Paylaş
Biyolojik anlamda DNA dizilimindeki değişikliklerden kaynaklanmayan “gen ifadesi farklılaşmaları”nı inceleyen yeni bir bilim dalı. Epigenetik bilimine göre, genetik sırlarımızın saklı olduğu DNA’ların dışında kalan bazı kalıtımsal mekanizmalar da var. Bunlara “epigenetik mekanizmalar” denilir. Bunların en iyi bilinenlerden biri “DNA METİLASYONU”. DNA metilasyonu yoluyla ebeveynler yaşadıkları çevrenin etkilerini çocuklarına ve hatta torunlarına bile aktarabiliyor. Bunun için DNA’ya basit ama önemli bir kimyasal olan “metil grubu”nun eklenmesi yeterli. DNA’nın metilasyonu bazı genlerin baskılanmasına, bazı genlerin aktive olmasına, neticede de gen ifadesinin değişmesine yol açıyor. DNA metilasyonu yoluyla gen ifadesinin değişimi çevresel şartlardan da etkileniyor. Ve neticede DNA dizisi yani genom değişmese bile epigenom değişebiliyor.
KISA BİLGİ
BU KARAR BAŞKA KARAR
Doğuştan avucumuza yerleştirilen ve değiştirilemez olduğunu zannettiğimiz genetik kararların/mirasın çok daha üzerinde başka kararların da olduğu kesin. Dolayısıyla o kararlar bizim nasıl ve ne kadar yaşayacağımız üzerinde de etkililer. Özetlemek gerekirse “kronolojik”, “biyolojik” ve “psikolojik yaşlar” dışında nur topu gibi yeni ve pırıl pırıl bir yaşımız daha var: Epigenetik yaş! Peki, bu yeni yaşımızın sırları ne? İsterseniz gelin sözü bu aşamada epigenetik konusuna meraklı bir hekim kardeşimize Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’a bırakalım...
İYİ BİLGİ
EPİGENETİK YAŞ NASIL ÖLÇÜLÜR
Tekrar hatırlayalım: Epigenetik, çevrenizin genlerinizin çalışma şeklini nasıl ve ne ölçüde değiştirebileceğini araştıran yeni ve önemli bir bilimsel alan. Horvath’ın epigenetik saati, “DNA metilasyonu” adı verilen bir sürecin genetik materyalde oluşturduğu kimyasal değişiklikleri analiz ediyor. Horvath, Berkley Üniversitesi’nde çalışan mühim bir araştırmacı, önemli bir bilim insanı. 2011’de yaşımızı daha doğru bir şekilde tahmin etmek için DNA metilasyon kalıplarının kullanılabileceğini bulan ilk araştırmacı. Horvath metilasyonu bir kum saatinde hareket eden kumla karşılaştırmakta ve “Yaşlandıkça DNA’nın belirli bazı kısımları metilasyon kazanmakta, diğer bazı kısımları ise metilasyonu kaybetmektedir. DNA’da metillenebilecek milyonlarca DNA bölgesi var” diyor. Horvath ürettiği bu yeni ve özel saat/testi uygulayarak o yerlerden yüzlercesini takip ediyor. Kısacası Horvath’ın saati, bir insanın yaşamı boyunca embriyodan yaşlılığa kadar yaşını tahmin edebilen bir formül. Şimdi o formülü kullanan ve epigenetik saat yoluyla biyolojik saati daha kesin/net ölçebileceğini iddia eden yüzlerce test var. Ve bu testler pahalı ve birinci sınıf birer sağlık ürünü olarak pazarlanıyor. Fiyatları ise 300-500 dolar arasında değişiyor. Ama hemen belirtelim bu testlerin hiçbiri henüz ABD Gıda ve İlaç İdaresi FDA tarafından onaylanmış değil. Peki, biyolojik yaşı ölçen epigenetik saat dışında başka yollar var mı? Var!
VARAN 1: TELOMER ÖLÇÜMÜ İŞE YARAYABİLİR: Kromozomlarımızın uçlarındaki koruyucu yapılar olan ve bir kromozomun çoğalma sürecinde sürekli olarak kısalan telomerlerin uzunluğunu ölçen bazı testler de biyolojik yaşlanmanın ölçütü olarak kullanılabiliyor.
VARAN 2: GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ: Göz dibindeki damarsal ağ “retina”nın bir insanın biyolojik yaşının bir penceresi gibi de kullanılabileceğini ileri süren araştırmacılar da var. Onlara göre, bir kişinin retina görüntülerine bakarak da -yani o görüntülere dayanarak- biyolojik yaşı tahmin etmek mümkün.
BİR ÖYKÜ
JAY CHAN’IN HİKÂYESİ
“30 yaşındaki bir deniz mühendisi olan Jay Chan, New York’ta kurulu bir biyoteknoloji şirketinden annesine ‘biyolojik yaşı, EPİGENETİK ANALİZLE ölçen’ bir test kiti satın alır. Test basittir, sadece bir tükürük numunesi gerektirir. Jay Chan, annesinin kötü yaşlanmasından endişe duymakta, annesi Ivy’nin biyolojik yaşını bilmenin daha doğru olacağını düşünmektedir. Chan test sonuçlarını aldığında ciddi bir şaşkınlık yaşar. Zira kronolojik olarak 59 yaşında olan annesinin biyolojik yaşı 2 ay sonra sonuçlanan bu testte 43 olarak çıkar. Chan bu sonuçlara bakarak ‘Bu annem için çok büyük bir rahatlama vesilesi olacak çünkü ona yaşamını planlaması konusunda yeni bir umut verdi’ diye düşünür. O umut biyolojik yaşı anlamanın yaşamı uzatan yeni değişim ve müdahalelere yol açabilmesidir. İşte tam da bu noktada devreye ‘Steve Horvath’ın saati’ yani ‘EPİGENETİK SAAT’ devreye girecektir.”
ÖZETİ ŞUDUR
KENDİNİZE İYİ BAKIN
Epigenetik konusunu önümüzdeki günlerde çok daha fazla konuşup tartışacağımız kesin. Bütün mesele genlerimizin, yaşam kararlarımızın değiştirilemez karar vericilerinin olmadığını bilmemizden ibaret. Genlerimiz yaşam tarzı seçimlerimizden ve yaşadığımız çevreden de ciddi ölçüde etkileniyor. Ve bu etkilenmeler GEN İFADESİNİ de değiştirebiliyor. Sigara içip içmediğiniz, alkol kullanıp kullanmadığınız, uykunuz, aktiviteniz ve stres seviyeleriniz, mutlu ya da mutsuz biri olmanız, huzur kat sayınız, travmatik ve dramatik bazı deneylere maruz kalıp kalmadığınız ve daha pek çok çevresel faktör, hatta yiyip içtikleriniz, şifa olsun diye yuttuğunuz ilaçlar ve takviyeler bile genetik mirasınızı değiştirip epigenetiğinizi/biyolojik yaşınızı etkileyebiliyor. Bu nedenle LÜTFEN ÇEVRENİZE, DÜŞÜNCELERİNİZE, NE YİYİP İÇTİĞİNİZE, NEREDE VE NASIL YAŞADIĞINIZA KISACASI KENDİNİZE ÇOK DİKKAT EDİN.
Paylaş