Danıştay, hastaya "yanlış teşhis" konulmasını "sağlık hizmetinin kusurlu işletilmesi" olarak niteleyip "idari eylem" saydı ve bu tür durumlarda mağdur vatandaşların rapor tarihinden itibaren 1 yıl içinde dava açabileceğine hükmetti. Bu karar hatalı tedavi gören mağdur hastalar için lehte "örnek" niteliği taşıyor.
Gaziantep’te yanlış teşhis konularak, boş yere sekiz ay hemodiyaliz tedavisi gören hasta ve ailesi Sağlık Bakanlığı aleyhine 26 bin YTL’lik maddi-manevi tazminat davası açtı. Gaziantep İdare Mahkemesi, 60 günlük dava açma süresinin geçtiği gerekçesiyle davayı reddetti, Danıştay ise bozdu.
GAZİANTEP’ten, Ankara’ya kadar uzayan davada, Danıştay, boş yere sekiz ay diyalize giren "diyaliz gazisi" hastayı haklı buldu.
Danıştay, hastaya "yanlış teşhis" konulmasını "sağlık hizmetinin kusurlu işletilmesi" olarak niteleyip "idari eylem" saydı ve bu tür durumlarda mağdur vatandaşların rapor tarihinden itibaren 1 yıl içinde dava açabileceğine karar verdi. Bu karar bütün yanlış teşhis kurbanı olup, hatalı tedavi gören mağdur hastalar için lehte örnek niteliği taşıyor. Bakın dava nasıl açıldı:
Gaziantep’te yaşayan bir vatandaş hastaneye başvurdu ve hemodiyaliz tedavisi görmesi gerektiği yönünde sağlık raporu verildi. Hasta durumun "hayati aciliyeti" nedeniyle özel bir diyaliz merkezinde sekiz ay süreyle tedavi gördü. Hemodiyaliz hastayı iyiye götürmediği gibi acı verdi. Vücudu yorgun düşen hasta kendi isteği ile tedaviyi sona erdirdi.Diyalize girmeyi bırakan hasta durumunun düzelmesi üzerine şüphelendi ve konunun araştırılması için Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’ne şikayette bulundu.
TANSİYON VE ŞEKER HASTASI ÇIKTI
Bağ-Kur müfettişleri şikayetçi hastayı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gönderdiler. Hastanede hastaya, "Tip 2 DM+hipertansiyon+diyabetik nefropati" (Yüksek tansiyon+şeker) tanısı konuldu ve hemodiyaliz tedavisi görmesi gerekmediği belirtildi.
26 BİN YTL’LİK DAVAYI MAHKEME REDDETTİ
Boş yere sekiz ay hemodiyaliz tedavisi gördüğü ortaya çıkan hasta ve ailesi de Sağlık Bakanlığı aleyhine 26 bin YTL’lik maddi-manevi tazminat davası açtı. Gaziantep İdare Mahkemesi, hastanın 60 gün içinde dava açması gerektiği bu süreyi kaçırdığı için süre aşımından davayı reddetti. Bu karar Danıştay 10. Dairesi’nde temyiz edildi.
DANIŞTAY BOZDU
Temyizde, Danıştay ise bu durumun "sağlık hizmetinin kusurlu işletilmesinden" yani bir "idari eylemden" kaynaklandığı ve dava açma süresinin 1 yıl olduğuna hükmetti ve kararı bozdu. Dava, idare mahkemesinde yeniden görülecek. Danıştay’ın oybirliği ile verdiği kararda bakın nasıl?
"Başvurduğu hastanede kendisine acilen hemodilayiz tedavisi görmesi gerektiği yolunda rapor verilen bunun üzerine 8 ay tedavi gören davacının bu teşhisin hatalı olduğunun anlaşıldığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemiyle açtığı dava, ’idari eylemden’ kaynaklanan zararın tazmini davası olduğundan 1 yıllık süreye tabi olduğu, zararın ’idari işlemden’ kaynaklandığı bahisle davanın süre yönünden reddine ilişkin kararda hukuki isabet bulunmamaktadır"
Dikkat, reklam panosuna çarpabilirsiniz
Tunalı’da, Kuğulu Park’ın çevresinde hiç kaldırımda yürüdünüz mü? Bunda ne var demeyin, birine ya da reklam panolarına çarpmadan yürünmüyor. Özellikle de Polonya Büyükelçiliği’nin önündeki dar kaldırımda. Kısacık ve dar kaldırımda önce Büyükşehir Belediyesi’nin iki reklam panosu daha sonra trafik levhası karşınıza çıkıyor. Başınızda şapka yürüyorsanız ve biraz da dalgınsanız, rahat bir şekilde kafanızı bütün kaldırımı kaplayan reklam panalorına çarpıyorsunuz. Daha bitmedi sonra otobüs durağı ve en sonda bir trafik işareti daha var. Durakta bekleyecek yer zaten olmadığı için yolcular caddeye çıkıp arabaların arasında trafikte durmaya çalışıyorlar. Reklam panoları, acaba kaldırıma insanların yürümesini engellemeyecek şekilde koyulamaz mıydı? Büyükşehir Belediyesi’nin yanıtını merakla bekliyorum...
Adem’in mektubu
Bu köşede okurlarımın hukuki konuları içeren mektuplarını ve yanıtlarını yayınladık hep. Böyle bir mektuba ilk kez yer veriyorum. Çok içten, samimi, insani yanı ağır basıyor. Adem adlı bir gençten geliyor. Eryaman’dan faks çekmiş. Aşkını ve kandırıldığını en yalın haliyle anlatmış. Bir kızı çok sevdiğini, sevdiği iki abisi B.T ve B.K’nin bu kız yüzünden kendisini kandırdığını, kızın da doğum gününe gelmediğini yazmış. Eklemiş, "Vefasız. Onun için ölürdüm bile. Yine de seviyorum onları" demiş. Bu yaşta bu duyguları anlıyorum. Adem, senin yaşında bu duygular dalgalı deniz gibidir. Ölmeyi boşverip, topluma yararlı bir insan olarak yaşamayı seç.
Yargıtay’a yangın sensörü
YILDA ortalama 1 milyon dava dosyasının geldiği Yargıtay’a sonunda yangın söndürme sistemi kuruldu. Yargıtay Genel Sekreteri Ahmet Ceylani Tuğrul, bir türlü çözülemeyen bu sorunu çözdü ve yangın söndürme sistemi kurulmasını sağladı. Tuğrul, personeli eğitimden geçirdiklerini ve olası bir yangından dosyaların en az zararla kurtulmasını sağladıklarını söyledi. Böylece, bütçe yetersizliği ve ihmal nedeniyle yıllardır yapılamayan yangın söndürme sistemi sayesinde, çıkabilecek bir yangında dosyaların yanması engellendi. Yangın durumunda, yangın sensörleri otomatik devreye girecek. Bunun için Yargıtay binasına 40 tonluk bir su tankı da yerleştirildi.