Paylaş
TEBA markasını son yıllarda TV reklamlarından sıkça duyuyordum. Fırın, ocak üreten, ağırlıklı olarak dış pazarlara çalışan bir firma olarak biliyordum. Ama sadece bu kadar değilmiş...
ABD'de birçok ihaleyi kazandığını, Pentagon'un (ABD Savunma Bakanlığı) açtığı klima santralları ihalesine de girdiğini duyunca, detay bilgiler için TEBA yetkilileriyle konuştum.
Pentagon'un sözünü ettiğim ihalesi, 200 adet modüler klima santralını içeriyor. 2 milyon dolarlık bir ihale. Teknik ve finansal yeterlilikleriyle son tahlilde 6 firmanın yarıştığı bu ihalede bir Türk grubunun da olması heyecan veriyor tabii.
TEBA Şirketler Grubu'nun ABD'deki şirketi Worldsel bu ihalede yarışıyor. Worldsel Genel Müdürü Eyüp İzler, şanslarını yüksek görüyor. Worldsel olarak Nasa'nın Maryland'deki uzay üssünün klima santrallarını da yapmışlar. (67 firma arasında ihaleyi kazanmışlar.) ABD deniz kuvvetlerinin labaratuvarlarına, hava kuvvetlerinin üssüne de klima santrallarını Worldsel kurmuş. ABD'de birçok üniversite, hastane ve alışveriş merkezlerinin klima santralları da TEBA'dan. (Ana gövde Türkiye'de üretiliyor, orada montaj yapılıyor.) 1 senede 15 eyalette toplam 40 ihaleye imza atmışlar. ABD'de bir yıl içinde girdikleri ve kazandıkları ihalelerin tutarı 2 milyon dolar civarında. İki senede 10, beş senede 50 milyon dolar tutarda iş potansiyeli iddiasındalar...
Mühendisin TEBA'sı
TEBA'nın açılımının ne olduğunu sorduğumda Teoman Baygan isminin kısaltılmışı karşılığını aldım. Baygan, TEBA Şirketler Grubu'nun sahibi. Mühendis olan Teoman Baygan, üniversite öğrenciliği döneminde politikaya girmeyi hayal edermiş. Bunun için tabii para gerekli. Önce iş kurup para kazanayım diye düşünmüş ve 1968 yılında 20 metrekarelik bir atölyede konvektör üretimiyle işe başlamış. Şimdi 56 bin metrekarelik alanda (İzmir'de), aralarında Conti, Sansui, Zenith gibi ünlü markaların da bulunduğu 137 markaya üretim yapıyor. Sanırım politikayı düşünmüyor artık. (Üretim, siyaset yapmaktan daha kutsal.) Teoman Baygan'ın kızı Ayda Baygan İlkel, grubun pazarlama şirketi TÜMAŞ'ın genel müdürlüğünü yapıyor. Yardımcısı da kendisi gibi genç bir kadın. Filiz Yavuz Çöğen. TEBA Şirketler Grubu, 12 şirket ve 2 yurtdışı ofisten(Çin ve Hindistan) oluşuyor. Grubun dış ticaret firması TEMA'nın Genel Müdürü Neşet Serter, Çin ve Hindistan'a yeni dizayn fırın ve ocak da üreteceklerini söylüyor.
Poşetteki ekmeğin hijyeni
Fırın dışında satışa sunulacak ekmekler poşete girecek biliyorsunuz. Uygulama 20 Ağustos'ta başlayacak. Ancak bir yıllık geçiş süresi var. Hijyen sağlamak için ekmeğin poşete konulmasına kuşkusuz karşı çıkışımız yok. Ancak polietilen ve polipropilenden üretilecek poşetler ne kadar sağlıklı? Bu plastik materyaller kimyasal geçirgenlik yapar mı? Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Berrin Şenöz ve bazı kimya mühendisleriyle konuştum. Sıvı ve sıcak gıdalarda, sözü edilen plastik ambalajların kimyasal göç ve koku geçirgenliği yaptığı biliniyor. Tamam ekmek kuru bir gıda ama ya sıcak sıcak ambalaja girerse. Ki büyük olasılıkla böyle olacak. Uzmanlar kesinlikle ekmeğin sıcak olarak poşetlenmemesi gerektiğini vurguluyorlar. Sıcak poşetlenirse, buharlaşma olacak ve ekmek ıslanacak bu bir. İkincisi ve en önemlisi mikrop-bakteri üreyecek. O halde yapılması gereken ekmeklerin en azından oda sıcaklığında soğutulduktan sonra poşetlenmesi. Ve tabii poşetlerin de delikli olması.
