Paylaş
Yaz bitmez tükenmez bir “meyve ve sebze bayramı” gibidir ve bu iyi bir gelişmedir. Çünkü bol ve ucuz sebze ve meyve demek daha çok vitamin, mineral, posa, daha bol antioksidan demektir. Ama yaz meyve ve sebzelerini tüketirken dikkat etmeniz gereken iki mühim noktayı ıskalamamanız gerekir...
Birincisi tarım ilaçları tehlikesidir. Çiftçilerimiz tarım kimyasallarını verimi artırmak ve ürünlerini zararlılardan korumak için kullanıyorlar.
Ne var ki bunların çoğu sağlığımıza zarar veren toksik maddeler.
Kimi karaciğeri, böbreği bozuyor. Kimi de “kanserojen” olarak hareket ediyor. Üzülerek belirtelim ki bazı yaz sebze ve meyvelerindeki bu kimyasalların miktarı çok fazla.
Bunları iyice yıkayıp üzerindeki kimyasalları tamamen temizlemeden asla yememeniz lazım.
“www.foodnews.org” bu konuda en güvenilir bilgi kaynaklarından biri. Buradaki verilere bakılırsa toksik tarımsal kimyasallardan fazlaca etkilenen yaz sebze ve meyvelerinin çoğunu biz de sık tüketiyoruz. Listeyi aşağıdaki kutuda bulacaksınız. Dikkate almanızı tavsiye ederim.
İkinci sorun ise yaz meyvelerinin çoğunun fruktoz zengini olması. Özellikle incir ve üzüm bu konuda hemen öne çıkan meyveler.
Siz siz olun, yaz meyvelerini tüketirken abartıya kaçmamaya çalışın. Biliyorsunuz doğal da olsa fruktozun fazlası sağlığımız için zararlı.
En sağlıklı beden bile günde 15-20 gramdan fazla fruktozu kullanamıyor, ya trigliserid olarak depoluyor (kilo) ya da ürik aside çeviriyor (gut hastalığı)!
Tarım kimyasalı yüksek olabilen meyve ve sebzeler
◊ Çilek
◊ Şeftali
◊ Nektarin
◊ Üzüm
◊ Kiraz
◊ Domates
◊ Ispanak
◊ Biber
◊ Kabak
◊ Salatalık
◊ Marul
◊ Yeşil fasulye
Beslenme, beslenme, beslenme
Beslenme çok önemli bir sağlık belirleyicisi. Kanserden korunma söz konusu olduğunda ise belki de belirleyicilerin en önemlisi. Onlarca farklı ülkede yapılan binlerce farklı araştırma net ve açık olarak şunu gösterdi.
Beyaz un ve şeker tüketimi fazlalaştıkça kanser tüketimi artıyor. Yapay ve trans yağ tüketimi yükseldikçe de kanser rakamları büyüyor.
Mandıra ürünleri, yani sosis, salam gibi besinlerin tüketimi ile de kanserin arasında doğrudan bağlantı var.
Sebze ve meyve ağırlıklı beslenen, beslenme sisteminde bakliyat grubuna daha çok yer veren toplumlarda kansere daha seyrek rastlanıyor.
Köy tavukları neden sağlıklı
Sorunun tek cümlelik bir yanıtı var: Köy tavukları özgür, gezen, dolaşan, doğada buldukları doğal şeylerle (tohumlar, böcekler) karnını doyuran tavuklar da ondan!
Doğal beslendiği için!
Ama isterseniz yanıtı biraz daha genişletelim. Doğal ortamda, bahçede, tarlada, kırda, bayırda dolaşıp doğada bulduklarıyla yetinen ve beslenen tavuklardan elde edilen etin de, yumurtanın da besin kalitesi çok daha yüksek oluyor.
Amerikalı beslenme uzmanı Dr. Artemis Simopaulos bunu bilimsel olarak da kanıtladı ve bulgularını ünlü tıp dergisi New England Journal of Medicine de yayınladı.
