’MANTIK’ dizisi devam ediyor: Gazete yazılarını izlemediğim Mehmet Altan’ın 4 Ekim 2007 tarihli Tempo dergisinde bir demeci yayımlandı. Birlikte okuyalım (alıntıdaki sayıları, yorumlarken kolaylık olsun diye ben koydum):
"1) İkinci Cumhuriyetçiyim, çünkü tek parti rejiminin ve zihniyetinin geride kalmasını, cumhuriyeti evrensel bir demokrasinin taçlandırmasını istiyorum. 2) Yönetenin değil, yönetilenlerin önemli olduğu bir Türkiye istiyorum. 3) 2. Cumhuriyet, ’demokratik cumhuriyet’ demek. Birincisi, yani Kemalist bir cumhuriyet, bizi geldiğimiz noktadan öteye taşıyamıyor. Ağır ve derin toplumsal sorunlarımızı ancak, Kemalist Cumhuriyet’ten geçerek çözebiliriz. 4) Türkiye’deki köhnemiş anlayışın ve yapının yenilenmesinde, vatandaşların zenginleşip özgürleşmesinde AB’nin rolü çok önemli. 5) AKP, dünyalaşma sürecine samimi bir şekilde katıldığı sürece; desteklememek için bir neden göremiyorum. Yeter ki yönetilenlerin yaşam standartları, AB düzeyine erişsin. Ak Parti’ye desteğimin sürmesi, onun Avrupa Birliği ve dünyalaşma konusundaki tavrına bağlı. Örneğin AK Parti’nin ekim ayı içinde 9. uyum yasalarını ve 301. maddenin gereğini yapıp yapmayacağı hayati bir önem kaşıyor. Bunun yapılmaması, savsaklanması çok belirleyici olacaktır."
KARŞI YORUMLAR
1) Mehmet Altan Türkiye’de tek parti yönetiminin 14 Mayıs 1950’de sona erdiğini kavrayamamış galiba. O tarihten itibaren, Demokrat Parti’den başlayıp AKP’ye uzanan illiberal ve karakuşi yönetim zihniyeti egemendir.
2) Yönetilenin önemli olduğu Türkiye’yi hepimiz istiyoruz.
3) Kemalist Cumhuriyet 14 Mayıs 1950’de sona erdi. Bunu şimdiye kadar anlamadıysa, "Menderes’in Konuşmaları, Demeçleri ve Makaleleri" derlemesini ve Şevket Çizmeli’nin "Menderes, Demokrasi Yıldızı" adlı kitabını okumalı.
"Bayar, büyük ölçüde Menderes’in kaleme aldığı ve ’arkadaşlarımla uzlaşma gereği duymadan anlaşabileceğimiz tüzük esasları’ dediği ilkeler"in birincisini birlikte okuyalım: "Atatürk inkılapları oturmuştur, ölümü ile inkılap çağı kapanmış, sosyal tekamül çağı başlamıştır." (Şevket Çizmeli, S. 124-125 ve gerisi) Bunu Bayar ve Menderes söylüyor!
4) Avrupa Birliği’ne üye devletlerin vatandaşlarının tamamı zenginleşmiş ve özgürleşmiş midir; bu zenginleşme ve özgürleşmede ciddi bir adalet ve eşitlik ilkesi var mıdır? Hayır!
5) Bir iktidar, programı ve uygulamalarıyla bir bütün oluşturur. Bunları herhangi bir yaşam standardına indirgeyemeyiz. Çünkü yaşam standardının demokrasiyle ilişkisi bulunmadığını kanıtlayan onlarca, yüzlerce demokrasi dışı örnek var.
DESTEKLENEN MARİFETLER
AKP’yi desteklemeyi 9. uyum yasalarına ve 301. maddeye indirgemek mümkün değildir. O zaman geriye neler kalıyor birazını sayalım: Sosyal devlet ilkesinin göz ardı edilmesi, eğitim-öğretim ve toplumun İslamcılaştırılması; toplumsal adaletsizlik ve eşitsizlik; İslamlaşmayı ve bölünmeyi hedefleyen yeni anayasa taslağı; antidemokratik partiler ve seçim yasaları; antidemokratik emek ve çalışma ortamı; AKP’nin lider sultasına dayalı oligarşik yönetimi; devlet kadrolarının AKP’lileştirilmesi; antilaik politikalar; tarikat egemenliği...
İşte size İkinci Cumhuriyetçilerin desteklediği AKP’nin marifetleri!...