BİZİM 1950 kuşağı, yani 1930’lu yıllarda doğanların kuşağı, şairleri ve öykücüleriyle tuhaf (övünmek gibi olsun isterse), müthiş, öncü ve devrimci kuşaktır. Şairlere 1920’lerde doğan birkaç şairi de katabilirsiniz. Tiyatroyu da unutmamalı.
Rilke’yi, Sartre’ı, Camus’yü, Beckett’i, Joyce’u, Faulkner’i, Kafka’yı ve ötekileri bizim kuşak keşfetti ve okudu. Çoğunun yapıtları Türkçeye çevrilmediği için, bizimkiler yaptı çevirileri. Aramızdan, salt bu yazarları okumak için yabancı dil öğrenenler de oldu. Günümüzün yazınsal dilini bizim kuşağın öykücüleri kurdu.
UZAKTAN GÖRMEK
1965 yılının son günlerinde, Paris’te, Saint-Michel Bulvarı’nda Seine Nehri yönünde yürüyordum. Sabahın çok erken bir saati. Bulvarda in cin top oynuyor. Baktım, karşı kaldırımdan, ters yönde bir tanıdık insan geliyor. Seslendim. Biraz önce trenle İstanbul’dan gelmiş, Londra’ya gidiyordu. Paris’te neden durduğunu sordum. Sartre’ı göreceğini söyledi. İçim cızz etti. Sartre’dan randevu aldığını düşünüp kıskandım.
Arkadaş bizim yaşıtımızdı. Henüz bir şey yazmıyordu. Yazması bekleniyordu. Daha sonra da bir şey yazmadı, ama aramızda kaldı. Arkadaşa birkaç gün sonra, bir gece, Select kahvesinde rastladım. Sartre’la görüşmesinin nasıl geçtiğini sordum. Bütün gün kahvede beklediğini ama Sartre’ın gelmediğini söyledi. Meğer, yazarla randevusu yokmuş. "Göreceğim" demesi "Uzaktan görmek istiyorum" anlamına geliyormuş. Bizim kuşak tuhaftır, dedim ya?
66 YIL SONRA
Bizim bu Jean-Paul Sartre aşkımıza karşın adamın neredeyse hiçbir felsefi ve düşünsel kitabı çevrilmedi Türkçeye bizim gençliğimizde. Yapılan seçmeler ya kısaltıldı ya da sansür edildi. Yıllar sonra bu durumu keşfedince bu işin failleriyle müthiş bir kalem kavgasına giriştim. Meraklılar, "Mevsimsiz Yazılar" (Doğan Yayıncılık) adlı kitabımın 199-213. sayfaları arasını okuyabilirler.
Bu kadar gevezelikten sonra sadede gelelim: İthaki Yayınları, Jean-Paul Sartre’ın Varoluşçuluk’un temel felsefe kitabı "Varlık ve Hiçlik"i (L’Etre et le Néant, 1943) yayınlanışından 66 yıl sonra dilimize kazandırdı.
Böyle bir kitabı çevirme çilesini göze alan dostum Turhan Ilgaz’ı ve Gaye Çankaya Eksen’i, ayrıca yayınevini içtenlikle kutlarım. Onların çabasını bizim kuşak çok iyi anlar. 783 sayfalık görkemli, hayranlık uyandıracak bir meydan savaşı.
Bitmedi: İthaki Yayınları, Denis Bertholet’nin 640 sayfalık "Sartre" portresini de yayınlamış. 39 lira verip satın aldım. Çevirmen Zühre İlkgelen ve yayınevini kutlarım. Felsefe öğretmenlerinin, felsefe bölümü öğrencilerinin, kültür adamlarının, bilgiseverlerin mutlaka okumaları gereken iki kitap.
Keşke şu anda 20 yaşımda olsaydım. Yirmi yaşımda Sartre’ın "Varlık özden önce gelir" cümlesinin anlamını öğrenmeye başlayınca kendimi inşa etmeye (kurmaya) başlamıştım.
MAHALLE KOMŞUM
Kuşaktaşlar arasında, mahalle komşum Jean-Paul Sartre’ı en yakından ve en sık görmüş olan benim. Pazar sabahları saat ona doğru, evlatlığı Arlette Elkaim’in kolunda, bir ayağını sürüyerek Select kahvesine gelirdi. Ben Ülker’e mektup yazıyor olurdum. Arlette, birinde, Sartre’ın piposunu yakmak için benden kibrit bile istemişti. Kız gelirken, yanımdaki Sartre kitabının üzerine gazete örtmüştüm. Hey gidi günler!