Paylaş
Özellikle pandemi döneminde gösterdiğiniz dirayetli tutum, dikkatli ve ölçülü yaklaşım, işbirliğine açık çözüm odaklı çalışmalarınız sonucunda İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü gibi zorlu bir görevi başarıyla tamamladınız.
Yeni görevinizde de aynı yaklaşım, anlayış ve tutumla aynı başarıları sürdüreceğinizden kuşku duymuyorum. Atacağınız her doğru adımda da yanınızda olacağımızdan şüpheniz olmasın. Bu arada mesleki anlamda ağabeyiniz sayılabilecek tecrübeli bir meslektaşınız olarak size bu yeni dönemde yeni ve farklı bir adım atmanızı ve halkımızın sağlığı için “YENİ BİR SAĞLIK PARADİGMASI” ile yola çıkmanızı öneriyorum. Çünkü bize bundan böyle sağlık alanında da yeni ve farklı bir yol lazım.
Kemal Memişoğlu
BİR ÖNERİ
SAĞLIKTA YENİ PARADİGMA NE OLMALI
Önerime önce şu soruyla başlamak istiyorum: “Yeni bir paradigma yaratmak için önceliğimiz sağlık hizmeti mi yoksa hastalıkların teşhis ve tedavisi mi olmalı?” sorusuna yanıt aramak olmalı. Tabii ki ikisi de önemli ama itiraf edelim ki şu andaki önceliğimiz -maalesef- hastalıkların teşhisi, tedavisi ve hasta bakımıdır. Ve yine itiraf edelim ki bunun en önemli nedenlerinden biri sağlık hizmetlerinde de ekonominin ön plana çıkmasıdır. Hekimler olarak çok iyi biliyoruz ki hastalıkların teşhisi de tedavisi de hastaların bakımı da önemli bir ekonomik gelir veya kayıp kaynağı haline dönüşmüş durumdadır. Zaten bu nedenle de modern tıp neredeyse 100 yıldır asli görevini bir kenara bırakmış, insanları daha güçlü, daha sağlıklı tutmak yerine hastalıkların teşhisi ve tedavisine odaklanmıştır. Oysa “sağlık bakımı” vazgeçilmez bir insanlık hakkıdır. Sağlıklı bir yaşam sürebilme her insan için anayasal bir güvence altındadır. Herkesin nerede ve nasıl yaşarsa yaşasın sağlıklı kalabilmesi, sağlığının korunup geliştirilmesi, sağlığımızı yönetenler için öncelikli görevidir. İşte zaten bu nedenle bize sizinle başlayan bu yeni dönemde yeni bir sağlık paradigması gerekmektedir.
BANA GÖRE
NE YAPILMALI
Yapılması gereken ilk temel zihinsel değişim, yeni teknolojileri, gelişmeleri, imkânları, yeniden ve hızla gözden geçirip yeni bir “sağlıklı hayat anlayışı” devriminin kapısını aralamaktır. İnsanlarımızın bedenlerinin daha sağlıklı, zihinlerinin daha genç, ömürlerinin daha uzun olabilmesi için buna mecburuz. Unutmayalım ve bilelim ki yapay zekâ dahil her gün bir yenisi önümüze konulan yeni teknolojiler insanlığın sağlık alanında da refahını giderek daha çok iyileştirecektir. Bütün mesele “HASTALIK TEŞHİSİ, TEDAVİSİ VE HASTA BAKIMI ODAKLI TIBBIN ÖNÜNE VE ÖNCELİĞİNE KORUYUCU SAĞLIK HİZMELERİNİ” yerleştirmekten ibarettir. Bilimsel verilere dayalı bir “SAĞLIKLI YAŞAM” ve “ÖNLEYİCİ TIP” vizyonunu bir an önce hayata geçirmek zorundayız. Net ve açık olarak öğrendik ki genetik mirasımız, yaşam tarzımızın hayatımızla ilgili doğru veya yanlış kararlarımızın, yaşadığımız çevre, içtiğimiz