10-15 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanan bu işlem; kazayağı, alın, mimik çizgileri, dudak çevresi gibi bölgelerde, cildi gençleştirmek amacıyla rahatlıkla uygulanabiliyor.
Bu yazımda sizlere, herkesin estetik bir görünüm amacıyla kullanıldığını düşündüğü botoksun, sağlık alanındaki kullanımından bahsedeceğim.
Evet, botoks dediğimiz maddeyi, estetik dışında insanların sağlık sorunlarını tedavi etme amaçlı da kullanılmaktayız.
Peki, bu sağlık sorunları nelerdir?
Botoks ile aşırı terleme çözüme kavuşturulabiliyor
Terleme, vücut ısısının sabitlenmesi için ter bezlerinin sıvı üretmesi durumudur.
Vücut sıcaklığının dengede tutulmasını sağlayan bu doğal durum, bazı kişilerde ter bezlerinin olması gerekenden daha fazla çalışması sebebiyle hiperhidrozis olarak adlandırdığımız aşırı terleme olarak karşımıza çıkabiliyor.
Aşırı terleme yaşayan kişilerin; avuç içleri, koltuk altları ve ayak tabanları yüksek oranda terleyebiliyor.
En çok kullanılan dolgu türü ise, insan cildinin altında da bulunan hyalüronik asit adı verilen bir maddedir. Bu madde zaten insan vücudunda var olduğu için, anatomiye yabancı bir madde değildir.
Bu madde, daha kalıcı olması amacıyla laboratuvarlarda işlenmekte ve jel kıvamında uygulanmaktadır. Ortaya çıkan malzeme, genelde çok rahat tolere edilebilen, alerji yapmayan, yan etkilerine çok az rastlanan bir maddedir. Uygulanması gayet kolaydır, acılı ve sancılı bir işlem değildir.
Dinamik Dolgular Avantaj Sağlıyor…
Dolgu işlemlerine mesafeli durmak pek mantıklı değildir. Bu işlemlerden oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır. Ancak burada bilinmesi gereken bazı detaylar bulunmaktadır.
Dolguların arka planında, yüksek düzeyde teknolojik işlemler yatmaktadır. Dolgu jelleri kendi aralarında sınıflandırılmaktadır. Dolgu işlemlerini yaptırırken, dolgu yapılacak bölgeye göre işlem yapılması gerekmektedir.
Örneğin elmacık kemiği, çene kemiği gibi bölgelere yapılan dolgular daha sert, yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dolgu malzemeleri aynı zamanda kemiğin yüzeylerinin üstlerine de uygulanabilen, daha uzun süre kalıcı olmalarına yönelik tasarlanmış malzemelerdir.
Bir başka örnek verecek olursak: Dinamik dolgular, yüz hareketlerimizle uyum sağlayabilen dolgulardır. Bu dolguların kişilere sağladığı büyük avantajlar vardır. Mesela eskiden elmacık kemiklerini belirginleştirmek için yapılan dolgular sonucu hasta güldüğü zaman elmacık kemiklerinin üzerinde topak topak bir görüntü oluşurdu. Dinamik dolgu işlemi sonrasında hareketli bölgelerde bu tarz sorunlarla karşılaşılmamaktadır.
Göz Çevresine Özel Dolgu
Bireylerde görünümle ilgili rahatsızlık oluşturan kazayağı kırışıkları, estetik uygulamalarla kolayca çözüme kavuşturulabilir.
Kazayağı kırışıklıkları neden olur?
Göz çevresinde oluşan kazayakları, birçok nedene bağlı olarak meydana gelmiş olabilir. İnsan vücudunda çok sayıda bulunan protein olan kolajen, dokuların daha esnek ve canlı görünmesini sağlar. İlerleyen yaşla birlikte azalan kolajen hormonu kazayağı kırışıklıklarına neden olabileceği gibi menopoz ile birlikte meydana gelen hormonal değişiklikler de kırışıklık sebebi olabilir.
Cilt altı yağ ve bağ dokusunun azalması, yüz kaslarımızın zayıflamasına ve küçülmesine yol açar. Cilt altındaki doku hacminin azalmasıyla birlikte derimiz yüzümüze daha bol gelir ve kazayağı gibi kırışıklıkların oluşumuna sebebiyet verir.
