Paylaş
Bedenimizin enerji üretip tüketen bir makine olduğunu ve her makine gibi onun da yakıta ihtiyaç duyduğunu, ayrıca diğer makinelerden farklı olarak sadece biyolojik yakıtlara -yiyecek içeceklere ve oksijene- değil, psikolojik yakıtlara da gerek duyduğunu unutmayalım. Hücrelerimize biyolojik yakıtlarını versek de ruhumuz psikolojik yakıtlarla desteklenmeden enerji üretemez, yorgun ve bitkin düşer.
Dahası kirli psikolojik yakıtların miktarı artarsa, bedenimiz yeterli performansı gösteremez, daha sık hastalanıp daha hızlı yaşlanırız.
Kısacası adına “yorgunluk” dediğimiz sağlık sorunu çoğu zaman biyolojik yakıtların değil, psikolojik yakıtların eksikliği ya da kirliliğinden de kaynaklanır.
İşte bu nedenle ruhsal detoks bedensel detoks kadar önemlidir. Detoks yaparken sadece bedensel arınma yetmez. Ruhsal arınma da şarttır. Ruhsal yakıtların da olabildiğince yeni ve motive edici olanlarına odaklanmak, ihmal edilmemesi gereken bir konudur.
DÜN DÜNDE KALMIŞTIR
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 70’li yıllarda verdiği demeçlerden biri uzun yıllar eleştiri konusu oldu. Demirel o ünlü açıklamasında “Dün dündür/Dün dünde kalmıştır” şeklinde özetlenebilecek bir şeyler söylemişti. Bu aslında doğru bir yaklaşımdı. Bildiğim kadarıyla yeni bir şey de değildi. Özellikle bizim geleneğimizde yani doğu felsefesinde, özellikle sofizmde anlamını bulmuştu. En güzel şekliyle ise Hz. Mevlana tarafından dile getirilmişti: Dünle beraber / Gitti cancağızım /
Ne kadar söz varsa / Düne ait /
Şimdi / Yeni şeyler söylemek lazım
GELECEĞE BAKIN
Bu yıl yapacağınız bahar detoksunda sadece zayıflamayı değil, ruhsal arınmayı da hedefleyin. Detoksun sloganı olarak Mevlana’nın sözlerini seçin. Ruhsal yakıtınızı da yenileyin. Yenilerken de geçmişi değil, geleceği hedefleyin.
Geçmişe mahkûm olmamak, anı ve yarını güzel yorumlayıp anlamlandırmak ancak yeni ve güzel beklentiler, umut yüklü söylemlerle mümkündür. Hayal kırıklıklarını, kötü anı ve duyguları dünde -geçmişte- bırakmak ve “önümüze bakmak” çok önemli bir noktadır.
NEVRUZ VE CEMRELER...
Keşkeleri geride bırakıp yeni başlangıçlar yapmak için bahar ayları en iyi zamandır. Sağlıklı kalmanın ve hastalıklardan korunmanın etkili bir yolunun da dünden arınmak, geleceğe bakmak, iyi ve olumlu beklentilerle yelken açmak olduğunu unutmayalım.
Yeni kutladığımız Nevruz Bayramı’nın da, suya, toprağa, havaya düşen cemrelerin de gerçek anlamlarının eskilerden arınıp yeni başlangıçlara doğru koşmak anlamına geldiğini aklımızdan hiç çıkarmayalım.
Uykunuzu zehir etmeyin
Uyku, sağlığımızı etkileyen en önemli faktörlerden biri. Yanıldığınız nokta, uykunun sadece süresine dikkat etmek, kaliteli uyku konusunu gözden ırak tutmak.
Oysa ne kadar uyuduğumuz kadar nasıl uyuduğumuz da çok önemli bir nokta. Uyku kalitesini belirleyen iç ve dış faktörler var ve burada da hatalı davranıyor, sadece dış faktörlere önem veriyoruz. Mesela yattığımız yerin ses, ışık, havalanma, nem, gürültü gibi faktörler, yatağımızın sert mi, yumuşak mı olduğu gibi noktalara ilgi duyuyoruz. Oysa uyku kalitesini belirleyen şey aslında dış faktörler değil, iç faktörlerdir. Peki, bu iç faktörler neler?
Mesela mideyi tıka basa doldurduktan sonra yatağa girmek önemli bir hatadır. Siz uyurken bağırsak, karaciğer ve pankreasınız çalışmaya devam ederse, bedeniniz yeteri kadar dinlenemez.
Önemli diğer bir hata da çeşitli sorunlarla yüklüyken uykuya geçmektir. Oysa böyle bir uyku gergin bir uykudur, karabasanlarla, kötü rüyalarla, terlemelerle ve sık sık uyanmalarla doludur. Sorunları, problemleri yatağa taşımamak önemli bir noktadır.
Uyku kalitesini bozan önemli sorunlardan biri de uyku apnesi ve uyku saatlerindeki kaymalardır.
Uykunuza önem verin. Uyku, en fazla ihmal ettiğimiz biyolojik ihtiyaçlarımızdan biridir. Bedenimiz gece uyumak üzere programlanmıştır ve geceler eğlenmekten çok dinlenmek içindir. Uyku süresinden fedakârlık yapmak, sağlıksızlığa giden bir yolculuğa çıkmanın ilk adımı gibidir.
Paylaş