13 Kasım 2006 Pazartesi günü Ankara Gazi Üniversitesi’nde saat 10.30’da başlayacak olan "Dünya Felsefe Günü Etkinlikleri" için masa başına geçtiğim zaman bilgisayarıma "Türk Filozoflar Başkaldırıyor" başlıklı bir e-posta geldiğini gördüm.
Yazarken şansım açık olur. İlgilendiğim konuda kitaplar, yazılar önüme gelir. Aradığım kaynakları kolayca bulurum. Konuşmak tedirgin eder beni.
* * *
"Felsefe nedir?" sorusuna yanıt olacak kaynakları düşünürken bilgi önüme geldi. "Kimi(n) İçin Felsefe" adlı kitap, Heyamola Yayınları ile Maltepe Üniversitesi’nin işbirliğiyle hazırlanmış. Kitabın tanıtım metninde şöyle yazıyor:
"Felsefenin ne olduğu sorusuna karşılık olarak verilen sıradan yanıtlar genellikle bu konudaki kafa karışıklığını ortaya koyar: Pek çok kişiye göre, soğuk, anlaşılmaz, işe yaramaz boş laf kalabalığıdır felsefe. İnsanı yaşamdan uzaklaştıran bir yanı vardır her zaman. Üstelik çoğunlukla, pratikteki hiçbir sorunu çözmeye de yaramaz. Her zaman, yapacak, felsefeden ’çok daha önemli’ şeyler vardır! Diğer yandan aynı kimseler, hatta kurumlar, sıklıkla, bağlı bulundukları ’felsefe’lerinden söz açmaktan geri durmazlar."
Buna göre felsefe, insanların nedense küçümsedikleri ama bir türlü vazgeçemedikleri hayati bir şey. Nesir konuştuğunun farkına varmayan Moliere kahramanının durumu gibi...
* * *
Felsefe sözcüğü, Yunanca sevgi anlamına gelen "philia" ile "sophia" sözcüklerinin birleşmesinden meydana geliyor. "Bilgi sevgisi" demek. Bu sözcük bütün dillere Latince aracılığıyla geçmiş. İlkçağda felsefe, insanın, içinde yaşadığı dünya üstüne edindiği bütünsel bilgiyi dile getiriyordu. Bu gün de, çok daha geniş kapsamlı olarak, aynı anlamı dile getiriyor.
Filozoflar antik çağdan itibaren dünyayı anlamaya, açıklamaya çalışmışlardır. Karl Marx ise "Artık dünyayı açıklamak değil, değiştirmek söz konusudur" diyerek felsefeyi bir başka boyut ve eksene oturtmaya çalışmıştır.
* * *
1950’lerde Türkiye liselerinde ciddi bir felsefe, sosyoloji ve mantık öğretimi vardı. Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından çıkan Descartes, Bergson, Pascal, Spinoza kitaplarını okuduğumuzu anımsıyorum. Bu sayede nesnelere 360 derecelik açıdan, içerden ve dışardan bakma yöntemini öğrendim. Felsefesiz disiplin ve bilgi hamallıktan başka bir şey değildir.
Gazi Üniversitesi Felsefe Günü Etkinlikleri, Gazi Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi konferans salonunda (Dekanlık 6. Kat) yapılıyor. Konu başlıkları: "Felsefe, Eğitim ve Medya" ve "Hayat ve Ölüm Karşısında Felsefe, Sanat ve Bilim".
Katılımcılara ve etkinliğe başarılar dilerim!..
* * *
Ancak: Felsefe toplantıları düzenleyecek bir entelektüel düzeye erişmiş bir üniversitede zorbalık ve hoşgörüsüzlüğün egemen olma çabaları son derece düşündürücü. Üstelik "Gazi" adını taşıyan bir üniversiteyi yaralayan faşizan eğilimler hem "Gazi"nin hem de "Gazi Eğitim Enstitüsü"nün kemiklerini sızlatıyor.