Yorgun görünen yüzün çözümü: Göz altı ışık dolgusu
Yaşın ilerlemesiyle beraber göz bölgesinde oluşan kazayağı ve devamında yüz çevresinde oluşan sarkmalar, yüzümüze daha yorgun ve mutsuz bir ifade verir.
Yüzümüzdeki ve göz çevremizdeki ifadenin canlı ve genç görünmesi etrafımıza pozitif enerji aktarmamızı sağlar. Hastane yatışı gerekmeyen göz altı ışık dolgusu uygulaması sayesinde, göz altı dokularımızın kaybettiği hacim geri kazandırılarak kırışıklıklar ve göz altı torbaları ortadan kaldırılır.
Yüzümüze yorgun ve mutsuz bir ifade veren göz kırışıklıkları ve göz altı torbaları, ışık dolgusu enjeksiyon yöntemiyle herhangi bir kesi ya da dikiş gerekmeksizin yapılır. Bu işlem yaklaşık olarak 20 – 30 dakika sürer.
Orta kulak iltihapları, genel olarak hem erişkinlerde hem çocuklarda görülebilen, kulak zarının ve orta kulağın iltihaplarıdır. “Akut Orta Kulak İltihapları” ve “Kronik Kulak İltihapları” olmak üzere 2’ye ayrıldığını söyleyebiliriz. Kronik orta kulak iltihapları, daha ziyade erişkinlerde görülebilen, müzminleşmiş iyileşmeyen iltihaplanma türünü anlatmak için kullanılır.
Akut Orta Kulak İltihaplanması Nedir?
Akut orta kulak iltihaplanması, özellikle çocuk yaş grubunda çok fazla görülen ve aileleri endişeye sevk eden bir hastalıktır.
Orta kulak iltihapları, kulak zarını ve orta kulağı ilgilendiren bir iltihap türüdür.
Genelde çocuklarda “çok sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirilmesi” bu problemi tetikler. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında ya da takip eden dönemlerde, genzimizde bulunan mikrobik ortam öksürük veya başka yöntemlerle östaki tüpümüzden orta kulağa doğru ilerleyerek, orta kulakta enfeksiyon yaratabilir.
Orta Kulak İltihaplanmasının Bulguları Nelerdir?
Orta kulak iltihaplanması, çok çabuk ve aniden gelişebilen bir enfeksiyon türüdür. Sabah sağlıklı bir şekilde okula gönderdiğiniz çocuğunuz, öğlene doğru kulak ağrısı yaşayabilir ve öğretmeni arayıp sizi durumdan haberdar edebilir. Yani çok kısa saatler içerisinde bulgular gelişebilir.
Hastaların şikayetleri genellikle; Kulak ağrısı, kulakta basınç ve dolgunluk hissi, yüksek ateş, halsizlik ve bitkinlik olabilir.
Bunun için makyajdan dolgulara kadar pek çok yöntem uyguluyor olabilirsiniz. Peki dudaklarda daha kalıcı dolgunluğu ve güzelliği yakalamak mümkün mü? İşte bu yazımda sizlere, liplift (dudak kaldırma)konusuyla ilgili detaylı bilgiler vereceğim.
Dudak kaldırma işlemi yani liplift, sağlıklı kişilerde lokal anestezi yöntemiyle, yani iğneyle uyuşturularak ya da “sedasyon” olarak adlandırılan hafif bir sakinleştirici eşliğinde uygulanabilir. Yaklaşık 45 dakikalık bir işlemdir.
Uygulama sonrasında 1-2 saatlik gözlemin ardından hasta evine dönebilir. İşlem sırasında burun ile dudağının arasındaki ciltten, hemen burun altındaki kıvrımlara denk gelecek şekilde kesiler yapılır.
Hastanın istediği miktarda cilt alınır ve en az iz kalacak şekilde yeniden dikilir.
