Paylaş
Bugün Genel Kurul'da oylanacak. Yöntem açık oylama. Ama divan aksi yönde karar alma yetkisine sahip. Ama büyük olasılıkla açık oylama olacak. İtirazın kabulü için ekseriyet gerekiyor. Ancak, kulislere göre İşadamı Kamuran Çörtük'ün itirazının kabulü zor görünüyor... Çörtük'ün toplantıda yapacağı savunma konuşması bakalım üyeleri nasıl etkileyecek...
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) bugün Genel Kurul toplantısı yapılıyor. 10 gündem maddesi görüşülüyor. Faaliyetleri, ibraları içeren normal gündem maddelerini geçiyorum. Zenginler Kulübü'nün siyasi ve ekonomik istikrar, IMF ile yapılan stand-by'ın uygulanmasına yönelik vereceği mesajların yanı sıra bu genel kurulun sıcak gündem maddesini 10. madde, yani Kamuran Çörtük'ün itirazının oylanması oluşturuyor.
Türkbank'ın özelleştirilmesi ihalesi sürecinde skandal olmuş, kabadayı Alaattin Çakıcı ihalenin göbeğinde çıkmış, Çakıcı ile ihaleyi kazanan işadamı Korkmaz Yiğit'in konuşma kasetleri ortalığa dökülmüştü. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın bu ihaleye ilişkin Konut'taki gece yarısı pazarlıkları işadamı Kamuran Çörtük'ün adını da skandal ihalede öne çıkarmıştı. Hükümet de düşmüştü.
Velhasıl üyesi bulunduğu TÜSİAD'dan ihracı gündeme gelmişti Çörtük'ün. Kamuran Bey, ‘‘TÜSİAD sıkıysa beni üyelikten atsın’’ demeci üzerine de TÜSİAD Haysiyet Divanı bir yıl önce Çörtük'ün üyelikten ihracını kararlaştırmıştı.
Çörtük'ün TÜSİAD Genel Kurul'una itiraz hakkı bulunuyordu, geç de olsa bu hakkını kullandı. İtirazının görüşülmesi de doğal olarak bugünkü Genel Kurul toplantısına kaldı. Tabii TÜSİAD tüzüğü gereği Çörtük itiraz hakkını kullandığı için ve nihai karar mercii Genel Kurul olduğu için bugüne kadar TÜSİAD üyesi. Bugün yapılacak oylamayla üyeliği sürecek veya düşecek. Genel Kurul toplantısına katılan üyelerin yarısının bir fazlası, Çörtük'ün itirazını kabul eder yönde oy kullanırsa üyeliği devam edecek. Aksi olursa üyelikten çıkarılmış olacak.
Kamuran Çörtük, TÜSİAD Haysiyet Divanı'nın kendisini ihraç kararı almasından sonra TÜSİAD üyelerine birer mektup göndermiş. Sonra da itiraz hakkını kullanmış. Üyelere mektup gönderdiğini yeni öğrendik. Özetle ‘‘savunmasının alınmadığını, kendisine haksızlık yapıldığını’’ anlatan bir mektup.
TÜSİAD'dan bir yetkili diyor ki; ‘‘Biz özelleştirmeye büyük hassasiyetle yaklaşıyoruz. Zaten Türkbank skandalı dolayısıyla takibe almıştık. Sonra da öyle demeçler verdi ki bizi mecbur etti. Derneğe hakaret ettirmeyiz...’’
TÜSİAD faaliyetlerine pek katılmadığı bilinen, Genel Kurul veya İstişare Konsey toplantılarına gelmeyen Kamuran Çörtük, TÜSİAD'a ‘‘hakaret’’ etmeseydi ihracı gündeme gelmeyecekti herhalde!
477 üyesi olan TÜSİAD'ın bugünkü Genel Kurul toplantısına bakalım kaç kişi gelecek. Genelde 100-150 kişiyle toplanıyorlar son yıllarda...
Bakın bu dernekte daha önce kimler çıkarılmış. Emlakbank'ın eski Genel Müdürü (Rüşvet'ten yargılandı, sonra da kaçtı. ABD olduğunu duyuyoruz) ANAP'ın prenslerinden Engin Civan. Yine trilyonlarca vergi borcu takıp yurtdışına kaçan işadamı Halil Bezmen de üyelikten atılmıştı. DYP Lideri Tunsu Çiller'in eşi Özer Çiller de iki yıl üst üste üyelik aidatı ödemediği için istifa etmiş sayıldı.
MASAK'ın hali
MALİ Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) diye bir yapı oluşturdular. 1997 yılında. Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel'in eseriydi.
Fakat ‘‘bir türlü çalıştırılmayan’’, bilerek kullanıyorum bu kelimeyi çalıştırılmayan bir Kurul oldu.
