Paylaş
Anne-baba veya yaşlı sevdiklerimizi evde yalnız bırakıp bir yere gittiğimiz de, hepimiz farklı oranlarda pimpirikleniriz. “Acaba başına bir şey geldi mi, ya eve hırsız girdiyse, keşke şu akıllı televizyonu kullanabilseydi, …” gibi sonsuz olasılıklı tilkiler kafamızda dolanıp durur.
GOOGLE I/O 2017’DE DİKKAT ÇEKEN ÜRÜN
17-19 Mayıs’ta Google’ın Silikon Vadisindeki merkezi Mountain View’da, yeni teknolojilerini tanıttığı yazılımcı konferansı gerçekleşti. CEO’su Sundar Pichai’nin tanıtımını yaptığı ürünlerden biri de Google Home’du! Bu ürün şu anda her ne kadar İngiltere ve Amerika satılsa da, yakın zaman içinde Türkçe dil desteğiyle ülkemizde de satışı başlayacak.
Google’ın yapay zeka destekli sesli asistanı artık evimizde bulunan neredeyse bütün cihazları kontrol etmenin yanında, 6 kişinin sesini de tanıyarak verilen komutları da yerine getirebilecek.
BİZE NE BUNDAN?
Özellikle de yaşlılar hızla gelişen teknolojiyi karmaşık buldukları ve o küçücük tuşlara basmakta zorlandıklarından, kullanmakta çok ciddi zorluklar yaşıyorlar. Annenizin oturduğu koltukta elinde belki de örgüsüyle “Google’cım şu benim facebook’u bi aç bakalım” ya da “ whatsapp’ı açta komsu Necla’ya bir mesaj atıcam”, “Klimayı biraz kısar mısın?”, “şu haberleri aç”, “Neşet Ertaş’tan bir türkü çal bakalım” gibi sonsuz isteklerde bulunabilir; sadece sesiyle internette sınırsızca dolanabilir ve okuyamadığı durumlarda asistandan okumasını dahi isteyebilir.
BUNLAR HARİKA DA, BU GÜVENLİK İŞİ NASIL OLACAK?
Annenizin evde en çok bulunduğu noktalara bu cihazdan birer tane koyup hepsini birbirine bağlayarak herhangi olumsuz bir durumda en cılız sesle bile yardım isteyebilir ya da size ulaşabilir. Örneğin birden şekeri yükseldi ve ilacına ulaşamıyor, tek yapması gereken sizi aramasını söylemesi, hop cep telefonunda anında annenize bağlanmakla kalmıyor evdeki kameradan da görebilir, gerekli adımları hemen atabilirsiniz. Ya da yalnız yaşıyorsa ve eve hırsız girdiğinde tek yapması gereken “Google, çabuk polisi ara” demesi gibi bir çok durumda kullanılabilir.
GOOGLE HOME VE SANAL EVLAT
Gelecek sene için anne babalarımıza vereceğimiz en güzel hediyelerden birisi de böyle bir ev asistanı olabilir. Onlar için Google Home belki de, her söylediklerini dinleyip hemen yerine getiren ve dizlerinin dibinden bir an olsun ayrılmayan birer sanal evlat olacaktır. Anneciğim, teknolojiye merhaba de!
RİNA ONUR ŞİRİNOĞLU İLE GİRİŞİMCİLİK ÜZERİNE
Bugüne kadar sizlere daha çok, bir girişimci gözüyle startup dünyasını anlatmaya çalıştım. Bu hafta ise hem başarılı bir girişimci hem de Türkiye’nin ilk Silikon Vadisi merkezli girişim sermayesi fonu olan 500 İstanbul Yönetici Ortağı Rina Onur Şirinoğlu’nun bakış açısını aktaracağım. Cevaplarında kendimi çok buldum, sizleri de aydınlatacağına eminim. Bu arada 5 yıl içinde de 100 girişime yatırım yapmayı planlıyorlar, girişimci arkadaşlara da duyurulur.
Neden girişimci olmalıyız?
