Paylaş
GEÇEN yılbaşı bir yasa çıkarıldı. Koalisyon Hükümeti'nin aldığı en doğru kararlardan biriydi. Ekonomik yanından önce gerekli sosyal bir düzenmeydi. Enflasyonu aşağı çekmek için de kaçınılmazdı. Çünkü kira artışlarının yıllık enflasyona yaptığı olumsuz katkı az buz değil tam tamına 18 puan!
Yasa neyi emrediyordu?
2000 yılı için kira artışları, yıllık enflasyon hedefi olan yüzde 25'i geçemez. 2001 yılı için de yüzde 10'u aşamaz. Bazı evsahipleri mahkemelere gittiler. Anayasa Mahkemesi hedef enflasyon oranıyla sınırlandırılan kira artışı yasasının iptal taleplerini haklı olarak reddetti.
Yasa uygulanabildi mi? Sanmıyorum, hayır. .
Şimdi bazı yazar arkadaşlarımız yazıyorlar. ‘‘Kira artışlarını yüzde 25'le sınırlı tutan evsapipleri zarara uğradı, yasaya uyanlar enayi’’ diye. Hadi yasaya uymamanın suç olduğu bir yana... Öbür yönüne de bir bakın!
Ev kirasını geçen yıl yasa tanımayarak yüzde 40,60-80-90 artıran evsahipleri, bırakın yasal sınırı, enflasyonun üzerine 30-50 puan artışı aldılar! Peki bu kiracıların kayıplarını kim ödeyecek? Evsahipleri, enflasyon yüzde 39 oldu aradaki fark dolayısıyla bir iki yıl kira artışı istemiyorum mu diyecek?
Bir tarafta yüzde 25 kira artışına uyan evsahibi yasayı uyguladı diye ‘enayi’ olarak adlandırılıyor, diğer tarafta yasayı uygulayamayan, yüksek artışlar yapmak zorunda kalan kiracılar ‘‘enayi oğlu enayi’’ oluyor!
Hiçbirimiz enayi olmak, enayi yerine konulmak istemiyoruz.
Onun için hiç kıvırmalayım. Hukuk devleti hukuk devleti deyip kaçak güreşmeyelim, yasalara uyalım, uygulatalım. Enflasyonun düşmesine katkı yapalım.
Öksüz'ün kardeşi ve diğerleri
KAMU kuruluşlarına, siyaset mesleğini icra edenler, dost, akraba, yandaş, seçmen hatta eşlerini, kardeşlerini aldırıyorlar, Bu Türkiye'nin değişmez kaderi sanki!
Meclis'e öyle özelleştirme kapsamındaki KİT ve bağlı ortaklıklara keza. ülkeyi yönetenler; Türkiye Büyük Aile Meclisi durumunda!
Önceki gün Mersin'den, eski Telekom çalışanlarından bir faks aldım. Telekom, Ulaştırma Bakanı MHP'li Enis Öksüz'e bağlı. Mersin, Enis Öksüz'ün memleketi, seçim bölgesi. Faksı gönderenler, sadece Mersin'deki Telekom Müdürlüğü'ne 160 işçi alındığını iddia ediyorlar. Bunların çoğunun da Öksüz'ün köylüleri, tanıdıkları, akrabaları veya MHP'liler olduğunu savunuyorlar. Hat bakım işçisi olarak 40 kadın işçi alındığını bu kadınların -direk çakma, çukur kazma, telefon direği dikme, telefon kabloları bağlama- gibi işleri nasıl yapacağını soruyorlar.
Bakan Öksüz'ün kardeşlerinden Celil Öksüz'ün (öğretmenmiş), abisi Bakan olduktan sonra Uluştırma Bakanlığına bağlı olan Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü'ne tayin edildiğini, Eğitim Daire Başkan Yardımcısı yapıldığını anlatıyorlar.
Kamu çıkarı gözettiğine, dürüstlüğüne inandığımız bir Bakan'a bağlı kuruluşta olması beni daha çok üzüyor, Gelecek umutlarımın artık kırılacak noktası kalmıyor.
Her şey ortada. Olanlar sadece bir Bakan'a maledilecek olaylar değil tabii. Al birini vur ötekine maalesef!
Almanya'nın eski başbakanının kardeşi yıllardır işsiz. Nüfuz ticareti, suistimali çağdaş, temiz bir toplumda boy atabilir mi? . Özel durumlar olsun kamu kadrolarının partizanca kullanımı olsun sadece, bizdeki köhne, özür dilerim ahlaksızlığı şiar edinmiş siyasi sistemle açıklanabilir mi?
Tamamen güvenceye dönüş
MEVDUATA devlet güvencesindeki karmaşayı yazdık.
Yetkililer nedense net bir şey söylemiyorlar. ‘‘Zaten sorunlu bankalara el konuldu. Başka da Fon'a geçecek banka yok’’ demeye getiriyorlar.
Dillerinin altındaki bakla anladığım kadarıyla geriye dönüş. Yani mevduata devlet sigortasını yüzde yüz olarak devamı. Bu senes için güvcence sınırı 50 milyardır kararından vazgeçecekler sanırım.
Ama yanlış yaplıyor. Kimse bir yıl, iki yıl sonra bazı bankaların kötü yönetilmeyeceğini, soyulmayacağını, batmayacağını garanti edemez. Tamam şimdi başında Zekeriya Temizel'in olduğu bir BDDK var. Bankaları gözetim altında tutuyorlar da ya aksilik olursa. Yine bir ekonomik kriz çıkarsa. Yine bu devlet, bu masum halk, başkalarının zararlarını çekmeye mecbur bırakılmayacak mı?
İsteyen parasını istediği bankaya yatırsın, sonuçlarına o banka ve o müşteri katlansın. Yetti artık!
Emlakbank, Vakıfbank niye geçmiyor?
ZİRAAT, Halk ve Emlak Bankaları'nın özerkleşmesi, özelleştirmeye hazırlanması için kanun çıkarılmıştı .Bu bankaların iktidarlardaki siyasi partiler arasında paylaştırılması ortadan kaldırılacak, Hazine’ye bağlanacaktı. IMF'nin baskısıyla da olsa olması gereken oluyor.
İlk örneği Başbakan Yardımcısı DSP'li Hüsamettin Özkan gösterdi.. Bakanlığındaki Halkbank ve TKB’nı, Hazine'ye dolayısıyla Hazine'nin bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'na devretti..
Kanunun amir hükmü gereği Emlak Bankası'nın (MHP'de) da bir an önce Hazine'ye bağlanması lazım.
Ya Vakıfbank? Vakıfbank kamu bankası statüsünde olmamakla birlikte kamu sermayeli bir bankadır. Şu anda Koalisyon İktidarı'nın ANAP kanadına bağlı olan Vakıfbank'ın da siyasi bağının kesilmesi Hazine'ye bağlanması doğru olacaktır. Gerçek bankacılık süreci başlamalıdır.
Paylaş