Paylaş
Önümüzdeki mayıs ayında ciddi sarsıntılar olacakmış! Çünkü gezegenler aynı burç dizininde bulunacakmış. Burcu akrep olan Türkiye'nin astroloji haritası gösteriyormuş ki, ciddi ekonomik sosyal politik gelişmeler yaşayacakmışız. Bu değişim sürecinde ya yüksek bilinç düzeyine ulaşılacak, isteklerini karşılayamayanlar ise çıldıracakmış! Bunları bizim astrolog Yasemin Boran'a göre böyle olacakmış.
Zaten siyasette beklenen sarsıntı malumunuz. Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak... Sarsıla sarsıla mayısa doğru yol alıyoruz bakalım...
Yasemin'in düzenlediği ‘‘Türkiye'nin Doğum Günü’’ partisinden sonra, yemeklerinin ününü çok duyduğum ‘Hamdi Baba’nın yeri' diye tabir edilen Hamdi Et Lokantası'na gitmeyi teklif ettim arkadaşlara. Hürriyet'ten Yalçın Bayer, Reha Öz, Aydın Candabak, Doğan Satmış, Doğaner Gönen ve Radikal Gazetesi'nden Funda Özkan gittik. Antep işi yemekleri afiyetle yedik. Gerçekten çok lezizdi. Mekan da ikinci derecede tarihi eser. Bir yanında Yeni Camii, arkasında Süleymani'ye, terastaki manzara şahane...
Gidiş amacımın ana noktası buranın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kebapçısı olduğuna ilişkin duyumlarımdı.
Nitekim lokantanın sahibi Urfalı Hamdi Arpacı, ‘‘Evet Sayın Demirel'e İstanbul'a geldiğinde sık sık kepap götürürüz. Süleyman Bey'in karnı acıkınca bana işi düşer’’ diyor. 25 yıldır Demirel'e hizmet veriyorlarmış.
Süleyman Demirel patlıcan kebabını pek severmiş. Ancak etlerini değil patlıcanlarını yermiş. Tavuk şiş, tavuk kebap yani beyaz eti tercih edermiş.
Bura yemeklerinden en çok sevdiği şey ise firik pilavıymış. Firik pilavını ilk kez duydum. Henüz ham haldeki buğday tanelerine firik deniliyor. Buğday taneleri daha 5 günlükken başaklar alınır, kurutulur, yeşil taneler değirmende ikiye bölünürmüş. Hamdi Bey, firikleri, Urfa'nın Birecik İlçesi'nden getirtiyormuş.
Bu pilav şöyle yapılıyor: Belli ölçüde kaynatılmış suya firik denilen ham buğday atılıyor. Suyu çekene kadar bekletiliyor ve demleniyor. Tereyağı kızartılıyor ve firik pilavının üzerine dökülüyor.
İşte Demirel sade firik pilavını çok seviyormuş. İsteğe bağlı olarak bu pilava haşlanmış et de koyabiliyorsunuz.
Bu lokantadan Demirel'e giden yiyecekler arasında maydanoz, taze soğan ve ille de tere çokça bulunuyor. Bir de mırra. Demirel, mırra dediğimiz kulpsuz fincanlarda sunulan bu acı kahveyi de pek seviyormuş.
Sözünü ettiğim et lokantasına rahmetli işadamı Vehbi Koç da gidermiş. Lokantanın devamlı müşterileri arasında iş dünyasından İshak Alaton, Leyla Alaton, Mehmet Yıldırım varmış. Yalım Erez, Mehmet Ağar, Cavit Çağlar da Hamdi Baba'nın yemeğini yiyenlerden.
Firik pilavı afiyet olsun...
Tanrıkulu'nun
pancar gayreti
MARMARA depreminden sonra Adapazarı'nda üreticileri bir de toplanan şekerpancarlarının çürümeye terkedilmesinin vurduğunu yazdık. Üretici kooperatiflerinden yükselen feryadı, ‘‘Adapazarı Fabrikası'nda Bizans oyunlarının döndüğünü, siyasilerin duyarsız kaldığını’’ Sanayi Bakanı MHP'li Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun artık bu feryadı duyması gerektiğini aktardık.
Bakan Tanrıkulu gönderdiği bilgi notunda, nakliye müteahhitlerinin günlük sevk programını ‘‘düşük fiyat nedeniyle’’ gerçekleştirmediklerini söylüyor. Sevk programının aksaması dolayısıyla Alpullu Fabrikası'na 71 bin ton, Susurluk Fabrikası'na ise 23 bin ton pancar sevtkiyatı yapılabildiğini anlatıyor. 25 Ekim tarihinde nakliye ücreti ve nakliye ücretinin yüzde 15 fazlası ile nakil primi ve tazminatı ödemek suretiyle üreticilere tarladan ve köyden direkt olarak Alpullu Fabrikası'na 14 bin 500 ton, Susurluk Fabrikası'na ise 10 bin ton pancar sevkiyatını gerçekleştirdiklerini, üreticilerin mağduriyetini önlemeye caba gösterdiklerini söylüyor. Adapazarı Fabrikası'nın çalışmaması nedeniyle günlük işlenen pancar miktarının 7 bin ton yerine 4 bin tona düştüğünü söyleyip, diğer sorunları sıralıyor: Nakliye fiyatlarının düşüklüğü, yerel firmaların ihaleyi alan firmalara yaptıkları ifade edilen baskılar, otoyol, köprü ve Alpullu'da ödenen otopark bedeli gibi masraf artırıcı unsurlar, müteahhitlerin karayolları Trafik Kanunu'na aykırı olarak tonaj serbestisi istemeleri...''