İşlem sonrasında dudakta 3-4 gün boyunca hafif bir şişlik ve gerginlik hissedilebilir. Bu süreçte yumuşak gıdalar ile beslenmek ve bu bölgeyi gerdirmemek iyileşme sürecine katkı sağlayacaktır. 2 hafta boyunca gülerken ve konuşurken, bu bölgede hafif bir rahatsızlık oluşabilir fakat ciddi bir ağrı yaşanmaz. Dikişler 1 hafta kadar kısa bir sürede iyileşir. Ancak yaranın bulunduğu bölgedeki hafif kızarıklık, 1-2 ay kadar sonra tamamen yok olurken, yara belirgin olmayan bir izle düzelir.
Dudağı Yukarı Kaldırmayı Amaçlıyor
Bu yöntemle üst dudağınız daha kalın ve daha dolgun bir görünüme kavuşacaktır. Ayrıca diğer uygulamalara göre daha doğal bir sonuç verecektir. Adından da anlaşılacağı gibi bu işlem dudağı yukarıya doğru kaldırmayı amaçlar. Aynanın karşısına geçip, iki elinizin işaret parmaklarını burnunuzun altındaki cilde yerleştirin. Burun ve dudak arasındaki cildi yukarıya doğru kaldırın. Üst dudağınız yukarıya doğru döndü ve kalınlaştı değil mi? İşte liplift uygulaması ile temel amaç bu görünümü sağlamaktır.
Peki Bu İşlem İçin Uygun Kişiler Kimler?
Peki çenenin yüzdeki yeri nedir? Erkeklerde çenenin büyüklüğü neden bu kadar önemlidir? KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, konuyla ilgili merak edilen tüm detayları açıkladı.
Küçük Çene Erkeksi Görüntüyü Yok Ediyor
KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Erkeklerde fiziksel güzellik standartlarını belirleyen birçok unsur vardır. Tıpkı dış görünüşte vücut ölçülerinin önemli olması gibi, yüzdeki uzuvların da birbiriyle olan uyumu ve simetrisi erkeklerin dış görünüşü için oldukça önemlidir.
Yani ne kadar uzun boylu ve kaslı olursanız olun, çeneniz yüzünüze göre küçük ise yakışıklılığınız ve erkeksiliğiniz bu durumdan olumsuz yönde etkilenir. Özetle çenenin köşeli ve büyük olması, erkeği daha maskülen ve çekici gösterir. Bu nedenle çene, kadınlara oranla erkeklerin dış görünüşünü daha fazla etkileyen bir unsurdur.” dedi.
Sadece Burun Ameliyatı Yetmez
Erkeklerde çenenin büyük olmasının yanında, yüzdeki diğer uzuvlarla da uyumlu olması gerektiğini belirten Ozan Seymen Sezen; “Çenenin pozisyonu ve yüzdeki doğru orantıyı yakalamak çok önemlidir. Bazı kişilerin çenesi, yüzüne göre çok küçük olduğu için, burunları da olduğundan daha büyük görünür. Bu sebeple de girecekleri burun ameliyatının sonucunda yüzlerindeki asimetrinin ortadan kalkacağına inanırlar. Fakat sadece burun ameliyatı sorunu ortadan kaldırmaya yetmez.
Bu nedenle, ameliyatı tamamlanan hastaların büyük bir kısmı, ortaya çıkan burun şekillerini beğense de, yüzündeki simetrinin ortadan kalkmadığının farkına varırlar. İşte biz de sürekli yüzün bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve diyoruz ki ‘Yüzdeki uyumsuzluğun ortadan kalkması için sadece burun ameliyatı olmak yetmez’.
Burada üzerinde durulması gereken nokta, yüzün sahip olduğu oranlardır. Alın, burun ve çene arasındaki mesafenin eşitliği oldukça önemlidir. Çenenin varlığı burun ve alına göre küçük kalırsa yüz ovali yitirilmiş olur. Bu da erkeğin yüzündeki keskin hatları ve güç ifadesini yok eder. Bu nedenle bir erkek yüzünde asimetri olduğunu düşünüyorsa, hekim tercihini detaylı bir ön araştırma döneminin ardından yapmalıdır. Tercih edilen hekimin işinde uzman olması çok önemlidir. Hastasının sadece burnunu ile çenesini değil, yüzünü bir bütün olarak değerlendirmelidir.” dedi.