Bugüne kadar 200'ün üzerinde kara para dosyasını incelediği, 35 dosya için savcılıklara suç duyurusu yaptığı söylenen MASAK'ın maalesef bunca zamandır örneğin Türkbank skandalı, örneğin ANAP'lı eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün çevirdiği dolaplara ilişkin yaptığı incelemelerden ne sonuçlar çıkardığını göremedik bilemedik...
Kurul'un istihdam ettiği uzman sayısı yetersiz. (15) Gerçi yasası gereği hesap uzmanlarını, müfettişleri, SPK denetçilerini gerektiğinde görevlendirme yetkisine sahip. İncelemelerde mutlaka görevlendiriyorlardır.
Ama izleyebildiğimiz kadarıyla gitmeyen birşeyler var. Bir üst kurul gibi işlemesi gerekirsen mercek altındaki kişi ve kuruluşlara ilişkin bilgilere, belgelere diğer devlet kadrolarından ulaşmaları zor oluyor herhalde.
Siyasi baskılar burada da söz konusu. İşlerine geldiğinde, konjonktür uygun olduğunda veya zanlılar yakalandığında bazı şeyler kamuoyuna sızıyor. Mesela Gülay Aslıtürk'ün kocası Orhan Aslıtürk'ün şirketleriyle ilgili milyarlarca liralık naylon fatura skandalı duyduğuma göre 8 aydır biliniyormuş. Niçin inceleme tamamlandığında işlem yapılmadı da Gülay Aslıtürk İngiltere'de yakalanınca bu bilgiler sanki yeni sonuçlanmış gibi lanse edildi. Yakalanmasaydı demek ki haklarında işlem de yapılmayacaktı.
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, bir süredir MASAK Yasası’nı değiştirmek için kulis yapıyordu. Maliye Bakanı Sümer Oral'ı ikna etmiş olmalı ki Oral, dün yeni düzenleme olacağını Hürriyet’e açıkladı. Umarız Oral burdan sonra Kurul'u şeffaf kılar.
Kara Para Kurulu gibi oluşumlar, ABD'de İngiltere'de nasıl çalışıyorsa bizde de öyle olması gerekmez mi? Oralarda büyük usülsüzlükler, yolsuzluklar ortalama 1.5 yıl içinde sonuca bağlanırken bizde 3 yıl geçti tık yok! Rüşvet de kara paranın içine alınmalıdır. İlk taslak öyleydi neler olduysa Refahyol döneminde rüşvet bu kapsamdan çıkarılmıştı. Şimdi bu yönde de değişiklik şart. Ayrıca İngiltere'de olduğu gibi Kurul bünyesinde bir ağır suç masası oluşturulmalı. MASAK'ın, İçişleri Bakanlığı ile yakın çalışması sağlanmalı. Umarım yeni düzenleme bu saydığımız unsurları içerir.
Siyasi sahipsizlik
ENFLASYONU düşürme programını kamuoyuna anlatmayı sadece bürokratlar üstlenmiş gibi. Hatta sanki sırf Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel yüklenmiş gibi görünüyor.
Hazine'nin bağlı olduğu Devlet Bakanı Recep Önal'ın hakkını yemeyelim. O da programın neler getireceğini,sıkıntıyı nasıl paylaşmak gerektiğini anlatıyor da başkada siyasi olarak programa sahip çıkan yok sanki. Tüm siyasetçilerin görevi aslında.
Toplumun çeşitli kesimlerinin az ve çok fatura ödeyeceği bu adına ne derseniz deyin ister istikrar programı ister enflasyonu düşürme programına hükümet sahip çıkmalıdır. Faturanın adil dağıtılmasına nasıl dikkat edeceklerini acıklamaları gerekmektedir. Bu konu zaten hiç tartışılmadı. Siyasi sahip olduklarını somut olarak da göstermeleri gerekmektedir. Aksi takdirde ekonomik programı daha başında delecekleri şüphesi büyüyecek istikrar derken krize girilecektir.
Stand-by'dan sonra bu anlaşmanın altında imzası olan Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'in hiç sesi soluğu çıkmıyor. Bir süre tatil yaptı, şimdi Ankara'da. Ayrılacağına, Bankacılık Üst Kurulu'na atanacağına ilişkin çok söylenti oldu. Kendisinin Üst Kurul'u istediği de iddia edildi. Ama şimdi deniliyor ki ‘‘Stand-by'ı yap git olmaz. Uygulamada da olması lazım. Onu bırakacaklarını sanmıyoruz...’’
Demiralp, Gazi Erçel'le beraber önümüzdeki günlerde konferans için İngiltere'ye gidiyor...
Şu Bankacılık Üst Kurulu atamaları bir an önce yapılsa da söylentiler dinse. Bu arada İş Bankası'nın Yenal Cevherioğlu için kulis yaptığı konuşuluyor. Yenal Bey, İş Bankası'nın eski Genel Müdür Yardımcılarından. Finans kesiminde takdir edilen bir bankacı. Bankalar Yasası ikinci kez değiştirilmeden önce Bankalar Birliği, Üst Kurul'a Yenal Bey'i önermişti.
Paylaş