KUŞKUSUZ, neo-liberallerin iddialarının aksine liberal demokrasiden başka demokrasiler de vardı. Liberal demokrasi, demokrasinin ne ilk ne de son menzili (aşaması).
Örneğin, "Sosyalist modelin çöküşünün ortadan kaldıramadığı bir şüpheye göre, bizim el üstünde tuttuğumuz demokrasi gerçek demokrasinin sadece bir gölgesidir." (Jacques Ranciere, "Siyasalın Kıyısında, S.49. Metis Yayınları)
* * *
"Bizim el üstünde tuttuğumuz demokrasi" kuşkusuz liberal demokrasiden başkası değil. Öyle de, liberal demokrasi, demokrasinin cemaatçi özü ile özel çıkarları düzenleyen görünmez elin hesapları arasında sıkışıp kalmıştır. İkisi arasındaki varsayılan birleşme aslında doğaya aykırıdır. Farazi birleşmenin dışında demokrasi ile bireycilik kendi zıt yönlerine, biri Mağrip’e, öteki Maşrık’a gider! Bu durumda ya demokrasi gereği bütün çıkarları kolektifleştireceğiz diyecekler ya da ağızlarındaki baklayı çıkartıp yekten demokrasi dediğimiz şeyin liberalizmden başka bir şey olmadığını söyleyecekler.
Yani ne sosyal demokrasi, ne de sosyalist demokrasi mümkün değil(!) El insaf!
* * *
Demokrasiyi, (1950’lerin ünlü hukuk hocalarından Prof. Dr. Bülent Nuri Esen’in deyişiyle) kakokrasi’ye indirgeyenlerin çapını aşan bir durumdur bu.
Liberalizm, demokrasiyi bir topluluğun bireysel çıkarlarına indirgemişse; liberalizm (kapitalizm) ile demokrasi aynı şey olmuşsa, artık her şey mümkündür. Demokrasiye de gerek yoktur, liberalizm her şeyi temsil eder. Ilımlı İslami de, ılımsız İslami de olabilir demokrasi, yeter ki düzen liberal ve kapitalist olsun! Ne var ki emperyalist olamayan kapitalizm bir fasafisodur.
Bu durumda, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, liberalizm de, kapitalizm de, demokrasi de fasafisodur. Adil olmayan seçim sistemi, antidemokratik partiler ve seçim yasası, çalışana verilmeyen grev hakkı, geçersizleşmiş kadın hakları; İslam’ın gündelik baskısı, eğitimin ve devlet kurumlarının dinselleştirilmesi, demokrasi kaftanı giydirilmiş kakokrasiye çok uygundur. Kemalizmin içeriğini iğdiş et, gerisi kolay(!) Dış borç artabilir, ödemeler dengesi bozulabilir, işçi ve köylü, bütün çalışanlar yoksullaşabilir! Oysa demokrasi bunun tersi için vardır; bunun tersi olduğu zaman demokrasi vardır!
* * *
Gelelim şu yeni demokrasinin temeli olacak olan, renksiz, kokusuz, ideolojisiz Yeni Anayasa’ya. Buna Liberal Anayasa diyorlar. Sözlüklere bakınca, liberal sözcüğünün altında liberalizm sözcüğünü görürüz. Liberalizm, yani serbest piyasa ekonomisinin ideolojisi. Fransızca sözlüklerde liberalizm sözcüğünün eşanlamlısı olarak kapitalizm ve bireycilik (individualisme) sözcükleri yer alır. Yeni Anayasa’yı hazırlayan hukukçu ekibine göre Kemalizm ideolojidir, ama liberalizm, kapitalizm ve bireycilik (individualisme) kesinlikle ideoloji (!) değildir. Böyle bir ekibe sıfır verilir; Hal ve Gidiş notu kırılır!
Kakokrasiyi demokrasi diye yutturmaya çalışan "gayri milli karma"ya bir soru: "İzm" takısıyla biten Kemalizm bir ideoloji imiş; peki aynı takıyla biten liberalizm, kapitalizm ve endividüalizm (bireycilik) nasıl oluyor da ideoloji olmuyor?