3 Mayıs günü, Adonis, Ülker ve ben, Müslüman dünya ile Türkiye’nin durumunu konuşuyorduk.
Adonis, “Türkiye’de cumhuriyetçiler laik cumhuriyete sahip çıkamazlarsa Türkiye ile birlikte bütün yenilikçi İslam dünyası da yıkılır!” dedi. Bu saptama, benim yıllardır söylediklerimin veciz bir özetiydi. Adonis, 1990’dan bu yana neredeyse her yıl Türkiye’ye geliyor. Türkiye’yi biliyor. Arap ve Müslüman dünya ile karşılaştırdığı Türkiye’nin en güçlü yanını biliyor: Laiklik! Laik düzen! Bu nedenle, Müslüman Arapların Bağdat’ın düşmesinden (1258), Endülüs Emevi Devleti’nin (756-1492) yıkılmasından bu yana ayakları üzerinde duramamasının nedenini bilmek gerekir: İnsan aklının ve bilimin toplumdan sürgün edilmesi ve daha o zamanlarda başlayan Selefi içe kapanış. O Selefi içe kapanıştır ki Taliban’ı, El Kaide’yi, günümüzün Türkiye İslamcılığını etkileyen Selefi yobazlığını yaratmıştır. Müslüman dünya laik çağa girememiştir!
13. SAYFAYA GİZLENMİŞ
Berrin Karakaş (Radikal, 10.05.11) Adonis’e soruyor: “Arap devrimleri için ne diyeceksiniz?” Adonis yanıtlıyor: “Bütün bu hareketleri desteklemek lazım ama toplumun temellerinde değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Her şeyden önce din ve devlet işleri ayrılmalı. Kadınlar da erkeklerin sahip olduğu haklara sahip olmalı. Bugün yaşanan olayların etkisi ancak bunlar gerçekleştiğinde görülebilir. Yozlaşmış bir hükümeti daha az yozlaşmış olanıyla değiştirdiğinizde değişim kısıtlı olacaktır.” Söyleşiyi yapanın eline bir hazine geçmiş ama beyni bizim basın yazıcılarının ve konuşmacılarının gevezelikleriyle yıkandığı için işin farkında değil. Radikal gazetesinin yazı işleri de birinci sayfada manşet yapacağı gerçeği Hayat ekinin 13. sayfasına gizlemiş.
MUCİZEYİ ANLAYAMAZLAR
Özdemir İnce kardeşiniz 13 Nisan 2011 tarihinde ne yazıyordu, birlikte okuyalım: “Arap âlemi için devletin laikleşmesinden başka bir devrim yoktur, olamaz. İslamcı bir statükonun devam ettiği, edeceği yapıda iktidarın el değiştirmesi hiçbir şey ifade etmez. Egemenliğini sürdüren İslami yapının ABD’nin yanında ya da karşısında olması sadece ABD’yi ve onun yandaşlarını ilgilendirir. Arap dünyasında ne tas ne de hamam değişmiştir. Herhangi bir Arap ülkesinin (örneğin Mısır) devrim yaptığını kanıtlaması için anayasasında “Mısır demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” maddesinin bulunması ve ülkenin devlet yapısının bu maddeye göre düzenlenmesi gerekir.” Adonis ile benim yukarıda söylediklerimi iyice bellemeden Arap âleminin içinde debelendiği açmazı ve Türkiye’nin yarattığı mucizeyi anlamanın olanağı yoktur.
1806-1920 ARASI 13 İSYAN
Bu açmazı ve mucizeyi anlamamış Bülent Arınç adında bir karşı devrimci, Kürtçülük sorunu hakkında bakın ne diyor: “Biz bin yıldan beri kardeşsek bu Müslümanlıktandır. Laiklikten değildir. Biz kelime-i tevhid için yaşıyoruz.” (Birgün, 12.05.11) Kürtler 1806-1920 tarihleri arasında 13 kez isyan ettiler. 1923’ten önce Türkler ve Kürtler “kelime-i tevhid”i yaşamıyorlar mıydı? Bu gidişle AKP iktidarı Türkiye’nin “Bağdat”ı olacak! 12 Haziran seçiminde bu gerçek kesinlikle unutulmamalı! NOT: “Demokrasi ile Diktatorya Arasında” (İmge Kitabevi) adlı kitabım yayınlandı.