Paylaş
Yeni hayat bedeni de ruhu da yoruyor. Özellikle ruhsal yorgunluklar bedensel olandan daha sık görülüyor. Yani çoğumuzun bedeninden çok ruhu yorgun!
Yorgunluktan yakınanlara koyulan teşhislerin başında "Kronik Yorgunluk Sendromu" geliyor. Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS); yatak istirahatı ile düzelmeyen, fiziksel ve ruhsal aktivitelerle daha da kötüleşebilen bir yorgunluk halinin ön planda olduğu bir duruma ifade ediyor. Bu kişiler yorgunluk sebebiyle aktivitelerini de çok azaltıyor. Yorgunluğa ek olarak güçsüzlük, kas ağrıları, bellek bozuklukları, konsantrasyon sorunları, uyku bozukluklarından yakınıyor. Sorunun nedeni henüz bilinmiyor.
HANGİ KRİTERLERE GÖRE TANI KONUR
Kronik Yorgunluk Sendromu’nun varlığından bahsedebilmek için bazı kriterler var. Bunların en önemlileri şunlar:
1- Altı ay ya da daha uzun süredir devam eden şiddetli yorgunluk bulunmalı, yorgunluğa neden olabilecek başka tıbbi nedenler bulunmamalı.
2- Aşağıdakilerden dört ya da daha fazlası yorgunluğa eşlik etmeli: Bellek ya da konsantrasyonda bozulma, boğaz ağrısı, ağrılı lenf nodülleri, kas ağrısı, birden fazla eklemde ağrı (şişlik ya da kızarıklık olmaksızın), yeni gelişen-farklı özellikler taşıyan baş ağrısı, dinlendirmeyen uyku, egzersiz sonrası 24 saatten uzun süren kırgınlık
KRONİK YORGUNLUK SENDROMU SIKGÖRÜLÜYOR
Amerika’da yılda bir milyondan fazla kişinin kronik yorgunluk sendromundan yakındığı bildirilmiş. Daha hafif yakınmaların ise çok daha fazla kişiyi etkilediği tahmin ediliyor. Çalışmalar, tanı alan vakaların buz dağının sadece görünen kısmı olduğu ve kronik yorgunluk sendromu olan vakaların sadece yüzde 20’sinin tıbbi yardım almak için başvurduğu ve tanı aldığı, büyük bölümünün tanı dahi alamadığını gösteriyor.
Potasyumu yüksek sodyumu düşük besinler
Potasyumdan zengin gıdaların hipertansiyon tedavisinde yardımcı olduğunu biliyoruz. Aşağıda, "hipertansiyon dostu" bazı besinlerin sodyum ve potasyum içerikleri var. İşinize yarayabilir!
Gebelikte suni tatlandırıcılar kullanılabilir mi
Gebelik sırasında suni tatlandırıcıların güvenli olup olmadığına dair yeterli araştırma yoktur, ancak Amerikan FDA (Food and Drug Administration) kuruluşu tarafından kullanılmasında sakınca olmadığı açıklananlar şunlardır: Aspartam, Acesulfame potasyum, Sucralose. Bunlardan Aspartam, Fenilketonürisi olan hastalarda kullanılmaz. Bazı tatlandırıcılar ise şüphelidir; örneğin sakarin plasentayı geçip fetus dokularında kalabilir ve bu nedenle zararı ispat edilmemekle beraber gebelikte kullanımının güvenli olup olmadığı bilinmemektedir.
Cyclamate ise direkt olarak kanserle ilişkilidir ve gebeler dahil hiç kimse kullanmamalıdır. Hamilelikte tatlandırıcı içeren besin maddeleri veya içecekler tüketilmeden önce, ambalajındaki tatlandırıcının ne olduğuna bakarak yukarıdaki bilgiler doğrultusunda hareket edilmelidir.
Tam bir yenilenme istiyorsanız
Tam bir yenilenme sürecine girmek için her şeyden önce yenilenmenin yalnızca bedensel değil ruhsal alanda da olması gerektiğini bilmelisiniz. Yani hem fizyolojik hem de duygusal bir yenilenme planı oluşturmaya çalışmalısınız. Bedensel yenilenme çalışmalarına başlamadan önce fizyolojik kapasitelerinizi, sağlık durumunuzu, genetik risklerinizi ve mevcut biyolojik gücünüzü iyi bilmeniz gerekiyor. Bunun için bazı değerlendirmelerden geçmeniz şart.
Ruhsal yenilenme de başarının anahtarı ise doğru bir kişisel değerlendirmeden geçiyor. Eğer bunu kendi kendinize yapamayacağınızı düşünüyorsanız bir psikologdan yardım alın. Yenilenmenin bedensel ve ruhsal gücünüzü arttıracağını biyolojik yaşınızı azaltacağını bağışıklık sisteminizi güçlendireceğini unutmayın.
