Paylaş
Sıra “hipertansiyon” dosyasını açmaya geldi. Burada bir nokta önemli:
HİPERTANSİYONLU hastaların çoğunun aklında, “Yüksek kan basıncımı normalleştirmek için mutlaka ilaç kullanmak zorunda mıyım?” sorusu hep vardır. Her şeyden önce şu noktaların altını kalınca çizelim: Yüksek kan basıncı -hipertansiyon- zannedildiğinden çok daha önemli bir sağlık problemidir. Özellikle yaşam süresinin uzaması, kilo probleminin yaygınlaşması, diyabetli hasta sayısının artması, tuz tüketiminin fazlalaşması ve stres sorununun evrensel bir problem haline gelmesi, kan basıncı yüksekliğini yüzyılın en önemli sağlık sorunlarında biri haline getirmiştir.
Ne ki yüksek kan basıncına gereken önemi hâlâ vermiyoruz. Birçok insan, hipertansiyonlu olduğundan habersiz yaşıyor. Ayrıca hipertansiyonlu olduğunu bilenlerin çoğu ne ilaç kullanıyor, ne de diğer önlemlere itibar ediyor. İlaç kullanmalarına rağmen hastaların üçte birinin kan basıncının arzu edilen düzeyde düşmediği anlaşılıyor ki, bunlar çok önemli yanlışlardır. Şu noktaları lütfen aklınızdan çıkarmayınız. Yaşınız ilerledikçe hipertansiyona yakalanma ihtimaliniz de artacaktır. “Yaş” hipertansiyon için önemli bir risk faktörüdür.
Ayrıca kilo artışı, özellikle karın göbek bölgesinde biriken ve bel çevresini genişleten metabolik bozukluklarla ilgili kilo kazanımları, kan basıncının yükselme ihtimalini arttırıyor. Tuzlu gıdaları fazla yiyip içmek de ciddi bir risk faktörüdür. Ayrıca böbrek, böbreküstü bezleri ve diğer iç salgı bezlerinde ortaya çıkabilecek bazı sağlık sorunları hipertansiyonla neticeleniyor. Bu nedenle yaşı otuzu geçen herkesin en az yılda 1-2 kez kan basıncını ölçtürmesi ve gözden kaçmış bir hipertansiyon sorunu varsa bunu mümkün olduğu kadar erken dönemde öğrenmesi zorunludur.
Peki, o zaman hipertansiyon ortaya çıkınca hemen bir ilaca başlamak ve sürekli ilaç kullanmak şart mı? Hangi hastada, ne zaman ilaca başlanması gerektiği kararı tabii ki o hastanın tedavisini üstlenen hekimin inisiyatifindedir. Ama hipertansiyon olgularının çoğunda “tuz kısıtlaması, fazla kiloların verilmesi ve düzenli bir fiziksel aktiviteden” oluşan “üçlü plan” çoğu zaman ilaca gerek kalmadan sorunu kontrol altına almanızı sağlayabiliyor.
Uyku sorunlarının giderilmesi, stres probleminin makul ölçülere getirilmesi, sigara, alkol ve kafein kullanımının sınırlandırılması da önemli noktalardır. Benim önerim, hipertansiyon tedavisini sadece doktorunuzun yazacağı reçeteli ilaçlara havale etmemeniz, yemenize, içmenize, aktivitenize, uykunuza, stres kontrolünüze de dikkat etmeniz, hatta bu önlemleri en az ilaçlar kadar ciddiye almanızdır.
Vücutta vurmadığı yer yok
HİPERTANSİYON, sağlığı birçok yönden bozuyor: Damarları sertleştirebiliyor, “anevrizma” adı verilen balonlaşmalara yol açabiliyor. Koroner kalp hastalığına (ve kalp krizlerine), sol kalpte büyüme ve kalp yetmezliğine sebep olabiliyor. Hipertansiyonun felçle sonuçlanabilen istemik ve hemorajik inmelere yol açtığı, bellek kaybını hızlandırabildiği de kanıtlanmıştır. Ayrıca kan basıncı yüksekse böbreklerinizin fonksiyonları bozulmakta, böbrek yetmezliği ortaya çıkabilmektedir. Hipertansiyonun gözünüzün arka bölümündeki damarlarda, hatta görme sinyallerini beyine taşıyan optik sinirde hasara yol açabileceği de bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu kadar önemli sonuçları olabilen bir sağlık sorununun tedavisini ciddiye almak hipertansiyonlu her hastayı ilaç kullansın veya kullanmasınlar dikkatle izlemek şarttır.
Sağlıksız yağlar hangileri?
ODA sıcaklığında katılaşan yağlar doymuş yağlardır ve fazla miktarda doymuş yağ tüketmek doğru değildir. Et suyunun, palmiye ve hindistancevizi yağının, bazı zeytinyağlarının oda sıcaklığında katılaşması bundandır. Tereyağı, iç yağ, kuyruk yağı doymuş yağlardan çok zengin oldukları için katıdır. Prensip olarak özellikle damar sağlığınız, kolesterol sorununuz, kalp veya beyin damar hastalığınız söz konusu olduğunda bu yağlardan uzak durmanız uygun olur.
Trans yağlar nerede olur
Zararlı yağların en tehlikelilerinden biri de trans yağlardır. Trans yağların doğal yiyeceklerdeki miktarı ihmal edilebilir düzeydedir. Trans yağlar daha çok fabrikalarda (bazı margarinler, bisküvi ürünleri, cipsler ve benzerleri) ya da fırınlarda (tatlı, tuzlu kurabiyeler, pastalara) üretilir! Özetle kızarmış ticari ürünlerde, fast food, patates kızartmalarında, bazı margarinlerde trans yağlara rastlama ihtimaliniz fazladır.
Etiketlerde şuna bakın
Prensip olarak gıda etiketlerini okurken bir gıdanın etiketinde “Kısmen hidrojenize edilmiş bitkisel yağ” ibaresini gördünüz mü dikkat edin! Ve bilin ki bu ibareyi gördüğünüz anda işin içine trans yağlar karışabilir. Trans yağlar yalnız kalp hastalıklarına yol açmıyor, bazı uzmanlara bakılırsa kansere bile sebep olabiliyor.
NOT: Hipertansiyonun nedenleri, belirtileri ve tedavisi konusunda son gelişmelerin yer aldığı yazı dizimiz gelecek hafta başlayacak, haberiniz olsun!
Paylaş