Korkuların Nedeni Eskiye Dayanıyor
Evet geçmiş dönemlerde kullanılan eski, klasik model bandajlar ve burun üzerindeki alçı, yaz mevsimlerinde terlemeyle birlikte hastaya rahatsızlık hissi veriyordu.
Bunun yanında eskiden klima kullanımı bu kadar yaygın da değildi. İşte bu nedenler insanların ameliyat olma zamanlarını, yaz mevsiminden yana kullanmamalarına neden oluyordu.
Fakat artık şartlar çok değişti. Şu anda kullanılan bandajlar rahat nefes alabilen ve mevsim koşullarından etkilenmeyen modern malzemelerdir. Bunun yanında artık hemen her yerde, insanların vakit geçirdikleri alanlarda klimalar bulunmaktadır. Bu nedenle yaz mevsiminde burun ameliyatı olmak sakıncalı değildir.
Yazın Ameliyat Olmanın Avantajları Var
Yapılan tüm bilimsel araştırmalar sonucunda ve yıllarca edindiğimiz tecrübeler sırasında gördük ki, yaz mevsiminde ameliyat olan hastalarda diğer mevsimlerde ameliyat olan hastalara oranla daha fazla kanama, morarma, ödem ve daha çok şişlik yaşanmıyor. Bu nedenle bu ameliyatlar yaz mevsimlerinde de rahatlıkla yapılabilir.
Hatta yaz mevsiminin bazı avantajları vardır. Bu mevsimin ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırdığı söylenilebilir. Örnek vermek gerekirse;
Ameliyattan 3 hafta kadar sonra hasta denize girebilir. Deniz suyu tuz etkisiyle burun içi yaralarının daha çabuk iyileşmesine katkıda bulunur.
Hastaların birçoğunda doktora başvurmalarını gerektiren, fısıltı ve hafif seslerin duyulamaması, kulakta çınlama ve işitme kayıpları gibi problemlere yol açabilen ‘Otoskleroz Hastalığı’, orta kulakta, kulak zarının arkasındaki kemikçiklerde, özel bazı bölgelerde kireçlenmeler sonucu meydana gelir. Tedavi edilmezse hastaların iş ve sosyal yaşamlarını durdurma noktasına getirebilir.
Otoskleroz Hastaları Kalabalıkta Daha İyi Duyuyorlar!
“İç kulak kireçlenmesi” olarak bilinen otoskleroz hastalığı, işitme kaybının sık görülen nedenlerinden birisidir. Otoskleroz; tedavisi mümkün olan, iç kulak sinirlerini, ancak hastalık ilerlediğinde tahrip eden, çoğunlukla ses iletimini engellediği için işitme kaybına yol açan bir hastalıktır.
Hastalığın genetik olarak aileden geçişi söz konusudur. Yani aile bireylerinde bu hastalık olan kişiler hastalığa daha yatkındır. Bunun yanında kadınlarda ise erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır. Genellikle genç erişkinlik yaşlarında (20-30 yaşlarında), tek ya da iki kulakta işitmenin yavaş yavaş azalmaya başlaması ile belirti verir. Bazen kulakta çınlama, nadiren de hafif baş dönmeleri bu işitme kaybına eşlik eder.
İşitme kaybı her geçen sene daha da artar. Bu kişiler, diğer işitme kaybı hastalıklarının aksine kalabalıkta ve gürültülü ortamlarda (düğünlerde, gece kulüplerinde vb. alanlarda) birisi ile konuşunca normalden daha iyi duyarlar.
Üzengi Kemiğinde Hareket Kısıtlanması Oluşur
Otoskleroz hastalığında, üzengi kemikçiğinin iç kulak ile komşu olduğu duvarda yapısal kireçlenme sonucu katılaşma olur. Bu durumda üzengi kemiğinde hareket kısıtlanması meydana gelir. Buna bağlı olarak ses dalgaları iç kulak sıvılarına yeterli düzeyde iletilemez ve ‘iletim tipi’ denilen işitme kaybı meydana gelir.