Paylaş
Haklıyız ama bu işi nasıl başaracağımızı da yeterince iyi bildiğimizi söyleyemeyiz. Oysa yaşlanmadan yaş almanın pek çok sırrı var. O sırların en önemlilerinden biri ise fiziksel ve sosyal etkileşimlerimizdir. Biz hekimler dahil çoğumuz hâlâ farkında değiliz ama bedenimizle ve çevreyle etkileşmek, doğal ve sosyal çevre ile ilişkileri ısrarla sürdürmek ve bu ilişkileri mümkün olduğu ölçüde farklılaştırmak, yenilemek ve geliştirmek yaşlılığı da belleği de yaratıcılığı da muazzam ölçüde etkiliyor. Hatta etkilemekle de kalmıyor adeta körüklüyor. Bunun için mutlaka fiziksel ve sosyal değişimler/yüklemeler/zorlamalar yapmak da gerekmiyor. Basit ve sıradan olabilen fiziksel, doğal ve sosyal yeni/ısrarlı ilişkiler bile yaş almamıza rağmen kötü yaşlanmamızı frenleyebiliyor. Bu işin en önemli sırlarından birinin ise “sinaptik plastisite” / “sinapsları çoğaltmak ve geliştirmek” olduğu anlaşılıyor.
KISA BİLGİ
SİNAPSLAR DA NEYİN NESİ
Sinaps terimi “syn/beraber, birlikte” ve “haptein/kucaklaşmak” kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir. Esas olarak hücreler arasındaki kimyasal ilişkileri, bağlantıları, haberleşmeleri, kucaklaşmaları ifade eder. Kimyasal sinapslar dışında başka pek çok biyolojik sinapslarımız da var. İmünolojik/bağışıksal sinapslar, elektriksel sinapslar bunlardan sadece bazılarıdır. Ama günlük sağlık pratiğinde sinaps denildiğinde çoğunlukla sinir hücreleri arasındaki kimyasal kucaklaşma/haberleşme anlaşılmaktadır.
Peki, sinaptik plastisite nedir, neyin nesidir, nasıl geliştirilir? Gelin bu kavramı da bize önemli bir nöropskiyatrist, Dr. Daniel J. Levitin anlatsın. Hazırsanız buyurun... (Daniel J. Levitin / Başarılı Yaşlanma / Tellekt Yayınevi)
ÖNEMLİ BİLGİ
BİLİŞSEL GENÇLİK İÇİN SİNAPTİK PLASTİSİTENİZİ GELİŞTİRİN
Dr. Levitin, “Başarılı Yaşlanma” kitabında sinaptik plastisitenin önemini şöyle özetliyor: “Kronolojik yaşlarına rağmen genç kalmayı başaranların hikâyelerinin büyük bir kısmı sinaptik plastisite ile -beynin yeni ilişkiler kurabilme ve oluşturabilme becerisi ile- alakalıdır. Sinaptik plastisiteyi genetik karakteriniz, yaşamınızdaki deneyimleriniz ve içinde yaşadığınız kültür etkiler. Ayrıca özellikle de yaşlanırken (bana göre bilhassa 50’li yaşlardan sonra) günlük rutinleriniz de (sosyal ilişkileriniz, işiniz gücünüz, ilişki kurduğunuz insanların sayısı, kalitesi ve çeşitliliği, egzersiz yapıp yapmadığınız ve daha pek çok şey...) sinaptik plastisite gücünüzü etkilemektedir.”
ÖNEMLİ
BİZE NEDEN DAHA ÇOK SİNAPS LAZIM
İsterseniz tam da bu noktada sinaps kavramını kısaca hatırlayalım: Snapslar sinir hücrelerimizin/nöronlarımızın diğer nöronlara (yani birbirlerine) ya da kas veya hormonal iç moleküller üreten iç salgı bezlerimiz gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmelerine olanak sağlayan “özelleşmiş/çok özel” bağlantı noktalarıdır. Bir nöron diğer bir nöronla, kas hücresiyle, salgı beziyle bu bağlantı noktasındaki kimyasal faaliyetler sayesinde iletişim sağlar. Sinapslar elektriksel uyarıları, kimyasal mesajlara çevirerek sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlarlar.
BİR NOT
SİNAPSIN KADAR KONUŞ!
İnsan beyninde sinaps sayısı şaşırtıcı ölçüdedir. Çocuklukta 10 bin trilyon civarında sinapsa sahibiz. Bu rakam yaşımız ilerledikçe azalır. Yetişkinlikte bin-5 bin trilyona kadar iner. Ama bilelim ki sinaps sayımızdaki bu azalma bilişsel bir zayıflama, nörolojik bir güç kaybı anlamına gelmez. Söz konusu olan yeni bir programlamadır. Ve bu yeni programlama sayesinde aslında beynimiz daha da gelişir ve güçlenir. Bütün mesele 50’li yaşlardan sonra o gücü korumak ve geliştirmeye gayret etmekten ibarettir.
UNUTMAYIN
HER YAŞTA DEĞİŞİM VE AKTİVİTE ŞART
Dr. Levitin’e göre, sinapslarımızın sayısı ve kalitesini yani sinaptik plastisite süreçlerimizi/gücümüzü yaşlanırken yürüttüğümüz günlük rutinlerimiz de derinden etkilemektedir. Özellikle fiziksel aktivitedeki artışın yani aktif ve egzersizi yoğun bir hayat sürmenin sinaptik plastisiteyi, yani belleği ve genel anlamda bilişi iyileştirdiğini gösteren çok sayıda bilimsel veriye sahibiz. Dr. Levitin’in de pek güzel özetlediği gibi 50’li yaşları başarıyla tamamlayan herkesin beynindeki temel bellek merkezi “hipokampus” her gün ortalama 700 yeni nöron üretebiliyor. Özellikle düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz çalışmaları hipokampustaki bu nöronsal üretimi daha da arttırabiliyor. Dr. Levitin’e göre özellikle aerobik fiziksel aktiviteler -yürümek, bisiklete binmek, hafif koşular, dans etmek, golf oynamak, tenis- yetişkinlerin belleklerinde daha etkin bir snaptik plastisite gelişimi ve daha güçlü bir bilişsel iyileşme sağlıyor.
SONUÇ ŞUDUR
GÜÇLÜ BİR BEYİN İÇİN DAHA ÇOK SİNAPTİK PLASTİSİTEYE İHTİYACIMIZ VAR
Yukarıdaki bilgileri dikkate alarak isterseniz gelin snaptik plastisite ile yaşam tarzımız, özellikle aktivite/egzersiz arasındaki bu önemli ilişkiyi de bir kenara dikkatle not edelim. Yaşımız ne olursa olsun hemen her gün, her fırsatta daha çok fiziksel/bedensel ve daha sık ve değişik çevresel/sosyal aktivitelerin içinde olmaya gayret edelim. Fiziksel ve ruhsal bedenimizle ve çevremizle etkileşmenin/sürekli etkileşim halinde kalmanın “Nasıl yaşlanacağım?” sorusunu yanıtını belirleyen en önemli faktörlerden biri olduğunu unutmayalım. Çünkü bu ilişkiler ve aktiviteler sinaptik plastisitemizi arttırmakta, beynimizin kendimiz ve çevremizle yeni ilişkiler kurabilme ve oluşturabilme becerisini güçlendirerek bizi her yaşta genç ve sağlıklı tutabilmektedir.
Paylaş