Yumurta tüketiminin orta noktası olmalı
Yumurtanın ne kadar sağlığa zararlı olabileceği konusundaki tartışmalar bir türlü bitmiyor. Genel olarak kolesterol sorunu olmayanların haftada 2-3 yumurta yemelerine hiçbir engel yok. Kolesterolü çok yüksek olanların ya haftada bir yumurtayla yetinmeleri ya da doktorları ile bu konuyu görüşmeleri gerekiyor.
Birkaç ay önce yayınlanan bir çalışma özellikle şeker hastası olan erkeklerde aşırı yumurta tüketiminin örneğin her gün bir adet yumurta yemenin kan kolesterolünü çok yükselttiği ve kalp krizini tetiklediğini düşündüren bulgular ortaya koydu. Öyle görünüyor ki yumurta tüketiminin de bir orta noktası olmalı. Yani yumurtadan faydalanmalı ama fazlasından da kaçınılmalı.
Kortizonu uzun süre kullanacaksanız
Özellikle bazı romatizmal hastalıklarda ve alerjik sorunlar söz konusu olduğunda kortizonlu ilaçları uzun süre kullanmak gerekiyor. Böyle durumlarda aşağıdaki önlemler yan etkilerden daha fazla korunmanızı sağlayacaktır.
Kortizon tabletlerini sabahın erken saatlerinde alın. Kandaki doğal kortizol sabahın erken saatlerinde en yüksek düzeye çıktığı için böbrek üstü bezleriniz daha az baskılanır.
Her gün birkaç doz almak yerine sabah tek doz almayı hatta gün aşırı 2 doz almayı doktorunuzla konuşun. Bu önlemlerde böbrek üstü bezleri üzerindeki etkiyi azaltabiliyor. Sorunu kontrol altına alabilen en düşük dozu kullanmaya çalışın.
Tedavi süresince proteinden ve potasyumdan zengin tuzu sınırlanmış bir beslenme planı uygulamaya gayret edin.
Bir ramazan tarifi:
Mercimekli pırtık böreği
(1 DİLİM 200 KALORİ)
Özellikle posa alımınızın artırılması gereken bu dönemde lezzetli ve hafif bir tarif.
n 3 adet yufka
n 2 su bardağı yeşil mercimek
n 1 su bardağı sıvı yağ
n 4 su bardağı su
n 2 baş soğan
n Tuz
n Karabiber
n Pul biber
Yapılışı:
1. Yeşil mercimeği soğuk suya salıp, kaynamaya yakın 1 tatlı kaşığı tuz ilave ederek pişirin.
2. Soğanları doğrayın. İki çorba kaşığı kadar sıvı yağ ile pişirin.
3. Soğanları, yeşil mercimeği, 1 tatlı kaşığı kadar tuz, karabiber, pulbiberi ve kalan sıvı yağı bir kabta karıştırın.
4. 1 adet yufkayı elinizle ufak ufak parçalayın.
5. Mercimekli karışımın içine katarak karıştırın.
6. 1 adet yufkayı düz tepsiye serin.
7. Karışımı üzerine yaydıktan sonra diğer yufkayı üzerine serin kenarlarını kapatın.
8. 180 dereceli fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.
Sebze olmadan iftar olmaz
İftar sofralarında olabilecek yiyecek gruplarına çeşitli örnekler verdik. Zaten yıllardır süregelen ve alışkanlık haline getirdiğimiz iftar sofralarının kuralları biraz daha porsiyon kontrolüne özen göstererek devam ediyor.
İftara kahvaltılıklarla başlanıyor. Zeytini çok kaçırmamaya ve peynirin çok yağlı olamamasına dikkat ediyorsunuz. Arkasından güzel, yine çok yağlı olmayan bir çorba geliyor sofraya. Mutlaka etli-kıymalı bir yemek, tavuk, köfte, balık yeniyor ve salata hazırlanıyor.
Bu dönemde özellikle dikkat etmenizi istediğim ve genelde tüketiminin azaldığını hissettiğim grup sebze grubu. Salata hazırlansa da ona çok yer ayırmıyor ve sebze yemeği yerine daha çok iştah açıcı olan hamurlu, baharatlı, etli ağır yemeklerini tercih edebiliyoruz. Akşamları bamya, patlıcan, fasulye, semizotu, kabak, lahana gibi sebzeleri mutlaka zeytinyağlı sebze veya sebze salatası şeklinde mutlaka tüketmeye çalışın.
Ramazan ayında kabızlık şikayetleriniz artmış olabilir. Sahur ve iftardaki sebze tüketimi sizi rahatlatacaktır. Yine sebze grubu gibi mutlaka yoğurt veya cacık veya ayran olmasını sağlayın. İftarda bu gruba yer kalmıyorsa mutlaka sahura bir bardak az yağlı süt ekleyin.
Paylaş