Yeter artık!

Sağlıkçılara saldırıların ardı arkası kesilmiyor.

Haberin Devamı

Bu haksız ve hayâsız saldırılardan sonuncusu dün Ankara’da oldu. Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Arslan Öcal da böyle bir saldırının kurbanı oldu. Randevuları olmadan ve sıradaki diğer hastaların haklarını gözetmeden doktor Öcal ile görüşmek isteyen baba-oğul, meslektaşımıza saldırdı ve onu gözünden yumrukla yaraladı. Netice mi? Öncekilerle aynı!!! Gözünden yaralanan sevgili doktor kardeşim şiş ve morarmış gözü ve bitip tükenmek bilmeyen meslek aşkıyla hastalarına bakmaya devam etti. Saldırgan baba-oğula gelince... Anında ve tereddütsüz bir şekilde serbest bırakıldılar. Kısacası bu saldırıda da SALDIRGINLAR SERBEST KALDI! Bizim yanıtımıza gelince... Başlıkta da okudunuz: YETER ARTIK!

BİR RİCA
SAYIN BAKAN’IM SAĞLIKÇILARA SAHİP ÇIKIN

ÇOK değil 2 hafta kadar önce bu köşede size hayırlı ve sevindirici bir haber olarak şu bilgiyi aktardık: Sağlık ve Adalet bakanlarımız sağlıkçılara yönelik saldırılara karşı hızlı ve etkili bir yeni eylem planı içine girmişlerdi. Bu amaçla da her iki bakanlıkta alt gruplar oluşturulmuş ve gerekli hukuksal düzenlemeler için mümkün olduğunca hızlı hareket edilmesi kararı verilmişti. Peki, sonuç? O günden bu yana henüz ciddi hiçbir gelişme olmadı. Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadı, caydırıcı kanunlar Meclis’ten geçirilmedi.

Yeter artık

Haberin Devamı

Neredeyse 50 yıla yaklaşan meslek hayatının bir bölümünü de yönetici olarak geçirmiş bir hekim olarak gördüğüm manzara şudur: EĞER BU SALDIRILAR BİR AN ÖNCE ÖNLENEMEZSE, EĞER CAYDIRICI TEDBİRLER SÜRATLE ALINMAZ, GEREKLİ YASALAR HEMEN VE ACİLEN DEVREYE SOKULMAZSA ÇOK DEĞİL İKİ ÜÇ SENE SONRA MUAYENE OLACAK DOKTOR, SERUM TAKTIRACAK HEMŞİRE, AMBULANS HİZMETİ VERDİRECEK SAĞLIK GÖREVLİSİ BULAMAYABİLİRSİNİZ. Özellikle doktorların çoğu artık mesleklerini başka ülkelerde sürdürmek için araştırma ve çaba içindeler. Haberiniz olsun.

ÖZETİ ŞUDUR
ACİL ÇÖZÜM İSTİYORUZ

SAĞLIK çalışanlarına saldırılar bir an önce durdurulmalıdır. Bunu gerçekleştirmenin yolu da caydırıcı ve etkili yeni yasal düzenlemelerden geçmektedir. Adalet ve Sağlık bakanlarımızdan bu yöndeki iyi niyetli çabalarını bir an önce sonuçlandırmalarını, Parlamento’muzun da bu çabaları öncelikle desteklemesini bekliyoruz. Ve başlıktaki iki sözcüğü bir kez daha tekrarlıyoruz: YE-
TER ARTIK!

