Aile içi şiddete son!

PAZAR günkü yazımda sözünü ettiğim talih kuşu gene başıma kondu. 17-18 Kasım günleri Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş kampusunda yapılacak olan "Aile İçi Şiddete Son!" konferansı üzerine bir yazı yazmaya karar verdiğim gün Hürriyet Gazetesi’nde bir haber yayımlandı: Birleşmiş Milletler’in "Halkla İlişkiler Oscar’ı" olarak kabul edilen 2006 Büyük Ödülü Hürriyet Gazetesi’nin "Aile İçi Şiddete Son" kampanyasına verilmiş.

* * *

Hürriyet, İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın önderliğinde, "Aile İçi Şiddete Son" kampanyasına 2004 Ekim ayında bir toplumsal sorumluluk projesi olarak başladı.

Aile içi şiddete karşı başlatılan topyekûn savaş Sisyphos’un yazgısına benzer bir girişim. Biliyorsunuz, tanrıların cezalandırdığı Sisyphos bir kayayı dağın tepesine çıkartır ama taş tekrar aşağı yuvarlanırdı. Taşı tekrar dağın tepesine çıkartmak Sisyphos’un yazgısıydı.

Aile için şiddetin toplumsal sınıfı yok, meslek ve eğitim ayrımı yok, milleti milliyeti yok, dini kitabı yok. İşçisi, köylüsü, tüccarı, sanayicisi, şarkıcısı, futbolcusu, film yıldızı, yazarı, sanatçısı, zanaatkarı, lümpeni ve burjuvası ile aile içi şiddetin baş aktörü: Erkek!..........

Dünyada her üç kadından biri hayatında en az bir kez dayak yiyor... Bizde babadan, kocadan, ağabeyden, küçük kardeşten, olmazsa hala, teyze ya da emmi ve dayıoğlundan...

Cinsel ilişkiye zorlanıyor. Kadınlar ve çocuklar aile içinde taciz ediliyor.

* * *

Gelişmiş Batı toplumlarında aile içi şiddetin nedeni bireysel. Erkeğin tek başına marifeti. Bizde ise örgütlü, geleneği, töresi ve baremi var. "Aile Meclisi", "Aşiret Meclisi" şeklinde özel yasama erki, yargı erki, yürütme erki var. Rütbesi bile var.

Bitlisli Güldünya bir akrabasının tecavüzüne uğruyor. Bunun doğal sonucu olarak hamile kalıyor ve dünyaya bir çocuk getiriyor. Güldünya’nın iki erkek kardeşi zavallı kadını ilkin yaralıyor, sonra hastanede öldürüyor. "Namus töresinin namus cinayeti!" Güldünya’yı sadece kardeşleri değil Bitlis ve Bitlis’in yer aldığı doğal ve toplumsal coğrafya öldürmüştür. Böyle olmasaydı, sanıkların avukatı bu cinayet töresinin savunmasını yapabilir miydi?

Kamu ve devlet temsilcisi köy muhtarı at pazarında pazarlık eden cambazlar gibi kadınları, kızları trampa ediyor. Bunun adına da berdel diyorlar.

Herif, sevişirken konsantrasyon olmasına engel olduğu için sevgilisinin iki yaşındaki çocuğunu duvara çarparak öldürüyor.

Herifler neredeyse ana karnındaki ceninlere tecavüz edecekler.

Herif komşusunun "garı"sına tecavüz ediyor, kan davası çıkmasın diye 16 yaşındaki kızını "tecavüz etsin!" diye öteki herife armağan ediyor.

* * *

Erkeklerin bu barbarlıklarına ne yasalar, ne din, ne iman engel olabiliyor. Bu barbarlıkla savaşmanın bir tek etkili yolu var: Cumhuriyet devrimlerinin önünün açılması, aşiret yapısının ortadan kaldırılması, toplumun tam anlamıyla laikleşmesi. Ya da bir ütopya olarak: Barbar yaratıklara uygar beyin ve ruh nakli!..

Biz bir mucize beklerken, Sisyphos’lar boş durmuyor: Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ile UNFPA Türkiye Temsilcisi Vekili Tunga Tüzer önderliğinde, Beşiktaş Bahçeşehir Üniversitesi’nde yapılacak olan "Aile İçi Şiddete Son!" uluslararası konferansında (17-18 Kasım) kayayı dağın tepesine çıkarmaya çalışacaklar.
Yazarın Tüm Yazıları