YIL 1965. Eylül başı olmalı. Mustafa Ekmekçi ile Bodrum çarşısındaki Adliye Camii’nin önünde burun buruna geldik. Mustafa, Bodrum’a 10 Ekim 1965 seçimleriyle ilgili halkın nabzını tutmak için gelmiş. Biz de Ülker’le Aydın’dan gezmeye gelmiştik.
Mustafa, dönemin en sıkı gazetecilerindendi, Cumhuriyet’te çalışıyordu. Biz ayaküstü sohbet ederken yanımıza biri yanaştı. Adı Sami idi, Almanya’dan yeni dönmüştü, mazotla çalışan bir Mercedes getirmişti. İstersek bizi Gümbet diye bir yere götüreceğini söyledi. İstedik. Gümbet uçsuz bucaksız bir kumsaldı. Kumsalda bir tahta iskele, üstü ağaç dallarıyla örtülü bir kahve ocağı vardı. Yemek de yapıyorlardı. Bizim için ahtapotlu pilav yapabilirlerdi, tavuk istersek ortalıkta dolaşanlardan birini yakalayacaklardı.
* * *
Ülker yüzdü. Biz Mustafa ile seçim üzerine konuştuk. En çok da TİP’i konuştuk. Seçimlere ilk kez bir sol parti katılıyordu. Adaylar işçi, köylü ve sol aydınlardan dengeli olarak seçiliyordu. Mustafa, Şaban Yıldız’ın Aydın’dan aday gösterildiğini söyledi. Biliyordum, çünkü ilkin arkadaşım Osman Karaca’ya öneri yapılmıştı. Osman "Ayıp olur" diye, "Biz aday olmak için mi çalıştık" diye öneriyi kabul etmemişti. Sonra bana adaylık önerilmişti, ama benim yaşım yetmiyordu. Yetseydi ne yapardım bilemiyorum.
TİP, ulusal artık yönteminin uygulandığı genel seçimde yüzde 2.97 oranıyla 276 bin 101 oy alacak ve 14 milletvekili çıkartacaktı. Aydın’da ise yüzde 3.74 oy alarak, AP ve CHP’nin ardından üçüncü parti olacaktı; seçmenlerin 6733’ü TİP’e oy verecekti. Birkaç yüz fazla oyla bir milletvekili çıkartabilirdi.
* * *
Şaban Yıldız (1919-2000), 13 Şubat 1961’de kurulan TİP’in 12 sendikacı kurucusundan biri ve ilk genel sekreteriydi. 1971’e kadar kesintisiz yönetim kurulu üyesi, merkez yönetim kurulu üyesiydi. 2.11.1969 - 1.11.1972 arasında genel başkanlık yaptı. TEKSİF, TÜRK-İŞ ve DİSK’in kurucularındandır. Bir tekstil işçisidir! 1965 seçimlerinde partinin İstanbul il başkanıydı. Tipik bir organik aydındı. Osman Karaca adaylığı utandığı için kabul edemeyince; benim yaşım yetmeyince Aydın’dan aday olmuştu. Parti, Aydın’dan bir milletvekili çıkartacağını umuyordu.
Beni neden aday yapmak istiyorlardı? Babam sendikacıydı, ben de 15 yaşımdan beri sendikacılığın içindeydim ve Yunus Çakır adıyla parti için çalışıyordum. Bu adla yazılarım ve yayınlanmış çevirilerim vardı.
* * *
Aydın’a döndük. Şaban Yıldız ile buluştuk. Osman Karaca ve ben kendisine açıkça yardım edemiyorduk. Ama TİP, Aydın’da çok iyi örgütlüydü. Aydın, Şeyh Bedreddin’in halifelerinden Torlak Kemal’in memleketiydi. Torlak mahallesi vardı.
Aydın’dan ayrılmasından önce eve yemeğe davet ettim Şaban Yıldız’ı. Kapının önünde sivil polisler dolaşıyordu. Ülker güzel yemekler hazırlamıştı. Pikapta Tanbey’in "Taş Beethoven"i 5. Senfoni çalıyordu. Masada 22 aylık Tanbey de oturuyordu. Şaban Yıldız çok mutlu olmuştu. Bu arada Tanbey elindeki kaşığı birden masaya vurmaya, "İşpartiş!" diye bağırmaya başladı. Müthiş bir mucizeydi, geç konuşan Tanbey "İşpartiş!" diyordu.
Şaban Yıldız’ın, "Bizler için işte böyle bir ev, böyle bir yuva!" dediğini anımsıyorum.