Dr. Simopaulos’a göre mısırla ya da başka hazır besinlerle tavuk çiftliklerinde büyütülüp beslenen tavuklardan alınan yumurtaların omega-3 oranları beklenenden çok daha az.
Ayrıca bu yumurtalar omega-3’ten 20 kat daha fazla omega-6 yağı içeriyorlar.
Bilindiği gibi omega-6 fazlalığı sağlığımızın en önemli tehditçilerinden.
Netice şu: Köy tavuklarının eti de yumurtası da çiftlik tavuklarına göre daha besleyici...
Kalp krizi geçiren gençlerde ölüm oranları neden daha yüksek?
Aydın’dan, Aydınlı bir okurdan gelen bu sorunun yanıtı çok önemli: Aslında kalp hastalıkları sadece bizim değil, dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri.
Ama bizim kalp hastalıklarına yakalanmada Avrupa birincisi olduğumuz da kesin. Bizde sorunun bir boyutu daha var: Avrupa’da genç yaşta kalp ölümleri de en çok bizde görülüyor.
Peki, kalp krizi geçiren gençlerde ölüm oranı neden daha yüksek?
Kardiyoloji uzmanlarına göre sebep, gençlerde damar gelişiminin yeterince tamamlanamaması.
Zira yaşlandıkça damarlar arasında “küçük köprü damarlar” yani “yan bağlantı yolları” oluşuyor, bu bağlantıların sayısı da yaş ilerledikçe artıyor.
Bu da herhangi bir damar tıkanmasında o bölgenin diğer yan bağlantı yolları vasıtasıyla beslenmeye devam etmesi anlamına geliyor.
Gençlerde böyle bir yapı oluşmadığı ya da yeteri kadar yoğun olmadığından krize hazırlıksız kalp ilk darbede aniden durabiliyor.
Kolon kanserinden korunmak mümkün mü?
Kanserden ölümler artıyor. Yaygın kanserler sıralamasındaysa kolon kanserleri ilk sıralarda yer alıyor.
Sağlığına özen gösteren biriyse kolay kolay kolon kanserine yakalanmıyor ya da erken teşhis sayesinde hayatını kurtarıyor.
Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Kolonoskopi incelemeleri sayesinde.
Nedeni şu: Kolonoskopi incelemelerinde kalınbağırsağın içindeki her türlü sorun özellikle de kansere yol açabilecek polipler veya yeni oluşmuş kanserojen lezyonlar net ve açık bir şekilde görülebiliyor.
Kalınbağırsak kanserlerinin yüzde 80’inden fazlasıysa bağırsaktaki polip denilen yapılardan kaynaklanıyor. Kolonoskopi incelemeleri hem bu polipleri yakalıyor, hem de o polipleri temizleyerek ortadan kaldırıyor.
Dolayısıyla ileride gelişebilecek bir kanser daha işin başında engellenmiş oluyor.
Kolonoskopi incelemeleri mevcut bir kanseri erken teşhiste de mükemmel işlev görüyor.
Kısacası bu devirde, bu imkânlarla kalınbağırsak kanserine yakalanmak ya da bu kanser nedeniyle hayata veda etmek için biraz değil, çok dikkatsiz ve özensiz biri olmak lazım.
Kolonoskopi incelemelerini lütfen ihmal etmeyin, zamanında yaptırın.
Agav nektarı güvenli mi?
Sağlığa zararlı olduğu kesinleşen beyaz şekerin yerini tutabilecek doğal bir tatlandırıcı arayışı sürüyor.
Agav nektarı da bunlardan biri. Bir tür kaktüsten elde edilen bu bitki özünün hafif bir balla kıyaslanabilecek tadı da var.
Tat oranı beyaz şekerden üç kat daha fazla, buna karşılık glisemik indeksi balınkinden 4-5 kat düşük. Ayrıca kanserojen olabileceği yönünde ciddi bir bulgu da yok.
Bu nedenle çayınızı, kahvenizi, tatlılarınızı tatlandırmak için kullanabilirsiniz diye düşünüyorum.
Paylaş