Tabii Bakan, sorunları bir an önce çözmek zorunda. Gayret ediyoruz, çaba gösteriyoruz yeterli değil...
Kötü niyet mi?
TURGUT Yılmaz, gönderdiği cevap yazısında şöyle diyor:
‘‘ (GSD finansman sıkıntısı içindeydi) ibaresi eğer dil sürçmesi değil ise kötü niyet, kötü niyet değil ise cehalettir. O toplantıda da söylendiği gibi şirketin sermaye yapısını, zaten güçlü bir sermayeye sahip olduğu için yükseltme mecburiyetinde olmayan yüksek likididesini her zaman koruyan bir şirket olmuştur. Halka arzımızın gayesi zaten çok ortaklılığı nedeniyle halka açık olan şirketimizin borsaya kotasyonunu sağlamaktır. Bilanço tahlil yeteneği olan herkes için bu açık bir vakadır. Dil sürçmesi olduğuna inanmak istediğim bu durumun, gazetenizin yarınki sayısında düzeltilmesini önemle rica ediyorum. Aksi takdirde şirketimin itibarını da korumak maksadıyla aleyhinize dava açmak mecburiyetinde kalacağım tabiidir.’’
GSD Holding Genel Müdürü Akgün Türer de gönderdiği açıklamada, ‘‘Şirketin kurulduğundan bu yana hiçbir dönemde sıkıntı yaşamadan yüksek likiditeye sahip olduğunu, sürekli tatminkar kárlar ve güvenli bir büyüme kaydettiklerini’’ yazıyor...
Biz tüm Türk şirketlerin dürüst çalışmasını, sıkıntı içinde olmamasını, büyümesini dileriz...
Turgut Yılmaz
çok sinirlendi!
KARADENİZLİLER'in yapı itibariyle sinirli oldukları, çabuk parladıkları söylenir... Ünlü örneklerini de biliyorsunuzdur.
Benim de Karadeniz tarafım vardır. Biraz o bölgeye dayanır soyum. Dağların kızı, karekterde doğduğumuz yerin iklim şartlarının etkisi durumu filan!
Konumuz efelenme muhabbeti değil, geçelim...
İşadamı ve politikacı Turgut Yılmaz'la yıllardır tanışırız. Birbirimizi severiz de...
Geçen cuma günkü köşemizde GSD Holding'in küçük bir hissesinin halka arzı dolayısıyla düzenlenen törenden izlenimler yazmıştım. Turgut Bay biliyorsunuz ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın kardeşi, ANAP MKYK Üyesi. Kendi sahip olduğu şirketler dışında, kurucularından olduğu GSD Holding'in Yönetim Kurul Başkanı. O yazımda GSD'nin finansman sıkıntısı içinde olduğunu dolayısıyla da böyle bir arzla 2 trilyon lira gelir sağladığını da not etmiştim. ANAP'a yakınlığıyla bilinen SPK Başkanı Muhsin Mengütürk'ün bu tür bir törene gelmesini, SPK Başkanı olması sıfatıyla gelmesini yadırgadığımı da yazdım.
Turgut Yılmaz aradı. ‘‘Ne yaptın öyle, çok ayıp ettin’’ diye başladı... ‘‘Bu dil sürçmesi mi, kötü niyet mi, cehalet mi’’ gibi kısa bir muhabbet oldu. Hiçbiri değil tabii... Göndereceğini söylediği mektubu değerlendireceğimi aktardım. Turgut Yılmaz, yazımda geçen ‘‘GSD finansman sıkıntısındaydı’’ ibaresine hassasiyet gösteriyor. ‘‘Ben para yönetirim, başarısız olmam. İki bankası olan GSD finansman sıkıntısı içinde olur muş?’’ diye hiddetleniyor... İki ay önce sigarayı bıraktığı için olsa gerek sinirleri daha gergindi!
Evet, ben cahilim Turgut Bey! Hiç bilanço analizi yapmadım! GSD'nin bilançosuna da bakmadım...
GSD'nin finansman sıkıntısında olduğu için halka arz yapıldığını söyleyen GSD çalışanları da bilmiyorsa ben ne yapayım? Tekstil sektörünün durumu ortada, genel ekonomik sıkıntı da malumunuz.
Ama şunu bilirim. Türkiye'de genelde bilançolar makyajlıdır. Halka arzlar da hep sıfır maliyetli kaynak yaratmak için yapılır.
Bu arada GSD Holding yetkililerine şunu sormak istiyorum. Halka arz için yapılan tanıtım kitapçığında bu yıl ve önümüzdeki yıla ilişkin kar tahminlerini nasıl koyabildiniz? Bu SPK kurallarına göre suç değil midir? Halka arz aşamasında tahmini rakamları, talep pompalayıcı rakamları telaffuz etmek yasak değil midir?
Paylaş