Sanayii, Sağlık ve Tarım Bakanlıkları'na çok iş düşüyor. Denetim şart. Poşetlerin doğru standartta, ekmeğin hijyen koşullarda üretilmesi ve doğru ambalajlanmasına kadar sıkı denetim. Yoksa hijyen lafta kalmaya devam eder. Bir de bakteri yüklü, plastik kokulu ekmeklerle boğuşmak zorunda kalmayalım!
Çektirmeyle Karadeniz turu
Karadenizliler, ‘‘Karadeniz'de üç liman vardır’’ derler. ‘‘Temmuz, ağustos, eylül!’’ Onlar, liman diye, denizde hırçın dalgaların olmadığı zamanları kastederler... Yani temmuz, ağustos, eylül aylarını. Karadeniz'de turizmi geliştirmek için ufak ufak da olsa adımlar atılıyor. Yeşil Tur adı altında Karadeniz Bölgesi'ne geziler düzenlenmeye başlandı biliyorsunuz. Ama bunlar karayoluyla oluyor. Bir de deniz boyutu olsa fena mı olur?
Akdeniz'de ‘Mavi Yolcuk’un çıkışı hatırlarsınız gulet denilen yük teknelerinin yatlaştırılmasıyla olmuştu. İşte Karadenizliler'in çektirme dedikleri teknelerle de Karadeniz için bir operasyon başlayacak. Bunun örneğini, Karadenizli olan turizmci Cemil Çakmaklı verecek. Cemil Bey, Karadeniz'e uygun bir tekne yaptırdı. Buna ‘Çektirmeden yat’ diyebiliriz. Eylül ayında bu çektirmeyle Karadeniz turuna çıkılacak. Ekolojik dengenin mümkün olduğunca korunduğu Naturland'in sahibi Cemil Çakmaklı, deniz kara karması bir turizm türüne de örnek olmak istiyor. Karadeniz Bölgesi'nin insan yenileme enleminde bulunduğuna, su kaynaklarına, bitki türlerine, neredeyse dünya orman müzesi olabilecek kapasitedeki ağaç çeşitliliğine dikkat çekiyor. Başta Cengiz Kaptanoğlu olmak üzere Karadenizli işadamlarına, çektirmeyle yeşil tur turizmine girmeleri çağrısı yapıyor...
Başı da sonu da eğitim ve estetik
Çevremizde karşı bu kadar hoyrat davranmak, insafsızca pis olmak, şahika derecesinde çirkin konutlar, şehirler kurmak zorunda mıyız! Millet olarak bu derece mi estetikten yoksunuz? Batı basınında özellikle Alman basınında çıkan değerlendirmelere bir göz atın. Turizmde ‘‘Türkiye pazarı bitti, dünya şehri İstanbul kaybedildi’’ ana temasını işliyorlar. Çok da haksız sayılmazlar. Turizm, sanat, kültür şehirleri, çirkin yapılaşmalarla birer hilkat garibesi. Çevre ve gürültü kirliliğine ‘‘dur’’ diyen yok. Yabancı turist geliyor, bir tatil köyü ya da otele yerleşiyor, bulunduğu yörenin kültürüne teğet bile geçemeden ülkesine dönüyor. Turizmin başı da sonu da eğitim ve estetiktir. Klasik deyimle un var şeker var ama helva yapamıyoruz. Bu doğal güzelliklerimizi eğitim ve estetikle birleştirdiğimizde başarılı olacağız. Turizmde yeterlilik sertifikası alamayan kişilere dükkân açma izni bile vermeyerek. Bu o kadar zor değil. Turizm il müdürlükleri, valilikler, belediyeler dahi yapabilir. Kurslar düzenleyebilirler. Görgü kurallarından başlayarak... Önce kendimize saygı duyalım, kendimizi önemseyelim, kültürümüzü özümseyelim. Şehirlerimize sahip çıkalım. Krediydi, KDV indirimiydi, siyasi tanıtımdı, kumarhaneydi, bunlar aşılır...
Paylaş