Kendal Nezan'ın kantarı (2)

Yayınlanmış kitap açısından bakınca Bay Nezan Kendal’ın “Kürtler Türkiye’de Neler İstiyorlar?” bildirisinin baş yazman ve önderi olması epeyce hayal kırıcı; ayrılıkçı Kürtlerin Allah yardımcısı olsun!Demek ki doğuya özgü o şeyh/mürit ilişkisi, ağa/köylü ilişkisi diaspora Kürtleri arasında hâlâ devam ediyor. Birinci yazıma gelen ilkel tepkiler de bunun en inandırıcı kanıtı zaten!“Kürtler Türkiye’de Neler İstiyorlar?” bildirisinin içerik ve biçimi, yayınlanmasından sonra tanığı olduğumuz komediler bu ilişkinin  yurt içinde ve dışında entelektüel çevrede de devam ettiğinin en çarpıcı kanıtı.Biyografiden ve sağdan soldan öğrendiklerimden,  Bay Nezan Kendal’le ilgili bir imaj oluştu imgelemimde:***   Bay  Nezan Kendal’ın çok önemli bir özelliği var: Birçok şeyi birinin sayesinde yapmış!1974 yılında, Fransız Kürdistan Derneği’ni bu türden derneklerin hepsine üye olan demokrat, enternasyonalist ve iyi niyetli Fransız aydınları  sayesinde kurmuş. Ayrıca, bu türden derneklerin arkasında her zaman bir gizli servis bulunduğunu da unutmayalım.Nobel ödüllü bir fizik hocası sayesinde tanıştığı Jean-Paul Sartre ile Yves Montand’ı derneğe üye yapmış.1983 yılında, Paris Kürt Enstitüsü’nü Yılmaz Güney’in sayesinde kurduğunu anımsıyoruz.Daha sonra Madame Mitterand sayesinde bazı şeyler yaptı.Benim Nezan Kendal konusunda bildiklerim bundan ibaret!İbrahim Tatlıses bir zamanlar “Urfa’da Okusford vardı da biz mi okumadık!” diye basına çıkışmıştı.Ben kimseye çıkışmıyorum. Sadece “Nezan Kendal kitap yazdı da biz mi okumadık?”  diyorum. Nezan Kendal’ın 55 yıllık ömrünün özeti bu kadar ise, ayrılıkçı Kürtlere geçmiş olsun! (Bu yazılarda eleştiri hedefim “Vatandaş Kürtler” değil, “Ayrılıkçı Kürtlerdir!)Bir de dedikodular var ki bunlar bizim ilgi alanımızın dışındadır.***Artık bundan sonra asıl işimize başlayabiliriz: 27 ve 28 aralık 2004 günlerinde Vatan gazetesinde yayınlanan röportajı değerlendirmeye geçmeden önce ayrılıkçı Kürtlerin veda bildirilerini bir kez daha anımsamamız gerekiyor (10.12.2004 tarihli Le Monde gazetesine göre):1.Türkiye’de 15-20 milyon Kürt yaşıyor.Eleştiri: Türkiye’de 15-20 milyon Kürt yaşadığı abartıdan başka bir şey değildir. Uluslar arası kaynaklar Türkiye’de 5-7 milyon Kürt yaşadığını belirtmektedir.2.Kürtlerin atalarının topraklarında kendi kimliklerini, kültürlerini, dillerini korumak ve bunları çocuklarına aktarmak hakları vardır.Eleştiri: Türkiye’de hiçbir toprak parçası herhangi bir etnik grubun atalarının toprağı değildir. Öteki haklar konusunda her vatandaş gibi eşit haklara sahip olmak haklarıdır.3.Türkiye’nin Avrupa birliğine girmeye  hak kazanması için,  Baskların, Katalanların, İskoçların, Laponların, Güney Tirollülerin, Valonların yararlandığı ve Kıbrıs Türkleri için istediği haklardan Kürtlerin de yararlanmalarını kabul etmesi gerekmektedir.Eleştiri: “Hal ve Gidiş Sıfır” başlıklı yazılarımda da belirttiğim gibi, bildiri yazıcılarının bazı örnekler vererek hak talebinde bulunmaları büyük bir taktik hatadır. Nitekim ben bu örnekleri bildirimenlere karşı kullandım: Örnekler aracılığıyla istenen haklar demokratik vatandaşlık hakları değildir. İstenen haklar özerklik ve bağımsızlık haklarıdır.Bu nedenle “Biz özerklik ya da bağımsızlık” istemiyoruz demek yalanların en büyüğüdür. Üstelik muhataplarının zekâlarına hakarettir.Aralarında ve başta Bay Nezan Kendal de olmak üzere bütün bildirimenler kocaman bir sıfır almışlardır. Bu kimseler bir topluluğa, bir halka, bir ulusa önder olmak bir yana kırk koyunluk bir süreye bile çoban olamazlar. Bu bildiri tarih boyunca alayla karşılanacaktır. Üstü kapalı olarak federasyon ve bağımsız devlet isteyen bu bildiriyle fazla uğraşmak istemiyorum. Ancak:4.Bildiri, Avrupa Birliği’nin Kürt bölgesine geniş boyutlu bir kalkınma programı uygulamasını istemektedir.Eleştiri:  Türkiye en erken 2015-2020 yıllarında AB’ye üye olacaktır. O zamana kadar, PKK Güney-Doğu’da yaptığı tahribatın bedelini ve tazminatını ödemelidir. Bölge halkı devletin yaptığı yatırımlara sahip çıkmalıdır. Türkiye’nin Batı, Güney ve Marmara bölgelerine yatırım yaban Kürt kökenli kapitalistler bölgeye yatırım yapmaya davet edilmelidir. Avrupa Birliği ve bildirimenler, bölge düzeninin değişmeyeceğine dair bu kapitalistlere  ve yabancı sermayeye garanti vermelidir. Böyle bir garanti vermeye hakları yoktur ya neyse!..(Devamı, 12 Ocak, Çarşamba)
Yazarın Tüm Yazıları