Paylaş
Albay Talat Aydemir’in ilk darbe girişiminde (22 Şubat 1962) Polatlı Topçu Okulu’nda yedek subay öğrencisiydim. Komutanlık girişinde gece nöbetçisi idim. Sabahleyin bizi silahlandırdılar, Ankara’ya gitmeye hazır bekledik. Katılacağımız tarafı bilmiyorduk.
Albay Talat Aydemir’in ikinci darbe girişiminde, 20 Mayıs 1963’te, 57. Topçu Er Eğitim Tugayı’nda teğmen rütbesiyle görevdeydim. O gün tabur nöbetçi subayı idim. Birkaç gün görev başında tetikte bekledik.
12 Mart 1971’de TRT Televizyonu’nda Öndenetim ve Redaksiyon Şubesi Müdürü idim. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından gözaltına alındım. Bir gün anlatırım.
12 Eylül 1980’de TRT Genel Müdürlük Müşaviri idim, yani kızaktaydım. 1982 yılında “Ya emekli ol yoksa biz emekli ederiz” yasası ile emekli edildim. 45-46 yaşımdaydım.
CANLI TANIĞIZ
Bizim kuşak çokpartili 1946 ve 14 Mayıs 1950 seçimlerine tanık oldu. Delikanlılık çağını Demokrat Parti döneminde yaşadı. Orta, lise ve yükseköğrenimini DP döneminde yaptı. Yani bizler 1946-2010 tarihinin canlı tanıklarıyız.
Askeri darbelerin neden yapıldığını, nasıl yapıldığını, kim için ve neden yapıldığını bize kimse anlatmasın. 27 Mayıs’ın Eminsu’larını da, öteki subay tasfiyelerini de, sola karşı yapılan üniversite temizliğini de biliriz. Bu darbe hem DP iktidarına, hem de Genelkurmay’a karşı idi. Darbeyi yapanlar, eylemlerinde dış etkinin olmadığını ancak Milli Birlik Komitesi’nin ikiye bölünmesinde ABD’nin parmağı olabileceğini söylüyorlar.
27 Mayıs darbesinin iki hayırlı işinden biri 1961 Anayasası, ikincisi ise düşünceyi açıklama özgürlüğüne biraz kapı aralamasıdır.
ÜLKÜCÜLERE İŞKENCE
12 Mart, 27 Mayıs’ın hazırladığı 1961’in “Bol” anayasasına ve “komünizm ve anarşi” tanımı altında bütün sola karşı idi. 12 Mart Komünizmle Mücadele Derneği’nin ve İlim Yayma Cemiyeti’nin izinde yürüdü. Milliyetçi ve İslamcıların burnu bile kanamadı.
12 Eylül, 12 Mart’ın eksiklerini tamamlamak ve 24 şubat ekonomi kararlarını uygulamak, uygulatmak için yapıldı. Aralarında solcu Kürtler de olmak üzere bütün sol yurt sathından ıskarpela ile kazındı. Ülkücü Milliyetçiler ilk kez biraz okşandı. 1940’lar dışında ilk kez işkence ile tanıştı. Evren’in babası imam olduğu için İslamcılar gene el üstünde tutuldu. Türk-İslam Sentezi icat edildi.
Okuduklarınızı kafadan yazdım, çünkü tanıklık ettim. Ama herkes benim yaşımda ve benim kuşağımdan değil. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’ü okuyarak öğrenmek isteyenlere bir kitap tavsiye edeceğim: “Prof. Dr. Çetin Yetkin, Türkiye’de Askeri Darbeler ve Amerika, Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları.”
KÖYÜN DELİSİ!
Gelelim 28 Şubat’a: Kim ne derse desin, istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar, İslamcılar 28 Şubat sayesinde demokrasiyi, insan haklarını, düşünceyi açıklama özgürlüğünü öğrendiler. Öğrendiler ama ne öğrendiler? Demokrasiye yaklaşımları “Hep bana Rab bana” anlayışı içinde. Toplumu İslamileştirmek, iktidarda zenginleşmek ve orada kalmak için demokrasiyi kullanmayı çok iyi öğrendiler. Daha çok İslamcılık için daha çok demokrasi!
Demokrasi ne yazık ki köyün delisidir, herkese inanır ve böyle kullandırır kendini.
Paylaş