17 Nisan, köy enstitülerinin kuruluş yıldönümüydü. Gene iftiralar atıldı, zırvalar zırvalandı. Yalanın kaynağını kurutmak için 29 Nisan 2007 tarihinde yayınlanan "Köy Enstitüleri ve Kuyruk Acısı" yazımı bir kez daha yayınlıyorum.
Bu vesile ile Mahmut Makal’ın tarihe mal olmuş kitaplarının Literatür Yayınları tarafından "Mahmut Makal Kitaplığı" genel başlığı altında yeniden yayınlanmaya başladığını haber vermek istiyorum. Yazarın Piramit Yayıncılık tarafından yayınlanan "Köy Enstitüleri ve Ötesi" adlı kitabının 5. basımının 31 ve 32. sayfalarından aktarıyorum:
* * *
(Burada kuyruk acısıyla ilgili olan iki küçük anıyı sergilemek zorundayım:
Tahir Alangu, Trakya’da bulunan Kepirtepe Köy Enstitüsü’nde öğretmendir. Bir kız öğrencisine yan bakar. Durumu öğrenen okul müdürü Halit Ağanoğlu, "Hemen bavulunu hazırla ve yaya düş yollara, yoksa vururum" der. Zaten tabanca elindedir. Böylece çıkarır yola. Gel zaman git zaman Kemal Tahir "Bozkırdaki Çekirdek"i yazar. Tahir Alangu anlatmış, o da yazmıştır köy enstitülerini görmeden. Kemal Tahir, hep görmeden, dinleyerek yazmıştır zaten. Bir açık oturumda bize, köy dediğin dört kerpiç ev, görmeye ne gerek var, demişti. Ama hapishanedeki köylülerden dinleyerek pekálá köy romanları yazmıştır zaten. Kutlamak gerekir kendini. Bu, sanatçının hayal ve de yazma gücünü gösterir. Bu kitabında, köy enstitülerinde verilen emekleri öğrencilerin gaddarca çalıştırılarak sömürülmesi, diye nitelemiştir. Enstitü öğrencilerine amele, kaba işçi diyen sağla birleşmektedir. Enstitülerin çalışmasını salt doğayla savaş olarak göstermektedir. Bu dinleyerek yazıldığı için yüzeyde kalan, bilgiçlik taslamadan öte geçemeyen bir çabanın ürünüdür. İşin ilginç yanı, İstanbul Macar Konsolosluğu’nda bir kokteylde rastladım Tahir Alangu’ya. Kemal Tahir’e neden enstitüleri tersinden gösteren şeyler anlattığını sordum. Tarih 8 Mayıs 1973:
"Geçenlerde İstanbul Radyosu’nda Kemal Tahir, köy enstitüleri konusunda benim anlattıklarımı tamamen karşıt yönde alarak yazdı" dediniz. Ne demek istediniz?
Yanıtı:
"Beni fazla üzme, kalbimden rahatsızım ve boyuna kilo veriyorum. Ben Kemal Tahir’e köy enstitülerindeki günlük yaşantıyı anlattım. Onun da Osmanlıcılığı tuttu ve işin tersini yazdı."
Köy enstitüleri, doğanın ve de işin içinde yoğurduğu öğrencilerine, bilgi derslerini, tarım çalışmalarını, yapı uygulamalarını öyle uyumlu yürütme alışkanlığı ve iş eğitimi veriyordu ki, disiplin kurulları hava alıyordu. Suç ve suçlu yoktu. Ama yüzyıllardır toplumu yerinde saydıran zihniyet durur mu, boyuna iftira yağdırıyordu. Neden kızla erkek yan yana, omuz omuza derse giriyor, tarlaya gidiyordu. Bunu söyleyenler, köylümüzün zaten böyle karışık çalışıp, karışık yaşadığından habersiz görünüyorlardı. Neymiş efendim, kızlar, çocuklarını ayakyoluna atıyorlarmış, oralar tıkanmış.) Alıntı burada bitiyor.
* * *
Koca koca efendilerden kasaba eşrafına kadar mürteci kadro sadece köy enstitülerine iftira atmakla kalmamış, günümüz Gazi Üniversitesi’nin atası Gazi Eğitim Enstitüsü’ne "Kubbeli Kerhane" adını takmıştır. Mahşer günü Türkiye’nin eli bunların yakasında olacaktır.
Başta Soljenitsin olmak üzere Sovyetler Birliği üzerine binlerce olumsuz tanık vardır. Peki, kaç köy enstitüsü mezunu bu okullar hakkında olumsuz tanıklık yapmıştır? Benim bildiğimce, hiç! Sizi gidi dedikoducu herifler!..