su, soluduğumuz hava, tükettiğimiz gıdalar ile etkileşiminin neticesinde içinde bulunduğumuz yaş dilimi ile de bağlantılı olarak beden ve zihnimizde olumsuz değişimlere yol açmakta ve o değişimler de zamanla karşımıza “KRONİK HASTALIKLAR (şeker hastalığı, kalp damar hastalığı, Alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıklar, hipertansiyon, obezite, romatizmal hastalıklar, otoimmün bozukluklar, kanserler...)” olarak çıkmaktadır. Mükemmel bir sağlık okur yazarı olan, sağlık bilinci sahibi, doğru verilerle sağlık ölçümlerini yaptıran, izleyen ve yorumlayan kişilerde kronik hastalıklar önlenebilmekte, daha tohum aşamasındayken daha çiçek açmadan, daha zehirli meyveleriyle beden ve ruhlarımıza zarar bile veremeden kontrol altına alınabilmektedir. Yeni tıp anlayışında bu nedenle “teşhis”, hatta “erken teşhis” kavramları ve zihniyeti ikinci plana atılmış, yerini “koruyucu tıp” anlayışına bırakmıştır. Bu nedenle kanaatimce yeni paradigmamız “sağlığımızı korumak ve güçlendirmek” olmalıdır.
ÖZETİ ŞUDUR
MÜHENDİSLİĞİ BİYOLOJİYE TAŞIMALIYIZ
Sayın Bakanım, değerli meslektaşım Kemal Memişoğlu... Tedavi edici sağlıkta son yıllarda önemli ve alkışlanası başarılara imza atıldı. Ülkemiz muazzam bir teşhis ve tedavi merkezine dönüştü. Bu son derece önemli bir avantaj, mükemmel ve alkışlanası bir sonuçtur. Ne var ki hızla büyüyen ama aynı zamanda hızla yaşlanan, kronik hastalıkların hızla yaygınlaştığı bir nüfusa sahip olduğumuz dikkate alınırsa önümüzdeki dönem için yeni paradigmanın niçin “koruyucu sağlık hizmetleri” olması gerektiği daha iyi anlaşılacaktır. Tıp temelde biyoloji ve psikoloji ise her ikisi için de Harvard’lı bilim insanı Leroy Hood’un deyimiyle “MÜHENDİSLİĞİ BİYOLOJİYE TAŞIMANIN ZAMANI ÇOKTAN GELMİŞTİR”.
Bilimsel tıbbı sadece teşhis ve tedavi tıbbı olmaktan bir an önce çıkarmak ve koruyucu tıbbı da bilimsel verilerle zenginleştirerek Çin Seddi kadar güçlü bir “KRONİK HASTALIK SEDDİ” oluşturmak zorundayız. Zira ortalama insan ömrü ülkemizde de -ne iyi ki- giderek uzuyor. Ama üzülerek belirteyim ki sağlıkla geçen ömür süremiz yeteri kadar uzun değil. Yaşlılık dönemi maalesef kronik hastalıklar dönemi olarak insanlarımızı kuşatmış durumda. Bu tatsız gelişme toplumumuzda daha çok diyabetli, hipertansiyonlu, Alzheimer mağduru ve/veya kanserli; görmesi, işitmesi, düşünmesi, hatırlaması, hatta hareket etmesi giderek güçleşen yaşlı insanların çoğalması anlamına geliyor. Oysa bunların hemen hepsi önlenebilir sağlık sorunlarıdır. Yeni sağlık paradigmamızı işte bu nedenle kronik hastalıkları önlemek ve önleyici tıbbı her alanda devreye sokmak olmalıdır.
Sayın Bakanım... Yeni görevinizde de İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nde olduğu gibi başarılı olacağınızdan kuşku duymuyor ve yukarıda özetlemeye çalıştığım bu yeni paradigmayı süratle devreye sokacağınızı umuyorum. Selam, saygı ve sevgilerimle...
Paylaş