“REFERANDUM sandığında Evet oyu atanların büyük bir çoğunluğu, yukarıdaki paragrafta sıraladığım erdem ve nitelikler için oy kullanmadılar.
AKP’yi tercih ettikleri için Evet oyu verdiler. Tutucu gündelik hayatı, gelenek ve töreleri, sadaka törenlerini muhafaza etmek için Evet oyu verdiler. Kızları erkeklerle birlikte aynı okul, sınıf ve sırada okumasın diye Evet oyu verdiler. Genel liseler imam hatip okullarına dönüşsün diye. Valiler, kaymakamlar camilerde imamlık yapsınlar diye. İşsiz öğretmenler dağda-bayırda ve ovada cerre çıksınlar diye!
Devlet kadrolarını, eğitim ve öğretimi, sağlık, sanayi ve tarımı işgal eden İslamcıların, tarikatların ve cemaatlerin, askeri okulları, harp okullarını ele geçirmeleri için AKP’ye oy verdiler. En kuvvetli tarikat ya da cemaatin şeyhi cumhurreisi olsun, paşalıklar şeyhler arasında taksim edilsin diye. İmam Genel Kurmaz Başkanı için!
Karşı Devrim’in yargıyı, basını ele geçirmesi yetmez, daha fazlası gerek diye Evet dediler. Karşı Devrim’in tarikat ve cemaatleri Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirsin ve böylelikle Cumhuriyet iğdiş ve kötürüm edilsin diye Evet dediler.”
YAZIM HEDEFE ULAŞMIŞ
Yukarıdaki satırları 2 Ekim tarihli “12 Eylül mugalatası” başlıklı yazımdan aktardım. Alıntı yaptığım yazım birçok insanı üzmüş ve yaralamış. Ben zaten bu amaçla yazmıştım yazıyı. Demek ki hedefine ulaşmış.
Yazımı okuyup, “Atı alan Üsküdar’ı geçti”, “Kabarama kabarama kel Fatma, annen güzel sen çirkin!”, “Artık maymunun gözü açıldı, artık sıra bizde!” diyenlere, söyleyecek hiçbir sözüm yok. Bunlar kadrolu evetçiler. Hele, din görevlilerinin devlet memurunun ötesinde toplumla iç içe yaşayan sivil memurlar olduğunu söyleyen ve “İmamlar kanaat önderi olsun!” diyen Diyanet İşleri Başkanı koskoca Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu duyduktan sonra.
İmamların nasıl sivil memur olduklarını Diyanet İşleri Başkanı’na dün sorduk.
AMAÇ: İMAM YÜZBAŞI!
Sözüm, referandumda Evet oyu veren ama Evet’in ne anlama geldiğini yorumladığım yazımdan alınanlara, kendilerini hakarete uğramış sayanlara. Alınmaca yok, yorumum dozunu arttırabilirim.
AKP’nin, cemaat ve tarikatların amacı bütün devlet görevlilerini imam yapmak; valileri imam, kaymakamları vaiz, belediye başkanlarını müezzin yapmak. İkinci ve daha önemli amaçları: TSK kadrolarının rütbelerinin önüne imam sıfatını eklemek: “İmam-yüzbaşı”! Ne güzel oluyor değil mi?
Güya böyle bir amaç için Evet dememişler, güceniyorlar. İstanbul-Kurtalan trenine yanlışlıkla(!) binerseniz, fark edip ara istasyonlardan birinde inmezseniz doğruca Kurtalan’a gidersiniz. Tarihte böyle zihin tutulmaları (bönleşmeler) olmuştur. Almanya tarihine bir bakın, nice parlak zekâlı yaratıcılar Nazileri desteklemiştir. Büyük filozof Heidegger’in Nazileri desteklemiş olduğuna inanmak mümkün mü? İtalya’da faşist Mussolini diktasını destekleyen aydınlar, düşünürler, sanatçı ve yazarlara ne demeli?
Bizimkilerin yaptığı da bu, ben adını koyuyorum. Darılmaca, gücenmece yok!