GEÇEN hafta 500’lerin vatandaş bildirisi üzerine yazılar yayınlandım. Dilimin döndüğünce tek başına antimilitarizmin, demokrasinin karşılığı olmayacağını anlatmaya çalıştım.
Şükürler olsun, ruh ve zihin sağlığım yerinde olduğu için, bireysel sorunlarımı genelleştirme, herkese bulaştırma eğiliminde olmadım hiçbir zaman. 12 Mart’ta gözaltına alınmış, Sıkıyönetim Mahkemesi’nde kendini savunmak zorunda kalmış; 1970-1975 yılları arasında pasaport alamamış, 2000 yılına kadar pasaport sorunu olmuş; 12 Eylül’de "Emekli ol yoksa çok fena olur yasası" ile zorla emekli edilmiş, kaşarlanmış bir antimilitaristim.
Ama TSK’nın yeminli düşmanı değilim. Siviller tarafından taammüden (tasarlanarak) öldürülen demokrasinin askerler tarafından defnedildiğini düşünüyorum.
1936 doğumluyum! 1946’nın çok partili seçimini gördüm; 14 Mayıs 1950, 27 Mayıs 1960, 21-22 Şubat 1962 (Topçu Yedek Subay Okulu’nda öğrenciydim), 20-21 Mayıs 1963 (Bornova 57. Topçu Tugayı’nda teğmendim), 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerinin bilinçli tanığıyım. Bir "Yunus Çakır" olarak Türkiye İşçi Partisi deneyimini yaşadım. Anlamak için, resmi ya da gayri resmi tarihlerin yorumlarına ihtiyacım yok!
500’LER BU SORULARI YANITLASIN
Allah aşkına gelin konuşalım, antimilitarizm tek başına nasıl demokrasiye eşit olur? Antimilitarizm, tek başına sadece antimilitarizmdir! Demokrasiyi kuşkusuz militarizme karşı savunmak gerekir. Ama ilkin ortada bir "demokrasi" olmalı ve bu demokrasi, siyasal iktidarlara ve siyasal partilere karşı demokrat siviller tarafından korunmalı.
500’lere ve yandaşlarına sesleniyorum: Şimdi vicdanınızı masanın üzerine koyun. Ve şu sorularıma cevap verin:
1. AKP hükümetini, 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmesi için zorladınız mı?
2. AKP’nin partiler ve seçim yasalarını değiştirmemesi karşısında ne yaptınız?
3. Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması için herhangi bir girişimde bulundunuz mu?
4. AKP, imam hatip okulları ve meslek okulları politikası ile laik eğitimi dinselleştirmek isterken ne yaptınız; Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Devrim Yasaları’nı savunmak için herhangi bir girişimde bulundunuz mu?
5. AKP’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve belediyelerinin İslamcı politikalarını herhangi bir şekilde protesto ettiniz mi?
6. AKP hükümetinin PKK, Kuzey Irak, Kıbrıs, Avrupa Birliği, ABD politikalarına karşı herhangi bir girişimde bulundunuz mu?
7. AKP hükümeti, Cumhuriyet’in ter ve kanıyla yarattığı kamu kuruluşlarını ve fabrikaları yağmalarcasına özelleştirirken ne yaptınız?
8. AKP hükümetinin, "Tek Yol" küreselleşme ve liberal kapitalizm politikalarına karşı ne yaptınız? Çünkü bu tek yolun Türkiye gibi ülkelerde "çıkmaz" olduğunu düşünenler var.
9. AKP hükümetinin gerçekten çağdaş, cumhuriyetçi, demokratik, eşitlikçi bir politika için Anayasa’yı yüzde yüz savunduğuna, uyguladığına inanıyor musunuz?
10. Daha onlarca sorular sorulabilir. Ama bu kadarı bile yeter. Bu sorulara olumlu yanıt vermeyen kimsenin "cumhuriyetçi ve demokrat" olması olanaksızdır. Ve bu durumda "antimilitarist olmak", ukalalıktan başka bir şey değildir.