Paylaş
DONNNNN donnnn... dank dankkk... Ciztaka ciztakkk... Böyle olmazsa turizm olmaz!
Bazı aklı evveller turizmi gürültü, gürültüyü eğelence sanmaya devam etsinler bakalım... Yok efendim müzik kesilirse veya kısılırsa 10 milyar dolarlık turizm girdisini unutmalıymışız. İşletmeler topu atarmış filan falan...
Geçiniz efendim. Gürültüyü müzik addetmeyen, müzikle eğlenen, turizmi her yönüyle yaşamak isteyen yerli ve yabancı turistlerin hakları ne olacak o zaman?
Önce konuları doğru anlayalım...
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, yasaları, yönetmeliklere anımsatarak gece 24.00'ten sonra etrafı rahatsız edecek biçimde müzik yayını yapılamayacağını yineledi. Turizm işletmecelire ayağa kalktı. ‘‘Müziği kapatırsanız Bodrum'u da kapatın’’ feryadlarıyla...
Bırakın açık havayı, kapalı mekanda dahi zaten saatten bağımsız olarak müziğinizin limiti 90 desibeli aşamaz. Çevre Kanunu'nun amir hükümleri var. Ses kirliliği de yaratamazsınız, uymak zorundasınız.
Turizm işletme belgeli tesisler için de bu zorunludur. 90 desilebei aşmama zorunluluğu vardır. Tabii turizm işletmelerinin hangi saate kadar açık olacağı da bu belgenin verildiği Bakanlıkça belirleniyor. Turizm Bakanlığı saat 04'e kadar müzik yapılabilmesine izin veriyor. Tamam da müzik yapabilirsiniz derken çevre kanununu ihlal edebirsiniz, gürültü kirliliği yapabilirsiniz demiyor. Bu tesislerin kapalı yerlerde yalıtımlarını doğru yapmaları, 90 desibeli geçmeyecek şekilde müzik yayınına dikkat etmeleri gerekiyor. Bu da yatırım demek. Ayrıca uyan da kontrol eden de yok. Tuirzim işletme belgeleri nasıl her önüne gelene veriliyorsa kirliliğe ilişkin kontrol de o kadar başı boş. Bunu yaşayarak görüyoruz.
TCK'nın hükümleri de açık. Gece 24.00'ten sonra etrafınıza gürültü ile rahatsızlık veremezsiniz. Dediğimiz gibi Çevre Bakanlığı'nın, İçişleri Bakanlığı'nın, TCK'nunun, Turizm Bakanlığı'nın yasa ve yönetmelikleri ortada. Bu açıdan düzenlemeler insan ve çevre sağlığını öne almış durumda. Ama uyan da uygulayan da yok. Biri uygulamaya kalkışırsa da ‘‘Turist gelmez’’ gibi mantıksız gerekçelerle üzerine gidiliyor. Yazık!
Kurallar var ve uygulanmak zorunda. kimse kimsenin hakkını gasp edemez. Sabaha kadar diskoteklerde, barlarda eğelenmek isteyenlerin de uyumak isteyenlerin de. En başta turistik işletmeler siz yatırımınızı yapın, yalıtımı sağlayın, ve 90 desibeli aşmayın yeter. Aksi halde ne senfoni, ne armoni kalıyor.
Bu çerçevede yasa ve yönetmelikleri de her üç bakanlık koordinasyon halinde uygulasınlar lütfen. Kimsenin gözünün yaşına bakmasınlar. O zaman korkmayın daha çok turist gelir, döviz girer. Yabancı dostlarımın en fazla şikayet ettiği konuların başında gürültü geliyor haberiniz olsun turistik işletme sahipleri... Her şeyi gürültüye getirmek istiyorsanız onu bilemem.
Hazine'ye bravo da
HAZİNE'nin, nükleer enerji santralı için dış krediye garantör olmamasını sevinçle karşılayanlardanım. Öncvelikle nükleer enerjiye karşı olduğumdan. Tabii ihaleden rüşvet kokularının gelmesi de ayrı bir tartışma konusuydu.
Hazine garantör olmayınca Akkuyu Nükleer Enerji Santralı şimdilik kaldı. İnşallah da hiç yapılmaz.