Herkes girişimci olmamalı aslında. Dışarıdan görünenin aksine, kısa yoldan para kazanmakla bağdaştırılabilecek bir yolculuk değil! Büyük bir problemi çözmek; var olan bir servisten çok daha iyi bir servis verebilmek; köklü bir değişim yaratmak isteyen insanların gitmesi gereken bir yol. Köklü değişim derken, bunun içine kanseri Big Data ile çözmeye çalışmak da, insansız araç yapmak veya evine gelen yemek siparişini en kısa, en iyi ve ucuz şekilde getirmeyi de koyabilirsiniz. Fakat eğer yapmak istediğiniz iş için yanıp tutuşmuyorsanız; belki de girişimcilik size göre değildir. Eğer isteğiniz ve bu uğurda çok çalışma arzunuz varsa, büyük kurumlar içerisinde kat edebileceğiniz yolun çok daha fazlasını, çok hızlı ve kendi kontrolünüz altında gerçekleştirebileceğiniz için girişimci olmalısınız.
Girişimcilerin çoğu başarısız oluyor, değer mi emek harcamaya?
"Başarı" kriterinizin ne olduğu da çok önemli burada ama evet girişimcilik çok akıl karı bir iş değil. Öncelikle ciddi zorlukların olduğu, çok yorucu, çoğu zaman uzun ve hatta hüsranla bitebilecek bir yolculuk bu. Gazeteleri açtığımızda başarı hikayeleriyle dolu tablolar görmek mümkün, fakat biz bile erken aşamada yatırım yaptığımız şirketlerin en az %50'sinin 1.5 sene sonra hala operasyonel olmayacağı bakış açısıyla bu işe giriyoruz. Bunun dışında, daha yatırım alma aşamasına bile gelemeyen bir çok girişim var. O yüzden riskli bir yol. Gerçekten yapmak istediğiniz projeyi, ne pahasına olursa olsun yapma ve emek harcama kanaati ve inancı içinizde yoksa, kendi yolunuza başlamadan önce başka bir girişim ekibine girmenizi tavsiye ederim.
Kendi girişimini kurmanın en güzel yanı ne?
Kendi kaderinden sorumlu olmak; kendi kararlarını kendi seçtiğin ekiple verebilmek. Ekibinle deli bir amaç uğruna gece gündüz çalışıp, bir aile olmak. Hızlı hareket edebilmek. Doğru veya yanlış kararların etkisini görüp, hemen adım atabilmek. Momentuma sahip, yaşayan, dinamik bir olgunun içinde olmak.
Girişimci olmak istiyorsak en başta nelere dikkat etmeliyiz?
Girişimcilik zor bir yolculuk olduğu için; en iyi girişimci bu yola yalnız çıkmamayı tercih eden bir girişimcidir. Zorluklara karşı yalnızlığı önlemenin en iyi yollarından biri, iyi anlaşabileceğiniz ve iyi çalışabileceğiniz bir girişimci ekibin kurulmasıyla başlar. İyi bir ekip oluşturduktan sonra, değiştirmeye çalışacağınız pazarı ve içindeki hem lokal, hem global oyuncuları çok iyi tanıyıp anlamanız önemlidir. Sizin ürününüz, içinde bulunduğunuz pazarı ne şekilde değiştirmeye çalışacak ve benzer şeyler yapmaya çalışan rakiplerinizden ne alanlarda farklılık gösteriyor? Bu farklılıklar gerçekten son kullanıcınız için önemli ve onların hayatını kolaylaştıracak özellikler midir? Bunları sonraki zamanlarda karşınıza çıkacak yatırımcılar soracağı gibi; öncesinde de sizin çok iyi anlamanız önemlidir.
Eğer projenizle, Rina’nın cevaplarında kendinizi buluyorsanız, zaman kaybetmeyin. Aşk Tesadüfleri Sevse bile, girişimcilikte kaçırılmış fırsattan daha pahalı bir şey yoktur, adım atın!
cikmazozcan@gmail.com
https://www.facebook.com/ozcan.cikmaz.7
https://twitter.com/ozcan_cikmaz
Paylaş