Oya Berberoğlu: Mevduata güvence karmaşası

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

ASLINDA karar belli, açıklanmıştı ama Başbakan Bülent Ecevit'in mali krizden sonra yaptığı bazı açıklamalar kafaları karıştırmıştı. Sonra da resmi, net bir açıklama yapılmadığı için ortada karmaşa var gibi bir durum söz konusu oldu.

Bu açıdan haklı olarak çok sayıda telefon geliyor. Okurlarımız soruyor: Bankalardaki mevduatlarının tamamı devlet güvencesinde mi? Net durum nedir? diye. Çünkü Başbakan, o malum ‘Kara Çarşamba’dan, bazı bankalara daha el konulmasından sonra ‘‘Banka mevduatlarlarına devlet güvencesi sürecek’’ demişti. Bu da yüzde yüzüne güvence gibi algılandı.

Konuyu netleştirelim.

Uygulama ne?

(Mevduata yüzde yüz devlet güvencesinin kalkması gerektiğini savunanlardanız, bunu tekrar vurgulayalım.) Koalisyon Hükümeti, geçen yıl, kademeli bir geçişle mevduata devlet güvencesini sınırladı.

Yani, 2000 yılı için 100 milyar liranın altındaki mevduatın tamamı devlet güvencesindeydi. (2000 yılında açılan hesaplar için geçerli. Hesap yenileme dolayısıyla tarih değişirse güvence sınırı da değişiyor tabii ki...)

2001 yılı için de 50 milyar liranın altındaki mevduat yüzde yüz devlet güvencesinde. Mevcut uygulama böyle.

2001 yılından sonra ise AB normlarına gelineceği söylendi. Önümüzdeki yıl sınır ne olur bilemiyorum.

AB normları nedir diye merak ediyorsanız, o gelişmiş ülkelerin çoğunda 20 bin ECU'yla sınırlı devletlerin güvencesi. ABD ise 100 bin dolarla sınırlandırılmış.

Zaten dünyada, Türkiye dışında (2000 yılı öncesi uygulamayı kastediyorum) mevduata yüzde yüz devlet gevencesi veren ülke yok.

Başbakan'ın açıklamasından sonra kafalar karıştı demiştik. Belirsizlik sürüyor. Bu sene de güvence 100 milyar lirayla mı sınırlı olacak, yoksa önceki karara göre 50 milyar limiti mi uygulanacak? Veya eskiye dönüş yapılıp mevduatın yüzde yüzü mü güvenceye alınacak? Sanırım BDDK 15 Ocak’a kadar kararını açıklayacak. Umarız eskiye dönüş olmaz.

Herkes araştırmasını yapar ona göre istediği bankaya parasını yatırır, sonuçlarına da katlanır. Batan, batırılan, soyulan bankaların zararlarını, ayrıca parası bankalarda batan kişilerin kayıplarını devlete, masum halka yüklemeye kimsenin hakkı yok! Öyle değil mi?

Enflasyon tahminleri

ENFLASYON rakamlarına göre 2000 yılında toptan eşyada fiyat artışları yüzde 32.7, tüketici bazında da yüzde 39 oldu. Hedef yüzde 25'ti.

Gerçi yaşantımızda henüz enflasyonun düştüğünü hissedemedik. Her zaman dediğimiz gibi psikolojik- beklenti enflasyonunun kırılması, tek haneli enflasyonu yakalama başarısı bakımından çok önemli. Beklenti enflasyonunun birazcık kırıldığını gözlemliyoruz. İşadamları keşke yılın başında ‘‘yüzde 25 tutmaz, tahminimiz 30-35’’ deyip psikolojik olarak etki yapmasalardı... Neyse psikolojik beklenti enflasyonunun birazcık kırılmasının semeresini bu sene enflasyonu daha da düşürerek alabiliriz umudundayım. Bildiğiniz gibi hükümetin bu yıla ilişkin enflasyon hedefi yüzde 10. Geçen seneki gibi bu da iddialı bir hedef. Üç aşağı beş yukarı tutarsa şeytanın bacağını kıracağız.

Psikoloji psikoloji diyoruz ya. Rakamlarda oynandığını iddia etmeyeceğim (Geçmiş yıllarda olmuştu) de misal yüzde 40 değil de net yüzde 39 çıktı enflasyon. Şüpheci yanım azıcık ayaklandı... Ortalığı bulandırmadan birkaç puandan bir şey olmaz diyelim, insan psikolojisini olumlu etkilediği için yüzde 39 rakamına inanalım! Hani mağaza vitrinlerinde görürsünüz, büyük büyük yazarlar; işte şu malın fiyatı 29 milyon 999 bin lira! 30 milyon demezler, psikolojik olarak etkilemeye çalışırlar. Aman ucuzmuş hissi uyandırırlar! Onun gibi bir şey demek istediğim. Enflasyon düştü, daha da düşecek umudu durumu...

