TÜRKİYE ekonomik bakımdan kalkındığı, gerçekten demokratikleştiği, gerçekten yasa ve hukuk devleti olduğu, insan haklarını her anlam ve bağlamda gerçekleştirdiği zaman Avrupa Birliği’ne girecektir.
Bunun tersi olmayacaktır, yani Avrupa Birliği’ne girdiği zaman, olması gereken çağdaş ve demokratik değişim ve dönüşümler olmayacaktır. İlkin bu gerçeği bilelim!
UMURLARINDA DEĞİL
Avrupa Birliği neden laikliğin garantisi olsun? Türkiye’nin laikliği AB’nin umurunda bile değil. 2008 yılı sonunda Türkiye AB’ye girdi diyelim: Türbanın ürettiği sorun ve fesadı, AKP iktidarının devlet kurum ve kuruluşlarını zorla İslamileştirmesini, eğitim sisteminin medreseleşmesini kendi niyet, karar ve dinamikleri olmadan çözebilecek mi?
Böyle bir düşünce tarzı ütopyadır, Türkçesi ile ham hayaldir. Avrupa Birliği, ramazan ayı ve oruç baskısına nasıl engel olacak? Tarikatların ve medreselerinin zararlı siyasal gücünü anlayabilecek mi? Bu baskıya ancak toplumsal dönüşüm ve laikleşme, bunun sonucu olarak demokrasinin yerleşmesi ve olgunlaşması engel olabilir.
GARANTİ KENDİNDE
Mehmet Ali Birand, "Laik ulusalcılar AB’yi mumla arayacaklar" dedikten sonra şöyle devam ediyor:
"Laik-demokratik sistemimizi korumanın en etkili yöntemini bulmamız gerekiyor. Bu da, Avrupa Birliği’ne tam üyeliktir. Laik ulusalcılar, bugün düşman gibi gördükleri AB’yi, eminim yarın mumla arayacaklar (Posta, 21.12.07).
Elli yıllık arkadaşım Mujik Murat, Mehmet Ali Birand’ın tavsiye ettiği ihale sisteminin daha da etkilisini öneriyor sarakalı (sarkastik) diliyle: "Türkiye için tek çıkar yol ABD bayrağına bir yıldız olarak eklenmektir(!)"
Laik ulusalcıların AB’yi düşman olarak gördükleri düşüncesi yanlış olduğu kadar tehlikeli bir iddia, çünkü Mehmet Ali Birand’ın kendisi de mandacı olmakla suçlanabilir.
AB, Türkiye’nin ne demokrasisi, ne de laik devleti için bir garantidir. Aranan garanti Türkiye’nin kendisinde. İktidarların laik ve demokratik düzene sadık kalmaları, halkın laik ve demokratik düzeni içine sindirmesi. Bütün bunların gerçekleşmesi bütün siyasal partilerin cumhuriyet ilkelerine ve devrim yasalarına bağlı ve bağımlı kalmalarıyla mümkündür.
ADRES YANLIŞ
"Uğraşma zaten almayacaklar" diyenlere karşı, Mehmet Ali Birand’ın savunması hazır: "Hayır, Türkiye kulübe girip koşullarını yerine getirsin, kimse bizi kapının önüne bırakmaz!"
Doğrudur! Kapının önüne bırakmazlar! Ama Mehmet Ali Birand’ın feci bir mantık yanılması var: AB’ye girecek lokomotifin makinisti laik ulusalcılar değil, ılımlı İslamcı Nakşibendi AKP iktidarı. Tavsiye ve çıkışmayı ona yapmalı, adres yanlış!
Mehmet Ali Birand’a benden bir tavsiye: Avrupa Birliği’nden, laik ve demokratik düzeni garanti eden noter onaylı bir belge getirsin!
Laik ulusalcılar kendi işlerini kendileri görmek istedikleri için, bağımsızlık aşkıyla böyle bir garanti belgesini kabul etmezler. Ama AB zaten böyle bir garanti belgesi vermez, verse bile ılımlı İslamcı Nakşibendi iktidar amacına engel olacağı için böyle bir belgeyi almaz, tebellüğ etmez! Kurda emanet edilen kuzuyu Avrupa Birliği nasıl kurtaracak?