BAYRAM değil seyran değil "enişte" birini neden öpüyor? Nereden çıktı durup dururken sakallı Karl Marx? İlkin, çevirisi M.E. imzası ile tarafımdan yapılan "Fransa’da Sınıf Mücadeleleri, 1848-1850" (Sol Yayınları, 1967) adlı nefis kitaptan bir alıntı yapayım, sonra derdimi anlatırım:
BARİKATIN KARŞISI
"Haziran olaylarında, mülkiyetin korunması ve kredinin eski haline getirilmesi için, hiç kimse, Paris küçük burjuvazisinden; kahveciler, lokantacılar, şarap satıcıları, küçük tüccarlar, dükkáncılardan daha bağnaz savaşmamışlardı. Dükkáncı, bütün gücünü toplayıp, sokaktan dükkána doğru müşteri akışını yeniden tesis etmek için barikata karşı yürümüştü. Ama barikatın arkasında müşteriler, borçlular ve barikatın karşısında ise dükkánın alacaklıları vardı. Ve barikatlar devrilip işçiler ezilince, mağaza koruyucuları zafer sarhoşluğu içinde dükkánlarına doğru yeniden kendilerini attıkları zaman, dükkánlarının önünün bir mülkiyet kurtarıcısı ve göz korkutucu mektupları kendilerine uzatan bir resmi kredi memuru tarafından kesildiğini gördüler: Vadesi gelmiş poliçe, vadesi gelmiş borç, vadesi gelmiş bono! Ve bunların altında ezilen dükkán ve dükkáncı!
KREDİNİN CANLANDIRILMASI
Mülkiyetin korunması! Ama oturdukları evler kendi mülkleri değildi, korudukları dükkán kendi mülkleri değildi, sattıkları mallar kendi malları değildi. Ne ticaretleri, ne yemek yedikleri tabak, ne uyudukları yatak henüz onlara ait değildi. İşin aslında, tamı tamına kendilerine karşı, evini kiraya veren mülk sahibinin, poliçeyi kıran bankerin, peşin avans veren kapitalistin, bu dükkáncılara satmak için tecim eşyası veren fabrikatörün, bu dükkáncılara ilk madde kredisi açan toptancı tüccarın yararına bu mülkü korumak söz konusuydu. Kredinin canlandırılması! Ama kredi, bir defa sağlamlaşınca, Haziran asilerinin cesetleri üzerinde tehditkár bir eda ile dikilen, borcunu ödemeyen borçluyu karısı ve çocuklarıyla birlikte sokağa atan, sözde servetini sermayeye teslim ederek ve kendilerini borçları yüzünden hapishaneye gönderen bir Tanrı gibi kendini belli etti.
Küçük burjuvalar, işçileri yenerek, kendilerini karşı koymaksızın alacakçıların ellerine teslim etmiş olduklarını ürküntüyle anladılar. Şubat’tan beri, müzminleşen ve görünüşte bilmezlikten gelinen iflasları Haziran’dan sonra resmen ilan edildi." (S.74-75)
SAYFA 74 - 75
AKP’nin, kurucularının, yöneticilerinin, ileri gelenlerinin Milli Görüş’ten koptuğunu, metamorfoz geçirerek gıcır gıcır yeni insanlar olduklarını ileri sürenleri, AKP iktidarını koşullu ya da koşulsuz destekleyen liberalleri, eski solcuları gördükçe, aklıma, gözümün önüne, çevirisini yaptığım Fransa’da Sınıf Mücadeleleri’nin 74 ve 75. sayfaları geldi. Liberallerin ve eski solcuların büyük bir çoğunluğu ister benim çevirimden, ister Almanca, Fransızca ve İngilizcesinden olsun bu sayfaları okumamış olmaları düşünülemez. Demek ki ya anlamamışlar ya da bağlılaşım (korelasyon) kurma yetenekleri kalmamış.
74 ve 75. sayfanın kıssasından çıkartılacak hisse: Senden güçlüyle, iktidarla işbirliği yapacaksan çok dikkatli ol, kendi amaçlarına ulaştıkları zaman seni tuvalet káğıdı, káğıt mendil gibi fırlatıp atar. O halde müttefikini çok iyi seç!