ŞU anda Anayasa Mahkemesi’nde hakkında dava açılmış iki parti var. Demokrasilerde siyasal partilerin kapatılması son derece sevimsiz ve sakıncalı bir durum.
Dava açılması, dava açan makamın işgüzarlığı değil, yasal zorunluluk. Siyasal Partiler Yasası’nın değiştirilmesi ve gerçekten demokratikleşmesi için kalem oynatmayan, aksine bu partilerin eylemleri lehinde övgüler düzenler, utanmaları ve özeleştiri yapmaları gerekirken, mevcut yasaları uygulayanları suçlamak için kolları sıvadılar:
DÜŞÜNME ÖZÜRLÜ
Görme özürlülerden biri şöyle yazıyor: "Yüzde 47 oyla iktidara gelen bir partiyi kapatma girişiminin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum." Aslında, böyle bir cümle yazan ve tehlikeleri fark etmeyen birini görme özürlü değil, düşünme özürlü olarak tanımlamamız gerekiyor. Çünkü, adam, anayasa ve yasaları hiçe sayan çoğunluk diktatoryasını (Bolsheviki) savunmaktadır!
Kuşkusuz, binde yarım oy almış bile olsa, anayasa ve yasalara saygılı bir siyasal partiyi kapatma girişimi herhangi bir demokratik ülkede adıyla sanıyla zorbalıktır.
Ama "Dura lex, sed lex!" Anayasa ve yasaları hiçe sayan bir siyasal parti ve bu partinin iktidara gelmesine izin veren bir demokrasi olamaz. Böyle bir duruma ancak "commedia del’arte"de ya da "orta oyunu"nda rastlanır.
SINIRSIZ DEMAGOJİ
Bir başkası da, "Başsavcı, AK Parti’nin kapatılması için dava açmış. Bu çağda böyle bir dava! Halkın kapatılması ya da demokrasinin iptali için dava açmak daha kestirme bir çözüm olmaz mıydı?" (Taha Akyol, Milliyet, 15.03.08) diye yazıyor.
Tanrım! Bu ne sınırsız demagoji! Kapatılması için dava açılan parti bizzat halk mı, bizzat demokrasi mi? Peki Anayasa ne oluyor, yasalar ne oluyor? Tuvalet káğıdı mı?
Anayasa ve yasalara saygısı olmayana ne denir? Trafik yasasına uymadığı anda trafik polisinden cezayı yiyecek olan Taha Akyol, siyasal partileri Anayasa ve yasalara uymamaya teşvik ediyor; Anayasa ve yasaları savunmak ve uygulamak zorunda olan Yargıtay Başsavcısı’nı ise görevini ihmal etmediği için sarakaya alıp kınıyor!
Taha Akyol için yazdıklarımı, mahalle kahvesinin hukuk anlayışıyla konuşan Anayasa Profesörü Ergun Özbudun’a da armağan edebiliriz:
"En iyi, en sağlam yol halkı kapatmaktır. Uzaydan halk getirmektir. Bu gerekçelerden hiçbiri hiçbir demokratik devlette parti kapatma nedeni olamaz. Türkiye zaten yarı demokrasiye sahip devlet olarak görülüyor. Bundan sonra nasıl görüleceği malum. Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir kapatma kararı verebileceğini sanmıyorum." (Ergun Özbudun, Akşam,15.03.08).
YASAYA SAYGISIZ PROF.
İyi de ya Anayasa Mahkemesi söz konusu partiyi kapatırsa ne olacak?
Örnek verdiğim insanlarla nasıl konuşulacak? Siyasal partileri, yasadışına çıkanları uyaracaklarına, onların antidemokratik davranışlarına kılıf hazırlıyorlar, onları boş yere cesaretlendiriyorlar. Anayasa’ya ve yasalara saygısız bir Anayasa Profesörü düşünebiliyor musunuz? Yaptıklarıyla yetinmiyorlar, bir de kendilerini uyaranları demokrasi karşıtı olmakla suçluyorlar!