Yeni tehdit: Früzköz glüton

...

Haberin Devamı

ÖNEMLİ SORU

SUÇLU OLAN HANGİ FRÜKTOZ?

KİLO sorununun gizli kalmış, görünmez suçlularını teşhir etmeye (!) bugün de devam ediyoruz. Kilo probleminin bu kadar hızla yaygınlaşmasında früktoz kullanımının yaygınlaşmasının da rolü var. Bu kesin. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Ne var ki konu “früktoz” olduğunda herkes anında meyvelerdeki doğal şeker früktozu suçlama peşinde. Bence bu yanlış bir tutum. Ciddi bir haksızlık. Çünkü asıl suçlu başka bir früktoz. Mısır nişastasından elde edilen “yapay” früktozun doğal meyve şekeri “früktoz” ile arasında sadece bir “isim” ve “formül” benzerliği var. Nişasta bazlı früktoz (NBF)–bana göre- bir tür “tat verici” yani bir çeşit “tatlandırıcı!” Tatlandırıcılara ne kadar çekince ile yaklaşıyorsanız NBF’ye de öyle bakmanız lazım. Bu şeker “her gıdaya” girer! Girdiği gıdayı da “çöp gıda” yapar. Bu şeker ucuzdur! Bu şeker çok tatlıdır. Doyma hissi filan da oluşturmaz. Müthiş bir obezite tetikçisi olduğu da kesindir. İnsülin direncine, metabolik sendroma ve obeziteye davetiye çıkardığından bilim dünyasının en ufak bir şüphesi yoktur. Bu şekeri meyvedeki früktoz ile kıyaslamak da yanlıştır. Meyvelerdeki früktoz bol posa ile birlikte bulunur. Antioksidanlar, vitamin ve minerallerle de iç içedir. Yapay değil, doğal bir früktozdur. Gerçek bir meyve şekeridir. Bizim günlük früktoz tüketme kapasitemiz ise 30-50 gram civarındadır ve NBF’den korkup meyveleri “tu-kaka” ilan etmek hatadır. Günde bir porsiyon (kararında) meyve yiyebiliriz ve yiyelim. NBF’ye ise “Hayır” deyip “kırmızı kart” gösterelim. Çünkü asıl suçlu odur.

Haberin Devamı

MÜHİM

SU İÇSEM YARAR MI?

Biyolojik yapılarımız aynı değil. Kopyalar veya fotokopiler de değiliz. Farklı miktarlarda besine ihtiyacımız olabiliyor. Hatta aynı insanın farklı dönemlerde farklı miktar ve yapılanmalarla beslenmesi bile (mesela gebelik ya da hastalık halleri) gerekebiliyor. Birine “iyi gelen” diğerinde “alerji” veya “ödem” yapabiliyor. Aynı şeyleri aynı miktarda yemelerine rağmen farklı miktarda yağlananlar olabiliyor. Kısacası “Su içsem yarıyor!” diyenler yalan söylemiyor. Mesela mı? İnsülin direnci olan birinin, olmayan bir başkasına göre 1 tabak pirinç pilavı ile depolayacağı yağ miktarı daha fazladır. Bu nedenle mutlaka ama mutlaka BEDENİNİZİ DİNLEYİN ve onu anlamaya çalışın. 

Haberin Devamı

HATIRLATMA

TEK YÖNLÜ DİYET OLMAZ

Tek yönlü diyetler (protein diyeti, karbonhidrat diyeti, yağsız diyet) çıkmaz sokaktır. Sizi mutlaka sınıfta bırakır. En azından “diyet gazisi” olmaya davetiye çıkarır. Diyet yaparken de beslenmenin o değişmez üçlü “ANAYASA”sına uymak ve sofrayı/tabağı buna göre oluşturup dengelemek ve çeşitlendirmek esastır.

BEYAZ EKMEK SORUNU

GLÜTEN BOMBASI BESİNLER HANGİLERİ?

Glüten tahıllarda bulunan bir protein ve glüten zengini besinlerle (özellikle beyaz un ve onunla yapılan besinler) obezite arasında bir bağlantının olabileceğini gösteren güçlü kanıtlar da var. Ciddi bir glüten bombardımanı altındayız. Bunun iki nedeni var. Birinci sorun bugün yediğimiz buğdayın 40-50 yıl önceki buğdaya oranla çok daha fazla glüten içermesi. İkinci sorun ekşi mayalı ekmek üretiminin yerini endüstriyel fırın ekmeğinin alması. Ekşi mayalı ekmeklerde maya bakterileri glüteni parçaladıkları için glüten miktarı daha az oluyor. Kısacası toksik şişmanlığın muhtemel sebeplerinden biri de glüten tüketiminizin artması, toksik boyutlara varması. Bu listede şehriyeler, erişteler, undan imal edilen makarnalar, kuskuslar ve daha pek çok gıda var.

Haberin Devamı

AZ YE

UNUTMAYIN BU ANAYASA 1000 YILDIR GEÇERLİ

Sadece ülkelerin değil, beslenmenin de çok özel bir anayasası var. Bu anayasa MAGNA CARTA’dan bile eski. Binlerce yıllık geçmişi var. Bir başka özelliği de çok kısa olması ve bu nedenle de zaten –bana göre- “DÜNYANIN EN ESKİ VE EN KISA ANAYASASI” o anayasadır. Sadece üç basit maddesi vardır:

MADDE 1: İhtiyaç kadar yenilecek!

MADDE 2: Dengeli beslenilecek!

MADDE 3: Çeşitlendirilecek!

ÖNEMLİ

O ANAYASANIN DİPNOTLARI NELER

MADDE 1: Her yaşın, cinsin, bedenin, biyolojik yapılanmanın (genetiğin), sağlık durumunun ve aktivite düzeyinin günlük enerji ihtiyacı farklı. Bu ihtiyaçtan daha az ya da daha fazlasını yemek ise hatalı. Tükettiğiniz (yaktığınız) enerjinin miktarı kadarını kazanın.

Haberin Devamı

MADDE 2: Bedenin –yaşı ne olursa olsun- proteinlere de (et, balık, tavuk, yoğurt, yumurta), yağlara da (zeytinyağı, tereyağı), karbonhidratlara da (sebzeler, meyveler, tam tahıllar, bakliyat) ihtiyacı var. Günlük enerji ihtiyacınızı bu üçlüyü kendiniz (genetik yapınız) ve sağlık durumunuza göre dengeleyerek karşılamalısınız.

MADDE 3: Hep aynı proteini, yağı, karbonhidratı değil, farklı besinleri tüketin. Farklı sebzeler, meyveler, etler, süt ürünlerinden istifade edip beslenmenizi olabildiğince çeşitlendirin.

YARIN HÜRRİYET'TE:

Açlık kürleri şifa mı, eziyet mi?

Yazarın Tüm Yazıları