Yanlış anlamayın, bizim ekonomi yazarlarımızdan Ercan Kumcu'ya karşı ufak bir puanla iddiayı kaybettiğimden değil yukarıda gevelemeye çalıştığım nokta.

Gelelim enflasyon tahmini iddialarımıza. Bu sütunda da tahminimi bir vesileyle yazmıştım. 2000 yılı enflasyon tahminim tüketici bazında yüzde 40-45 arasıydı. Kumcu ile yıl sonuna doğru iddiaya girdik. O yüzde 35 diyordu. Yüzde 40 ve üstü benim yüzde 40'ın altı onundu. Burun farkıyla o kazandı. Helal olsun.

Eski Ekonomi Bakanlarından ANAP Milletvekili Güneş Taner'le yaptığımız bir sohbeti aktarırken ((14.07.2000) Taner'in yıl sonu enflasyon tahminini yazmıştım. Güneş Bey, o ünlü lap top'uyla yaptığı hesaplarla enflasyonun yüzde 60'ı geçeceğini iddia etmişti. Yanıldı. Türkiye adına yanılmasına sevinmiştir sanırım...

Sanki iktidarda değilmiş gibi ekonominin dümenine geçmek isteyen ANAP'a selam olsun diyor noktayı koyuyorum.

Türkiye Büyük Aile Meclisi

‘‘YİYİN efendiler yiyin, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin!’’ mısraları içimden geçiyor. Tevfik Fikret'in o manidar şiiri...

Baksanıza Meclis'e bir lokanta daha yapılacakmış. Radikal Gazetesi'nde okudum haberi. 2000 kişi kapasiteli olacakmış, 900 milyar liraya maledeceklermiş. Bu lüks lokantada milletvekilleri düğünlerini, toplantılarını da yapabileceklermiş.

Bu tür gereksiz projeler, har vurup harman savrulan kamu kaynakları karşısında isyan etmemek elde değil! Bu kader değişmiyor bir türlü...

Milletvekilleri, hiç bıkmadan, utanmadan, kıyak emeklilik rezilliğini temcit pilavı gibi olur olmaz yasa tasarılarının aralarına sokuşturarak Hazine'den büyük nemalanmanın yollarını arıyor. Lojmanlar, bedava telefonlar filan... Daha neler neler, hangi birini örnek verelim ki?

Neyse gelelim lüks, 5 yıldızlı lokantaya...

Bilebildiğim kadarıyla Meclis'te 6-7 lokanta var. Milletvekillerinin, ziyaretçilerinin, Meclis personelinin çok ucuz fiyatlara yararlandığı. Tamam milletvekillerine çok ziyaretçi, seçmen geliyor, onlara yemek ısmarlamaları normal, ama yük şimdiye kadar mevcut lokantalarla karşılandıysa bundan sonra da karşılanabilir. Yenisine ne gerek var?

Ülke olarak böylesi darboğazdan geçilirken, küçüğünden büyüğüne tüm şirketlerde tasarruf politikası uygulanırken, enflasyon yüzde 39 ama ücretler yüzde 10 artarken, kamunun azami tasarrufa gitmesi gerekirken ‘‘düğün-bayram’’ için yeni bir restoran projesi hangi akla hizmet ediyor? Ayrıca çocuklarının sünneti, kendilerinin düğününü Meclis Lokantısı'nda yapan milletvekili gördünüz mü?

Bugünlerde yapılacağı söylenen lokanta ihalesinde yine birileri mi korunacak? Meclis'teki ceylan derisi koltuklar hikayesinin mahkemesi hálá sürüyor. 20 milyon dolarlık gereksiz harcamanın hesabını Meclis'in ilgili yöneticileri verebildiler mi?

Bu Meclis'in yönetimi milletvekillerine hizmet etmek istiyorsa, devletin tüm sosyal tesislerinde çok rahat aldıkları hizmete yenisini ekleyeceklerine bu çağda teknolojik altyapısını kursunlar Meclis'in öncelikle. Bilgisayarları düşünsünler...

Yok eğer bize 5 yıldızlı ama fiyatları yıldızsız bir lokanta daha lazım diyorlarsa naçizane bir önerim var.

O restoranın işletmeciliğini Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'a versinler. O restoranda panel, seminer, sempozyumlar da yapılacakmış ya Meclis Genel Kurul Salonu yerine geceleri restoranda toplansınlar. Belki sanatçı Fatih Ürek sahne alır, canlı müzikle gevşerler, kavga etmezler, yorulmazlar, gerekli yasaları tıkır tıkır çıkarırlar! Restoranın adını da Türkiye Büyük Aile Meclisi koysunlar!

Espri bir yana Meclis'te bu gereksiz yatırıma karşı çıkacak milletvekilleri vardır kuşkusuz. Lütfen 1 trilyon liralık bu projeden vazgeçin. Ekonomi hele bir düzelsin o zaman düşünün...

Yazarın Tüm Yazıları