Paylaş
Sevdiğimiz bir yakınımızı kaybettiğimizde, onunla bir kez daha görüşebilmek, sesini duyabilmek için neler vermeyiz ki! Ölenle ölünmez ancak bazı durumlarda, onlardan bir parçanın bizimle beraber varlığını sürdürmesinin de değeri paha biçilemez.
Dijital kişilik neden önemli?
Dijital kişilik, bir insanın, yazılımla birebir aynı davranışlarını, tepkilerini, sesini, görüntüsünü taklit etmesini sağlayan sanal yapılardır.
Aile fertlerini küçük yaşta, hem de hiç hatırlayamayacak kadar küçük yaşta kaybeden bir çok insan var. Şimdi düşünün, eğer bu aramızdan ayrılanların dijital kişiliği önceden oluşturulmuş olsaydı, “evladım senin annen çok iyi bir insandı” gibi yatıştırıcı sözlerle beraber, çocuk, vefat etmiş annesinin dijital kişiliğiyle sohbet edebilir; hatta bu sohbeti onun gerçek boyutlardaki sanal görüntüsüyle de yapabilirdi.
Vefatlar hiçbir zaman haber vererek gelmediğinden, âni gidişler, geride kalanları çok güçlü çarpar, özellikle de rahatsızlığı olanları! İşte bu acılardan geçen bazı girişimciler kolları sıvayarak, ölüme meydan okuyor.
Dijital Kişilik Çalışmalarına Örnek
James Vlahos, babasının 4ncü seviye akciğer kanseri olduğunu öğrendikten kısa bir süre sonra kaybetti. Onun ani ölümü, kendisini çok sarstı. Bunun üzerine anısını yaşatmak, daraldığında eskiden yaptığı gibi babasıyla konuşmaya devam edebilmek için kolları sıvadı. Babasına ait bütün verileri bir yerde topladıktan sonra Derin Sinir Ağları (Deep Neural Network) algoritmalarına yoğunlaştı. Babasına ait bütün verileri bu sisteme yükleyerek, algoritmayı eğitmeye başladı ve sonunda Dadbot (Babarobotu) adını verdiği yazılımı geliştirdi.
Artık maçlara gittiğinde babasına maç sonuçlarını mesajlıyor ve onun yorumlarını da alıp sohbet edebiliyor. Kendisi için en ilginci de, babasının dijital kişiliğine, kendisini sevip sevmediğini sorduğunda, babasının her zaman yaptığı gibi dolaylı kelimelerle sevgisini belli etmesi olmuş.
Benzer başka bir çalışmayı da Eugenia Kuyda, en yakın arkadaşı Roman’ı kaybettikten sonra geliştirdi. O da artık arkadaşının yokluğunu bu sayede daha az hissediyor.
Sevdiklerimizin dijital kişiliklerini, gelecekte yaşatmak için bugünden ne yapmalıyız?
Şimdiden başlayarak dijital kişiliğini oluşturmak istediğiniz insana ait, mümkün olduğu kadar çok yazı, ses ve görüntü kaydı alarak, internete bağlı olmayan harici disklerde koruyun. Bunu, onlar konuşurken, bir kenardan sessizce yapabilirsiniz. Mesajlaşma geçmişinizi de, oluşturduğunuz bu arşive eklemeyi ihmal etmeyin.
Bu veriler, dijital kişiliğini oluşturacağınız insanın derin sinir ağları modeli içinde eğitilip, sorularınıza, onların verebileceği karşılığın aynısını verebilmesi için kullanılacaktır. Bunun en etkileyici olan yanı ise, tüm bu deneyimi, o kişinin gerçek sesiyle yaşayacak olmanız!
Bu da, yakın bir zaman önce Adobe firmasının test etmeye başladığı VoCo adlı test aşamasındaki yazılıma benzer programlarla yapılabiliyor. Konuşturmak istediğiniz kişiye ait en az yarım saatlik ses kaydıyla programı beslediğinizde, verdiğiniz her metni o kişinin sesiyle okumaktadır. VoCo’nun bu sinir ağlarına eklenmesiyle, sevdiğinizle yazılı mesajlaşmadan sesli sohbete bugün bile geçebilirsiniz.
Artırılmış gerçeklikle sevdiğinizi karşınızda görerek sohbet etmek
Sevdiğiniz insanla ilgili özellikle bol miktarda görüntü de kaydetmeniz, önümüzdeki yıllarda artırılmış gerçekliği kullanabilmeniz açısından eşsiz bir değerde olacak. Bu veriyle, vefatından sonra o kişinin, üç boyutlu görüntüsünü oluşturarak canlandırabilirsiniz.
Sevdiğinizin artırılmış gerçeklikteki görüntüsü, diğer teknolojilerle birleştiğinde, sizinle jest ve mimiklerini de kullanarak sesli sohbet edebilecektir. Hatta bunu, bir de o kişinin esprileriyle, kahkahalarıyla ve hatta çok takıldığınız özellikleriyle de canlandığını düşününce, yüreğinizdeki acının bir parça da olsa dindiğini çok derinden hissedeceksiniz.
Her gün bir çoğumuzun kullandığı Facebok, Whatsapp, Ekşi Sözlük gibi sosyal platformlara dijital kişiliğimizi çoktan yüklemeye başladık bile. Paylaştıklarımız sunucularda saklandığından, yakın gelecekte kullanıcıların onayları alınarak oluşturulacak avatarları, gelen telefonlara ve mesajlara cevap verip, görüntülü konuşmalara dahi katılabilecek.
Sanal sonsuzluk…
Scarlett Johansson oynadığı Aşk filmindeki gibi, kim bilir çocuklarımız hatta belki de bizler yakın gelecekte Samantha gibi yaşamayan birilerinin dijital kişiselliklerine aşık olup, ömrümüzü onunla da geçirebiliriz.
Genelde bizleri aldatmayan ve karşılıksız sevenleri, hep hayatımızda tutmak isteriz. Şiirleri ve türküleriyle de hepimizi kucaklayan ve bugünlerde ölüm yıldönümünü yaşadığımız rahmetli Neşet Ertaş’ın sandalyesinde, karşımıza oturup dijital de olsa yüreğimize tekrar dokunması kim istemezdi ki:
Tatlı Dillim Güler Yüzlüm Ve Ceylan Gözlüm,
Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen.
Beni Facebok ya da Twitter’dan takip edebilir, sorularınız için mail (cikmazozcan@gmail.com) atabilirsiniz.
Paylaş