Hürriyet Gazetesi özgürlüğüm

ÖZELLİKLE 14 Nisan’dan sonra, bu toplumsal muhalefet hareketini yeterince yansıtmadığı için Hürriyet Gazetesi’ni protesto eden elektronik mesajlar alıyorum.

Mesaj gönderenler, bu protestolardan beni ayrı tuttuklarını eklemeye özen gösteriyorlar. Aralarında artık Hürriyet Gazetesi satın almayacağını, okumayacağını yazanlar da var. Bu duygusal tepkiler Hürriyet Gazetesi’nin ne denli sevildiğinin, ne denli sayılıp güvenildiğinin de olumlu bir kanıtı.

İnsanımız, AKP iktidarının iç ve dış siyasetinden, ekonomik politikalarından öylesine bunalmış durumda ki kendi ailesinden saydığı Hürriyet Gazetesi’ni yerden yere vurmaktan geri durmuyor.

REHBERİMİ BİLİYORLARDI

Bu duygusal öfkeye karşın, "O gazetede hálá işin ne, bırak o gazetede yazmayı" diyen hiçbir mesaj almadım. Ama gazetede önümüzdeki günlerde sıkıntıya düşeceğim, düşürüleceğim yollu uyarılar aldım. Bu nedenle okurlarıma kısa bir açıklama yapmayı gerekli görüyorum:

1 Ocak 2000 tarihinden itibaren Hürriyet Gazetesi’nde yazmaya başlayınca bazı yazar ve şair arkadaşlarım, dostlarım şaşkınlıklarını gizlemediler. Hürriyet Gazetesi sana nasıl yazı yazdırır, dediler. Çünkü bağımsız, boyun eğmez, yarım yüzyıllık solcu kişiliğimi yakından bilenler, Hürriyet Gazetesi’nde yazı yazıyor olabilmeme şaşıyorlardı. Ama beni Hürriyet’te yazmaya davet eden Ertuğrul Özkök’ün, beni herkesten daha yakın tanıdığını bilmiyorlardı. Ertuğrul Özkök, gerçek ve doğruları yazma eyleminin benim için bir yaşama, varolma tarzı olduğunu çok iyi biliyordu. Bir Zola, bir Sartre gibi sorumluluk ve adalet ahlakını kendime yol rehberi yaptığımı da çok iyi biliyordu.

UYARIBİLEALMADIM

Hürriyet Gazetesi’nde ilkin Hürriyet Pazar’da ve Hürriyet Avrupa’da yazmaya başladım. Ana gazetede yazmaya can atmama karşın, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın, "Ertuğrul Bey, Özdemir İnce’nin yazılarını neden ana gazetede toplamıyoruz?" demesine kadar, yıllarca sabırla bekledim. Bu süre içinde Vuslat Hanım, en iyi okurlarımdan biri olmuştu. Sadece gazete yazılarımın değil, deneme kitaplarımın da okuru. Ama Vuslat Hanım’ı şimdiye kadar topu topu 4-5 kez gördüm. Beni yakından tanıması için eksiksiz özyaşamöykümü ("Mevsimsiz Şair: Özdemir İnce") okumasına sundum. Kim bu adam?

Yazılarımdan önce ve sonra, ne Vuslat Doğan Sabancı’dan, ne de Ertuğrul Özkök’ten en küçük bir uyarı aldım. Hürriyet Gazetesi’nde özgürüm ve mutluyum!

TEŞEKKÜR EDİYORUM

Son yayınlanan "Fesatlar Sarmalında Türkiye" (Remzi Kitabevi) adlı kitabımın önsözünde, "Bu yazıları yazmam için bana en çağdaş özgürlüğü tanıyan Hürriyet Gazetesi’ne; Hürriyet Gazetesi’nin yurtiçi ve yurtdışı çalışanlarına, yazı işlerine, editörlerine" teşekkür ediyorum. Zaten Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan ve yayın hakkı (copyright) sahibi gazetenin izniyle kitaplaştırdığım yapıtlarımda, bu cümlenin benzeri satırları okuyabilirsiniz.

Bu satırlar sadece gazetede "Tersi-Yüzü" sütununda yazan Özdemir İnce’yi değil, edebiyat yazarı Özdemir İnce’yi de bağlar. Şair, yazar ve gazete yazarı onurumu kamuoyu masasında pey olarak sürmeyi göze aldığım bir teşekkürdür bu!

Değerli ve sevgili okurlar, Hürriyet çoksesli büyük bir ailedir! Gazetemizin Cumhuriyet, Anayasa ve demokrasinin yılmaz savunucusu olduğuna bütün kalbimle inanıyorum!
Yazarın Tüm Yazıları