TANBEY, 31 Aralık 2008 tarihli The New York Times’ta yayınlanan Adam Liptak imzalı bir yazı göndermiş. Yazı, ABD Yüksek Mahkemesi (Anayasa Mahkemesi) üzerine.
AKP iktidarının ve TC Anayasa Mahkemesi düşmanlarının da okumaları dileğiyle, sözünü ettiğim yazının bir bölümünü aşağıya aktarıyorum:
ABD HALKININ DAHA SOLUNDA
[Anayasa Mahkemesi’nin liberal kanadının liderlerinden Yargıç John Paul Stevens, kendisinin sola kaymadığını, Anayasa Mahkemesi’nin sağa kaydığını söylemekten hoşlanıyor: "1971’de Lewis Powel’ın mahkeme üyeliğine atanmasından bu yana hep bir üyenin yerine ondan dahatutucu bir üye atandı" diyor. Ona göre, bunların tek istisnası Yargıç Ruth Bader Ginsburg’tir, ama sağın çarklarının dönmesini engelleyen 11 yargıcın arasında kendisi de bulunmaktadır.
Columbia Üniversitesi Hukuk Profesörü Nathaniel Persil de "Anayasa Mahkemesi’nin hem bugünhem de geçmişte Amerikan halkına göre daha solda olduğunu söylemek doğru olur" diyor. Devlet okullarında resmi görevlilerin dua ya da İncil okuma toplantıları düzenlemelerini, yönetmelerini ya da bunlara onay vermelerini yasaklayan kararla ilgili olarak, "Okullarda dua konusunda, örneğin Anayasa Mahkemesi Amerikan halkının çok daha solundadır" demektedir.
Devlet üniversitelerinin öğrenci alırken öğrencinin ırkını dikkate alması gerektiğine hükmeden iki kararla ilgili olarak, "Irkla ilgili konularda Anayasa Mahkemesi’nin Amerikan halkıyla aynı paralelde düşünmediği apaçık ortadadır" diyor.
Anayasa Mahkemesi, ceza mahkemeleri usulü ve ifade özgürlüğü gibi bazı başka alanlarda da halka göre daha soldadır. Birinci değişiklik maddesinde görüldüğü gibi, mahkemenin, bayrak yakma eylemine sahip çıkması halkın hiç hoşuna gitmemektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin halka göre daha solda olmasının nedeni, çoğunluk bireysel hakları tanımak istemediği zaman bile mahkemenin bireysel hakları korumak gibi bir sorumluluğunun bulunmasıdır.]
LİBERAL ANLAMDA
Adam Liptak’ın dediği ve Amerikalıların kullandığı "sol" kavramı bizim bildiğimiz sol değildir; liberal anlamındadır. Bir konumlanma olup ideolojik araç değildir.
* * *
Adam Liptak’ın yazısından şu sonuç çıkıyor: Anayasa Mahkemesi, her türlü iktidar gibi siyasal iktidarın, kamuoyunun, milli iradenin (!) ve hiçbir ideolojinin temsilcisi değildir. Anayasa Mahkemesi öncü, yol açıcı, yenilikçi, ilerlemeci olmak zorundadır.
AKP ve yandaşları, kuvvetler ayrılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin TBMM ile hükümeti denetleyemeyeceğini ileri sürüyor. Anayasa’ya göre; TBMM ile hükümetin Anayasa Mahkemesi’ni denetleme yetkisi yok; tam tersine Anayasa Mahkemesi, TBMM’nin çıkardığı yasaları ve hükümetin işlerini denetleme hakkına sahip.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, bir eşitsizlik ya da eşitlik içermemektedir. Söz konusu olan ayrılık ve yalıtılmışlıktır. Bu ilişkide denetim görevi Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nden şikáyet, demokrasi ve hukuk dışı bir şımarıklıktır!