Paylaş
KİM BU ÇOCUKLAR
- Özgül öğrenme güçlüğü çeken çocuklar kimdir? Özellikleri nelerdir?
Disleksi, zekâ düzeyi normal ve normalin üzerinde olmasına rağmen bir çocuğun dinleme, düşünme, kendini ifade etme, sözlü dili kullanma, okuma yazma ve matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekâsına oranla düşük performans göstermesi ya da güçlük çekmesidir. Aynı zamanda nörolojik bir hadise olduğu da açıklamalar arasında vardır. Görülme sıklığı, okula devam eden öğrencilerin 33’te 1’ine rast gelmektedir. Son zamanlarda bu oranın daha da fazla artmakta olduğu görülmekte ve düşünülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülmektedir, yüzde 60-40 gibi. Özgül öğrenme güçlüğünün ülkemizde tanımı, adlandırılışı bile, kişiye ve kuruma göre değişebiliyor.
- Sizin bu çocuklarla yolunuz nasıl kesişti? Bu alanda çalışmaya nasıl karar verdiniz?
2014’te çalıştığım şirketten istifa ettim. Sosyal anlamda ve yardıma ihtiyacı olan yaşlılar veya çocuklar alanında çalışmaya karar verdim. 2014’te, o zamanlar Ankara’da disleksi ile ilgili faaliyet gösteren tek dernekte gönüllü baş hukuk müşavirliği ve bakanlıklarla çalışmalar yaptım. 2018’de dernek özelinde çeşitli sebeplerle istifa ettim. Mayıs 2022’den bu yana İstanbul’daki Disleksi Aileleri Tanı Eğitim ve Dayanışma Derneği’nde Baş Hukuk Müşaviri olarak tamamen gönüllülük esası ile çalışıyorum.
NASIL FARK EDİLİR
- Aileler bu çocukları nasıl fark edebilir? Nasıl bir yol haritası izlemeleri gerekir?
Özgül öğrenme güçlüğünü ailelerin okulöncesi dönemde fark etmesi oldukça güç olabilir. Okulöncesinde ülkemizde henüz bu anlamda bir resmi tanılama bataryası olmasa da, bazı belirtiler bazı sinyalleri iyi okumak gerekiyor. Aile böyle bir şüpheye düştüğünde mutlaka bir uzmana başvurmalı. İşinde ehil ve üniversitelerin ilgili alanlarından mezun olmuş (çocuk gelişimi gibi) uzmanlara çocuk gelişim değerlendirmesi ve takibi yaptırmalıdır. Okul çağına gelince zaten çocuk aslında çok net sinyaller ve zorlanmalarla karşımıza çıkmaktadır. Hâlâ ülkemizde farkındalığı az olduğundan bu çocuklar eğitim sistemi içinde yok olmaktadır. Lakin fark edildiği anda aile okul ile temasa geçmeli, sınıf öğretmenine, branş öğretmenlerine, okul müdürüne durumu izah etmeli, sınıf öğretmeninin dolduracağı eğitsel değerlendirme istek formu ile Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine (RAM) giderek çocuğunu eğitsel değerlendirmesini yaptırmalıdır. RAM’dan çıkan sonuca göre okula bildirimde bulunup çocuk için okul içi yasal tedbirlerin alınmasını sağlamalı, yanı sıra okul dışı destek eğitime yönelmeli ve özel eğitimi oldukça önemsemelidir.
Avukat Burcu Akar Muratoğlu - Oya Armutçu
ÇÖZGER RAPORU NEDİR
- Bu çocuklar için özel bir rapor mu veriliyor? Bu raporun içeriği ve önemi nedir?
Ülkemizde bu çocuklar için kısa adı ÇÖZGER (Çocuklar için Özel Gereksinim Raporu) dediğimiz bir rapor verilmektedir. ÇÖZGER ile gelen değişikliklerin en önemlilerinden biri çocuk ve erişkinler için verilecek raporların ayrılmış olmasıdır. 18 yaşından küçük çocuklar bu yönetmelik kapsamında yer almıştır. ÇÖZGER Yönetmeliği’nin amacı, çocukluk döneminin gelişim süreci nedeni ile erişkin dönemden farklılık göstermesinden dolayı özel gereksinimleri, engelleri olan çocukların gereksinimlerini erişkinlerden farklı şekilde belgelenerek sağlık, eğitim, rehabilitasyon, diğer sosyal ve ekonomik haklara, hizmetlere erişimlerinin sağlanmasıdır.
‘ENGELLİ’ İBARESİ YOK
Raporda, “engellidir” ibaresi kaldırılmış olup yerine özel gereksinim kullanılmaktadır. İçerikte belirtilen durumlar dışında ÇÖZGER en az 1 yıl süreli verilir. Çocukların özel gereksinimlerinin hızla değişmeyeceğinin düşünüldüğü durumlarda rapor daha uzun süreli ya da sürekli olarak verilebilir. Raporlar genelde bir, iki yıl olarak verilmekteydi. Son zamanlarda 5 yıllık verilen raporlar görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’na bu konuda dilekçeler sundum. Yeni düzenlemeye gideceklerini belirttiler.
ÜÇ ÜLKEDE EĞİTİM MASRAFLARI DEVLETTEN
- Dünyada bu çocuklara dönük özel düzenlemeler var mı?
