Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine İmam hatip tuzağı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
KİMİLERİ, imam hatip okul ve liselerinin gündemde kalmasından bıkmışlar.
Kimileri der ki: ‘‘Hayır, imam hatibin bir yasası olduğu için korsan sıfatını bu okula takamazsınız!’’ Takarım! Çünkü yasa, etik olarak ‘‘gayri meşru’’ olanı ‘‘meşru’’ kılamaz. Bu okulun yasası, 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat (Öğrenim Birliği) Kanunu ile çeliştiği için gayri meşrudur.
Mustafa Kemal 1 Mart 1924 tarihinde TBMM açılış konuşmasını yapıyor: ‘‘Ulusun ortak düşüncesi ve isteğine uygun olarak eğitim ve öğretimin birleştirilmesi, ulusal, laik, çağdaş, tek ve bütün bir eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi şarttır.’’
TBMM'nin 3 Mart 1924 tarihli oturumunda, medreselerin bağlı bulunduğu Şeriye ve Evkaf Vekáleti kaldırıldı. Aynı gün kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim kurumlarının hepsi Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Bu yasa okul ikiliğini kaldırıyor, eğitim laik ve parasız hale getiriliyordu.
* * *
1950'den 2000'e kadar tam elli yıl içinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu delik deşik edildi: Din adamı yetiştirmekle görevli meslek okulu genel lise haline getirildi, kapıları kız öğrencilere açıldı. Ardından bu yeni medreselerin mezunları üniversiteye girme hakkını elde ettiler.
MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç, 17 Aralık'ta, türban sorunu için bir öneri yaptı: ‘‘Sorunu yaratan sebebi ortadan kaldıralım. İmam hatip okullarına kız öğrenci alınmasın.’’
Orgeneral Kılınç, iddia edildiği gibi, kız çocukların genel ve mesleki eğitimine engel olmuyor, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na ve ilk imam hatip okulu yasasına aykırı olan bir işleme son verilmesini istiyor. Son elli yıl içinde bu komploya ses çıkartılmaması, bu okulların çoğalmasına göz yumulması, bundan sonrası için bir ipotek olamaz. 3 Mart 1924'e geri dönülür ve kesin çözüme doğru adım atılır.
* * *
Kız öğrencilerin eğitiminin engellenmesi, eğitim özgürlüğünün ortadan kaldırılması gibi safsataları bir yana bırakalım ve şu iki soruyu yanıtlayalım: 1. Amaç anti-laik militan yetiştirmek değilse, kadınların ruhsatsız olduğu bir alanda meslek adamı yetiştiren okullarda kızların işi ne? 2. İHL'yi bitirenler önce imam ve hatip oluyorlar, daha sonra üniversiteyi bitirip ‘‘imam-kaymakam’’, ‘‘imam-milli eğitim müdürü’’, ‘‘imam-polis’’, ‘‘imam-fizik öğretmeni’’ oluyorlar. Dünyada bunun benzeri bir uygulama var mı: Hıristiyan ülkelerinde papazlar, kaymakam, vali, emniyet müdürü, lise öğretmeni oluyor mu? Olmuyor!.. Türkiye'de tanık olduğumuz nedir? Toplumun yapı ve kurumlarının dinselleştirilmesini amaçlayan, ileriye dönük planlı kadrolaşma harekátı değil mi?