Paylaş
Bitmeyen arayış
Tarih boyunca insanlar genç kalmak için bir çok yöntem denemiş. Hatta Eflak prensi Kazıklı Voyvoda ya da Macar adıyla Drakula’nın zalimliği ve acımasızlığı dışında, genç kalmak için yaptıkları, vampir filmlerine de esin kaynağı olmuştur.
Dini mitolojilerde ise sonsuz gençlik ve yaşam kaynağı olarak ab-ı hayat suyu ve ilgili hikayelerden bahsedilir.
Vampir hikayelerinden uzun yaşama
Genç insanlardan kan almanın insanı gençleştirdiğine dair efsane, bilim dünyasında son zamanlarda sıkça dile getirilmeye başlandı. Genç ve yaşlı fareler, derilerinde küçük kesikler açılarak birbirlerine dikildiğinde; yaşlı fare, genç farenin dolaşım sistemindeki kandan beslenmeye başlıyor. Şaşırtıcı bir şekilde de, iyileşme hızının genç fareninkine yakın bir hızda olduğu görülüyor.
Bu deneyden etkilenerek kurulan Ambrosia adlı biyoteknoloji şirketi ise, 8000 dolar ödeyen gönüllü deneklere bir ay boyunca 16-25 yaşındaki insanlardan alınmış kan plazması nakli yapmaktadır.
Deneyde, bir ayın sonunda plazma alan deneklerde kalp rahatsızlıkları, Alzheimer ve bazı kanser hücrelerinin önemli miktarda azaldığı gözlemlenmiş. Ancak bu deney, çok başlangıç seviyededir ve daha yapılacak bir çok araştırma olduğundan ciddi eleştiriler de almaktadır. Çalışmalarıyla ilgili henüz bir makale de yayınlanmadığı için bir yorum yapamıyoruz.
Benzer bir çalışmayı yine başka bir Silikon Vadisi şirketi olan Alkahest’te yapmaktadır. Ancak deneyin farelerde nasıl başarılı olduğu ve insanlarda da başarılı olup olmayacağı şu aşamada bilinmese dahi, insanların vampir filmlerinden etkilenmelerinden dolayı bu konu basında çok geniş yankı buldu.
Gençleşmeyi hücrelerimizden başlayarak yapan çalışmalar
Genç kalmamız, sağlıklı hücrelerimizin bölünerek çoğalması ve de ölü hücrelerin atılması sonucu gerçekleşmektedir. Ancak yaşlandığımızda senescent hücreleri çoğalarak hücrelerin bölünmesini durdurduğundan yaşlılık hastalıkları da dediğimiz Alzheimer, sırt ve eklem ağrıları, üremenin durması gibi bir çok hastalık gelişmeye başlar.
Unity adlı biyoteknoloji şirketi, farelerde bu hücreler ayıklandığında, ömürlerinin % 20’ye yakın bir oranda uzadığını keşfetti. Bunun yanında, beden genç hücre üretmeye devam ettiğinden yaşlılık hastalıklarının da görülmediği gözlemlenmiş.
Bir başka Silikon Vadisi şirketi olan Forever Labs ise sizden gençken, kök hücre alarak donduruyor. Yaşlandığınızda ya da hastalandığınızda, size bunları tekrar enjekte ederek, yaşınızı ve bedeninizin hastalıklarla savaşma gücünü gençken ki yaşınıza geri döndürmeyi vaat ediyor.
En güncel araştırma…
Telomere, kromozom şeritlerinin iki ucunda bulunan bir yapı ve vücudumuzda yaklaşık 2500 adet bulunuyor. Bizler yaşlandıkça da boyları kısalıyor.
İki hafta kadar önce yayınlanan bir makalede (makale için tıklayın), hızla yaşlanan çocuklarda, telomere’lerin boyları tekrar uzatıldığında yaşlanmanın da durduğu gözlemlendi. Yani bilimsel olarak, en azından yaşlanmayı yavaşlatan bir yöntem kanıtlanmış oldu.
Bu çalışmanın normal insanlar üzerinde de önümüzde ki süreçte denenerek kanıtlanması durumunda, yaşlanma karşıtı çalışmalarda en çok sesini duyacağımız araştırmalardan biri olacağını gösteriyor.
100’lü yaşlarımızda cinsel performans ve doğurganlık
Senescent ve telomere üzerinde yapılan çalışmaların belki de sosyal yaşantımızdaki en önemli yanı, çok ileri yaşlarda dahi erkeklerdeki cinsel performans ile kadınlardaki doğurganlığın devam etmesi. Bu sayede anne-baba olamayanların tedavi süreleri, yaş engeline takılmadığı gibi çocuk yapmayı daha ileriki yaşlara ertelemekte mümkün olabilecektir.
Dünyanın en iyisi bir Türk!
Dünyadaki en başarılı uzun yaşam girişimcisi, yıllar önce Türkiye’den Amerika’ya göç eden Osman Kibar’dır. Şirketi Samumed üzerinden geliştirdiği ilaçlar, yaşlanmayı geri çevirerek çığır açacak türden. Piyasa değerlemesi şimdiden bir çok ilaç devini geçerek 12 milyar doların üzerine çıktı.
Kelleşmeyi ortadan kaldıran, beyazlaşan veya grileşen saç tellerini eski rengine döndüren, romatizmal bir hastalık olan diz arthiritistini, sırt omurlarıyla ilgili rahatsızlıklar ve kanseri tedavi edeceklerini belirtmelerinden dolayı, kendilerinden beklenti bir hayli yüksek. Kim bilir belki de insanlığın kaderini bir Türk değiştirecek.
Karşı mahallenin bu konudaki kaygıları neler?
Yeni bir gençlikle orta yaş krizlerini 80’ninden sonra yaşamayı ya da 100 yaşında anne-baba olmayı kim istemez ki? Fakat gel gör ki uzun yaşamla ilgili kaygıları olanların kendilerince de güçlü argümanları var.
Bu konudaki en temelli eleştiri, yaşam süresinin uzamasının ülke ekonomilerine getireceği mali ve sosyal yük. Mevcut haliyle bile can çekişen sosyal güvenlik sistemleri, neredeyse çalışma süresinin 3 katı emeklilik yaşamıyla, tamamen çökeceği değerlendiriliyor.
Diğer bir kaygı ise, uzun yaşamın kişilerin de bütçelerine ağır bir yük getireceği. Ülkemizde bir emeklinin, maaşındaki simit alımlık zamlarla böyle bir yükün altına girip giremeyeceği de tartışma konusu. Bu tedavilere, çoğunlukla maddi durumu yüksek insanların ulaşabilecek olması, zengin-fakir arasındaki uçurumu daha da genişletip sosyal dengesizlikler de oluşturabilir.
Soru şu: Siz bu kadar uzun yaşamak ister misiniz?
Belki bir Oktay Sinanoğlu gibi yaşamımızı dolu dolu geçiremeyebiliriz. Bir Neşet Ertaş da olamayabiliriz.
Ancak uzun yaşamımızda; kadınlara uygulanan şiddet, hayvanlara yapılan acımasızlıklar, doğanın katli, çevremizdeki haksızlıklar, bilimin ayaklar altına alınması gibi olaylara karşı bir çok alanda anlamlı eylemde bulunarak çocuklarımıza, hayal ettiğimiz dünyayı bıkabiliriz. En azından Nazım’ın yaşadığı hasreti yaşamayacak kadar uzun yaşamalıyız:
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Beni Facebok ya da Twitter’dan takip edebilir, sorularınız için mail (cikmazozcan@gmail.com) atabilirsiniz.
Paylaş