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman, Türkiye'nin şu anda bir enerji yetmezliği sorununun olmadığını söylüyor. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı kapsamında düzenlenen ‘‘Enerji ve Kirli Siyaset’’ konulu söyleşideki konuşması dikkatimi çekti. Türkiye'de nükleer enerji santrallarının 1970'li yılların ortalarında teknik bir zorunluluk olarak takdim edildiğini ancak nükleer enerji santrallarının teknik bir zorunluluk olmadığını, siyasi bir tercih konusu olduğunu vurguluyor Yarman. Devam ediyor; ‘‘Şu anda bir enerji yetmezliğimiz yok. Planlanmış pek çok, gerek hidroelektrik, gerekse termik santral var. Ayrıca daha da ileriye dönük olarak yine nükleer enerjiye muhtaç olmayacağız. Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer enerji santralinin tamamlanarak işletmeye açılması durumunda turizm büyük zarar görecek...’’
Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'i ve ekibini bu nükleer enerji santralındaz takındıkları tavır dolayısıyla tebrik ediyoruz. Onlar sanırım nükleerden ziyade enflasyonla mücadele programı raydan çıkmasın diye garantör olmadılar. Ama ne amaçla olursa olsun bir bela bertaraf edildi ya çok sevinçliyiz.
Hazine, duyduğum kadarıyla sırada bekleyen 190 projeye de garantörlük vermiyor. Çoğu altyapı projeleri. En büyük bela enflasyon. Yüzde 25'lik hedefi tuturmak için Hazine işe sıkı sarılıyor. Merkez Bankası da öyle.
Fakat anlamadığım bir şey var. Hiç yatırım yapılmazsa enflasyon üzerindeki yatırım etkisi bertaraf edilir de diyelim ki iki üç yıl sonra bazı yatırımlar elzem oldu o zaman ne olacak? Nükleer enerji gibi haklı noktalarda Hazine garantör olmasın tabii. Rantabl görmediği yatırımlara da garantörlük yapmasın. Fakat gerekli bazı yatırımları da sırf hedefi tuturur görünmek için yapmamak bize ne sağlayacak? Enflasyonu biriktirip ilerki yıllarda patlatmalarından korkuyorum...
Liranın Trabzonlu olanı da varmış
VAHAP Munyar, geçen pazartesi günkü köşesinde, Türk Lirası'nın ‘‘gizli renkleri’’ni yazdı...
Prof. Dr. Selçuk Abaç'ın, 5 milyon TL'lik banknot çıkarken, seri numaralarına gizlenen renklerin ultraviyole ışıkları altında sarı-kırmızıyı çağrıştıracak renklere dönmesi için uğraştığından söz etti.
Sonra Merkez Bankası Genel Sekreterliği açıklama yaparak, ‘‘5 ve 10 milyon liralık banknotlardaki gizli renkler için yeşil-kırmızı’’ dedi.
Aklımıza hemen, yeşil-kırmızının, Diyarbakırspor'un renkleri olduğu geldi.
Gündem iyice Galatasaray ve futbol oldu ya, biz de takıldık gidiyoruz peşine...
İşte bu ortamda, bir arkadaşım, ‘‘Türk Lirası'nın Trabzonsporlusu da var’’ demesin mi.
‘‘Hangisi?’’ diye sorunca, anlattı:
‘‘1 milyon liralık banknotu al eline bak. 1 milyon lirada hakim olan renkler bordo-mavidir. Yani, Trabzonspor'un renkleri... 1 milyon liralıkta bu renklerin hakim olmasına karar verildiği dönemde Osman Cavit Ertan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı idi. Ertan, Karadenizli'dir. Yanılmıyorsam Trabzonspor taraftarıdır.’’
Doğru mudur bilmem?
Ama, 1 milyon lirada bordo-mavi hakim, bu kesin.
Merkez Bankası'na bir önerim var. Örneğin önümüzdeki yıl çıkacağı belirtilen Yeni Lira'ya Cimbom'un başarılarından dolayı açıkça sarı kırmızı renk vermeli. Uluslararası başarı kazanan her takımımızın renkleri banknotlarımıza yansıtılmalı...
Paylaş