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ
GERONTOTOKSİNLERE DİKKAT

GERONTOLOJİ yaşlanma sürecini inceleyip araştıran ve bu sürecin daha sağlıklı devam edebilmesi için araştırmalar yapan bir bilim dalı. Gerontoloji uzmanları yaşlanma üzerine yaptıkları araştırmaların önemli bir bölümünü genetik şifrelerimizin saklı olduğu “DNA ipliği/sarmalı” üzerinde yoğunlaştırıyorlar. DNA sarmalı deyip geçmeyin, bu sarmalı oluşturan ipliğin uzunluğu oldukça uzun ve şaşırtıcı. DNA ipliğini çözüp bir uçtan ötekine ölçmeye kalkarsanız “Ay’a 100 bin kere gidip gelmenize yetecek kadar” bir uzunluğa ulaşabiliyorsunuz. Proteinlerden oluşan makara benzeri yapılara dikkatle sarılmış olan bu ipliklerin yapısının bozulması yaşlanma sürecinin önemli hızlandırıcılarından biri olarak kabul ediliyor. Aslında bu yapısal bozuşmayı önleyen genler ve o genlerin ürettiği enzimlerimiz var. Ve o genlerle enzimler -SİRTUİN ENZİMLERİ- doğru dürüst çalışsalar, DNA iplikçiklerini bozabilecek toksinlerin -GERONTOTOKSİNLER- etkilerinden uzak tutulabilseler DNA iplikçiklerimizin yapısı kolay kolay bozulmayacak. Peki, o gerontotoksinler neler? Yanıt için lütfen yandaki yazıya geçin.

ÖNEMLİ UYARI
AGE’LERDEN UZAK DURUN

AGE’ler gerontotoksinlerin en önemlileri. Bu toksinler besinlerdeki proteinlerin kuru ısıda uzun süre pişirilmeleri esnasında yapılarının bozulması sonucunda oluşuyorlar. Bu yapısı bozuk proteinler de DNA iplikçiklerimizde hasarlar oluşturuyor. Neticede de dokularda sertleşme/elastikiyet kaybı (mesela cilt kırışıklığı, eklem hasarları), oksitlenme (paslanma) ve enflamasyona (iltihaplanma) sebep oluyorlar. Sonuç mu? Damarlarımız sertleşiyor, beynimiz büzüşüp küçülüyor, kaslarımız, kirişlerimiz güç kaybediyor, biz de kötü yaşlanıyoruz.

Yeter artık

Haberin Devamı

Peki, bu AGE üreten besinler neler? Hangi besinler kuru ısı ile pişirildiklerinde muazzam birer “gerontotoksin/AGE kaynağı”na dönüşebiliyor?

KESİP SAKLAYIN
İŞTE O AGE’LER

PRENSİP olarak her türlü et ürünü ve peynirler ile işlenmiş hayvansal yiyecekler ilk sırayı alıyor. Ve maalesef kuru ısıda pişirildiklerinde tahıllar, baklagiller hatta sebze ve meyveler bile AGE kaynağı olabiliyor. Gerontotoksin/AGE ‘şampiyonu’ besinlerin listesini yandaki kutuda bulabilirsiniz.

GERONTOTOKSİN/AGE DEPOSU BESİNLER

BİR: Izgarada pişmiş sosisler

İKİ: Fırında tavuk

ÜÇ: Izgara edilmiş et, pirzola, biftek

DÖRT: Tavada kızartılmış kırmızı veya beyaz et ya da balık

BEŞ: Bol yağda kızartılmış her türlü hayvansal besin

İYİ BİLGİ

DAHA AZ GERONTOTOKSİN YÜKLENMEK İÇİN...

DAHA az gerontotoksin/AGE yüklenmek ve daha yavaş ve daha sağlıklı yaşlanmak için yapmamız gereken ilk şey özellikle 40-50’li yaşlardan sonra hayvansal ürünleri minimuma indirmek olmalı, bitki ağırlıklı (sebze, meyve bakliyat, tahıllar) beslenme öne çıkarılmalı. Özellikle kırmızı et, hele hele işlenmiş kırmızı et ürünleri minimumda tutulmalı. Pişirme yöntemi olarak kısık ateşte uzun süre sulu tencere yemekleri, buharda pişirme ve benzeri usuller öne çıkarılmalı. Bilhassa da hayvansal besinler tüketilirken “buğulama, haşlama, buharlı ısıtma” gibi yöntemler tercih edilmeli. PEKİ, BU ARADA YİNE DE AZ YA DA ÇOK GERONTOTOKSİN/AGE KAZANACAĞIMIZA GÖRE SİRTUİN ENZİMLERİNİ AKTİVE ETMEMİZ MÜMKÜN MÜ? Mümkün! Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde yine bu köşede bulacaksınız.

Yazarın Tüm Yazıları