğim ve sabrım o kadar geniş değildir. Bu nedenle herkesi sevemem. TÜRK MİLLETİ ARAP’SIZ YAŞAYABİLECEĞİNİ KANITLADI 10 Haziran günü İstanbul’da düzenlenen Türk-Arap İşbirliği Forumu’nda konuşan Başbakan Erdoğan, “Türkiye’nin Batı’dan koptuğunu iddia edenler art niyetli, kötü niyetli bir propagandanın taşeronlarıdır. Yüzyıl boyunca Türkiye ile Arap dünyası, işte bu art niyetli propagandanın bir neticesi olarak birbirine sırtını dönmüş, birbirinden uzak kalmıştır. Türk-Arap dostluğu geçmişe dayanır. İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Âkif Ersoy’un şu dizeleri bu gerçeği ortaya koyar: Türk Arap’sız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir. Arap’ın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir” (Hürriyet, 11.06.10) demiş. Oysa Türk milleti Arap’sız yaşayabileceğini yüz yıla yakındır pek güzel kanıtladı. “Ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü!” sözünü Türklerin ataları acaba ne zaman söylemiş olabilir? Araplar bu deyişi biliyorlar ve çok kızıyorlar. Aklı başında bir Arap’ın da Türklerin Arapların sağ gözü ve sağ eli olmasını kabul edebileceğini sanmam. Hamas işte bu nedenle Türkiye’nin değil de Mısır’ın arabuluculuğunu kabul etti. Emir Hüseyin ve Wahabi isyanlarını, 1914-1918 arasında İngiliz Lawrence’in peşinde yedikleri herzeleri unutalım. Sayın Başbakan, Türkleri sağ göz ve sağ el olarak kullanan Araplara bir talimat verse de Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’ni resmen tanısalar bari. Başbakan yaptığı konuşmada Arapça “al caar, kabl ed daar” da demiş. “Ev alma komşu al” anlamına geliyormuş. Ancak, Arapçada bir de “Men dakka duka” (Çalma elin kapısını çalarlar kapını) diye bir deyiş de vardır. Ve çok daha derin anlamlıdır. Pek yakında sevdiğim Arap dostlarımı göreceğim. Kendilerine soracağım, bakalım, Türklerin Arapların sağ gözü ve sağ eli olmasını kabul ederler mi? Sol gözün ve sol elin ne günahı var? Arap meftunu ya da İsrail taşeronu olmadan da bir başka dünya mümkündür!