Dünyada özel eğitim hukuku kapsamında birçok ülkede özel eğitim kanunları yer almaktadır. Başta ABD olmak üzere, Avusturya, İşviçre, Danimarka, İngiltere gibi ülkelerde özel eğitim yasaları bulunmaktadır. Ülkemizde ise özel eğitim hukuku sadece bir yönetmelikle düzenlenmiştir. Dilerim her mecrada söylediğim üzere bir an evvel bizde de bu alanda bir “Özel Eğitim Kanunu” çıkar. Hatta ABD, İsrail, Filistin gibi ülkelerde özellikle bu çocuklar tespit edildikten sonra devlet bu çocukların tüm eğitin hayatını üstleniyor. Sonuna kadar çocuğu destekleyip çocuğa özgü doğru bir eğitim sonrası, mezuniyetinden sonra çocuğu devletin önemli kademelerine yerleştiriyor. Çünkü bu çocuklar çok iyi eğitimler ile çok iyi yerlere gelebilmektedir. Öyle ki bu çocuklar proje odaklı, yaratıcılık odaklı muazzam çocuklardır. Farklı zekâya sahip bu çocuklar oldukça, yaratıcıdırlar.
- Türkiye’de bu konuda hangi çalışmalar yapıldı?
Milli Eğitim Bakanlığı düzeyinde birçok çalışma, birçok proje var. Diğer bakanlıklar nezdinde de çalışmalar ve ortak yürütülen projeler var. Lakin sahaya indiğimizde sahaya, okullara indirgenemediğini görüyoruz. Bazı şeyler sadece Bakanlık düzeyinde var. Bu da ülkenin bu anlamda kanayan yarası. Şu an yeniden Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği değişikliği üzerinde çalışılıyor. Zira eksikler çok.
EĞİTİMCİLER VE AİLELER DE BİLMİYOR
- Zorunlu eğitim ve yüksek öğretimde bu çocukların özel hakları var mı?
Aslında oldukça güzel hakları var. Lakin ne aile ne de okullar, öğretmenlerin çoğu bu hakları bilmiyor. Zorunlu eğitim çağında ilkokul, ortaokul ve devamında lisede bu çocuklar RAM bünyesinde Eğitsel RAM raporu ile tanılandıktan ve tam zamanlı kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim uygulamalarına tabi bir öğrenci olduktan sonra aile de tıbbi tanılama yaptırabilir. ÇÖZGER Raporu alabilir, çocuk özelinde Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) Kurulu derhal toplanıp çocuk hakkında ve özelinde özel gereksinimleri doğrultusunda eğitsel, sosyal, fiziksel, ruhsal tedbirler alınır, alınmalıdır. Bu tedbirler yasa gereğidir! Bu tedbirler resmi eğitim tedbirleri olup adına kısaca BEP Kararları diyoruz. Eğitime erişilebilirlik kapsamında, fırsat eşitliği kapsamında ve kapsayıcı eğitim kapsamında hepsi hem ulusal mevzuatlarımız hem de uluslararası mevzuatlar doğrultusunda zorunludur! Aile BEP Kurulu’nun olmazsa olmaz üyesidir. Aile bu kurulda okul müdürü ve diğer öğretmenler gibi karar alıcı ve karar verici mekanizmadır. Hepsi ile aynı statüdedir. Ailenin, velinin, vasinin imzasını taşımayan, toplantıya alınmadan yapılan BEP Kurulu toplantıları ve kararları geçersizdir. Hukuken yok hükmündedir. Aile tarafında talep edilip de alınmayan BEP kararları arasına yazılmayan her bir talep için Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Özel Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Eğitim Kurulu’na başvurmalıdır.
YÖK VE ÜNİVERSİTELER MAĞDUR EDİYOR
- YÖK ve üniversiteler bu çocuklara özel haklar tanıyor mu?
2015’te YÖK bu çocuklara birçok hak tanımıştır. Bu hakları kullanabilmesi için bazı şartlar vardır tabii, en önemlisi tıbbi tanı ve tıbbi rapor şartı. Üniversiteye kaydı yapılan disleksili birey her üniversite içinde bulunması gereken Engelli Koordinasyon Birimi’ne başvurarak yasal haklarını kullanabilmektedir. Tabii ülkemizde halen bu anlamda üniversitelerde de çok acıdır ki farkındalık oldukça azdır. Hâlâ Ankara, İstanbul gibi şehirlerdeki köklü üniversiteler dahi yasal zorunluluk olmasına ve YÖK’ün yönetmeliğine rağmen bu çocukları mağdur etmektedir.
İVEDİLİKLE ÖZEL KANUNA İHTİYAÇ VAR
- Sizce bu alanda yapılan çalışmalar yeterli mi?
Cevabım üzülerek hayır. İvedi olarak bir özel eğitim kanununa ihtiyacımız var. Her ne kadar en üst basamakta her şey var ve yeterli gibi görünse de alt basamakta sahada hiçbir şey oturmuş değil. Sevindirici haber şu ki ülkemizin ilk ulusal eylem planı yayımlandı. Ne mutlu ki bana, bu ulusal eylem planının çalıştayında yer alan tek hukukçuydum.
DOĞRU EĞİTİMLE BAŞARILI OLURLAR
- Ailelere bir uyarınız var mı?
Doğru bir eğitimle öğrenemeyecek, başarılı olamayacak hiçbir çocuk yoktur. Önemli olan doğru metodu/metodları kullanmak, yetkin eğitimciler eşliğinde bilgiyi çocuklara anlayabilecekleri şekilde aktarmaktır. Einstein’ın da dediği gibi: Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatı aptal olduğuna inanarak geçecektir.
Paylaş