22 Temmuz seçiminden sonra, susuzluk ve kuraklıktan dolayı solun ve sol niyetine de CHP’nin suçlanmasını bekledim. Beklediğim olmadı ama "olay"ın sorumlusunun Allah’tan başka kim ve kimler olduğu da çıkmadı ortaya. Müslümancılar bu cümlemi okur okumaz saldırıya geçerler.
Aslında "Laikçi" sözcüğüne karşı benim de türetme kurallarına uyup uymadığına bakmadan "Müslümancı" sözcüğünü kullanmam gerekirdi ama bir kez kullandım, başka bir zaman ve yerde kullanmayacağım.
Kuraklık ve susuzluğun sorumlusu eğer CHP, 52 yıllık sağ iktidarlar, AKP iktidarı değilse, kim kalıyor Allah’tan başka?
* * *
Sorumlunun 1950’den sonra iktidara gelen partiler olduğunun anımsanması için, CHP’nin taş üstüne taş koymadığı iddiasını ilk ve son kez kabul ediyorum.
1950’den önce ahaliyi halkevleri ve halkodalarına tıkıp kafalarını söylevlerle ütüleyen (!) CHF (CHP) bildiğim kadarıyla Çubuk Barajı’ndan başka baraj yapmamıştı. Sıtma mücadelesi kapsamında birkaç küçük bataklığı kurutmuş ya da içlerine, kıyı ve köşelerine okaliptüs ağacı ekmişti. Sadece arazinin uygun olduğu akarsu kıyılarında ya arklar ya da su dolapları marifetiyle sulu tarım yapılmaktaydı. Uygun yerlerde el ve rüzgár tulumbaları vardı.
İkinci Cumhuriyetçi iktisatçıların dediği gibi 1. Cumhuriyet, Türkiye yüzölçümünde taş üstüne taş koymamıştı (tartışma çıkmasın diye kabul ediyorum) ama 14 Mayıs 1950’de, sağcı Yeni Orta Sınıf’ın büyük atası Demokrat Parti’ye toprağı, havası ve suyu temiz bir ülke bırakmıştı. Bu da mı yalan? Yoksa havayı, suyu, toprağı sol adına CHP mi kirletmişti?
* * *
Yuvarlak hesap 50 yıldır Türkiye’yi planla değil pilavla kalkındıran sağ iktidarlar, uyguladıkları sanayi ve tarım politikalarıyla bu hale getirdiler ülkeyi. Konya Ovası’nın çölleşmesinin sorumlusu, yeraltı sularının kaçak kullanımına göz yuman sağ iktidarlardır. Harran Ovası’nın tuzlanmasına neden olan da sağ iktidarlardır, çünkü çiftçiye doğru sulama yöntemini öğretmemiştir. Hava kirliliğinin, toprağın çoraklaşmasının, göllerin kurumasının sorumlusu Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğruyol Partisi, ANAP ve AKP’dir. Bu partilerle koalisyon yapan partiler de sorumludur. Solun bu günahtaki payı yüzde beşi geçmez. İkinci Cumhuriyetçiler, Neoliberaller, Yeni Osmanlılar, İslamcılar neden söyleyip yazmıyor bunları da gerçeğin üzerini kedinin pisliğini örtmesi gibi örtüyorlar.
* * *
1931’de İktisat Vekili Mustafa Şeref Bey anlatıyor: "Bu memlekette bir vakitler şimendiferler, bankalar, ticaret, sanayi, milli şirketlerin hisse senetleri, hatta en iyi tarlalar ve şehirler dahilindeki en iyi emlak Türklerin değil ecnebilerin elinde idi. Bu memleket tarihinde milli iktisat namıyla hiçbir mevhum (kavram) kavrayamamıştır. Milli iktisattan bahsetmek bir vakitler bir kabahat, bir vakitler de muammadan (bilmeceden) bahsetmek gibi bir şeydi." (Bilsay Kuruç, "Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi", Bilgi Yayınevi, S.46)
Bereket versin, AKP, 1931’den sonra yapılan yanlışı düzeltiyor ve memleketin mal ile mülkünü gerçek sahipleri olan ecnebilere teslim ediyor.