Yaşlılık korkusu UNUTKANLIK

Unutkanlık, yaşlıların en önemli korkularındandır.

Aslında paradoksal bir durum söz konusu: Tam da onca şeyi biriktirip zaman süzgecinden süzdükten, tecrübe imbiğinden geçirdikten sonra, yeni nesillere anlatmak varken "unutkanlık" sorununun ortaya çıkması, üzücü ve talihsiz bir süreç.

Araştırmalar, yaşlılıkla ilişkili unutkanlık sorununun altında bir değil, birçok nedenin yattığını gösteriyor.

Doğal yaşlanmanın sonucunda "bir miktar unutmak" elbette var ama makul ölçülerde kalması koşulu ile.

Ciddi ve ağır bir unutkanlık veya bunama, yaşlanmanın olağan sonucu değildir. Bir dizi hatanın, birden çok günahın art arda işlenmesinin neticesidir.

Genetik kökenli Alzheimer hastalığı dışında, unutkanlık sorunu, bellek kaybı veya bunama problemi öyle pek kolay oluşmaz.

Kolesterol yüksekliği, diyabet, hipertansiyon, homosistein fazlalığı sorununu önemsemezseniz, bellek kaybı sorunu yaşama olasılığınız daha yüksektir.

Uykunuza, stres yönetiminize dikkat etmediyseniz, damarlarınızı sigara, beyninizi alkolle fazlaca üzdüyseniz olasılığın daha da yüksek olduğunu söyleyebilirim.

Kafa travmaları geçiren, B12, B6, folik asit vitamini eksikliği, demir noksanlığı problemlerini uzun süre yaşayan biriyseniz işiniz daha da zordur.

Troid bezi tembelliğinin, uzun süreli korku, endişe ve stresin, tedavi edilmemiş depresyonun da belleğinizi olumsuz yönde etkilediğini unutmayın.

ÖNLEMEK MÜMKÜN

Düzenli egzersiz yapan, fırsat bulduğunda yürüyen, merdiven tırmanan, düzenli beslenen, E vitamini, omega-3 ve antioksidan deposu besinleri, polifenolleri, flavonolleri bolca tüketen, tavla, briç, poker, pişti oynayıp eğlenen, televizyon seyretmek yerine roman okuyan, bulmaca çözüp kafa yoran, sürekli olarak yeni, farklı, öğretici şeyler kovalayan biriyseniz unutkanlık sorunu sizin için uzak bir olasılıktır.

Yaşamınızdan keyif alıyorsanız, enerjik, güçlü biri olduğunuzu düşünüyor, çaresizlik sorununun ne olduğunu bilmiyorsanız, korkusuz, endişesiz, sevgi ve huzur dolu bir hayat sürüyorsanız ve düzenli olarak yürüyorsanız, unutkanlık, kapınızı kolay kolay çalmaz.

UYKU SORUNU ÇEKENLERE ÖNERİLER

Yaş ilerledikçe uyku süresi kısalmakta, uyku kalitesi azalmaktadır. Yaşlandıkça daha güç, daha az uyur ve daha kolay uyanırsınız. Özellikle 50-60 yaş arasında uyku daha kolay bölünmekte, daha az dinlendirici olmaktadır. Kadınlar menopoz, erkekler prostat irileşmesi ve benzeri sorunlarla geceleri 1-2 kez uyanmaya başlar. Uykunuz, yaşınız ilerledikçe kısalacak, 5-6 saat sizin için yeterli olacaktır.

Yaşlı insanlarda uyku sorununun doğal olmayan nedenleri de vardır: Yaşlandıkça artan ağrılar bunların en önemlisidir. Osteoporoza, eklem romatizmasına bağlı ağrılar başlıca faktördür. Yaşlandıkça belirginleşip sıklaşan depresyonun, stres ve gerginliğin de uyku kaçmalarına yol açması mümkündür. Prostat büyümesi, mesane - idrar torbası - kapasitesinin küçülmesi gibi nedenlerle oluşan sık idrar yapma ihtiyacı da uykuyu böler.

İlaçlar bir başka etkendir. Kan basınç yüksekliği, kalp yetmezliği gibi sorunların çözümü amacı ile alınan idrar söktürücü ilaçlar gece uykularını bölebilir. Antidepresanlar, kortizon içeren ilaçlar uyku kaçmalarının nedeni olabilir.

Yaşlandıkça uykunuz tıpkı bedeniniz gibi kırılgan bir hale gelecektir. Bu nedenle gündüz uykularından kaçınmaya, geceye "uykuya ihtiyaç duyan yorgun bir beyin ve bedenle" ulaşmaya, gün boyu aktif, hareketli biri olmaya çalışın. Akşamı dingin ve keyifli bir ruh haliyle karşılayın. Uykudan önce hafif bir yürüyüş yapmaya, akşamları hafif şeyler yemeye bakın. Öğleden sonra kafein içeren içecekler veya ilaç kullanmayın. Akşam saatlerinde ve yatmadan önce aşırı sıvı almayın.

NASIL TEDAVİ EDELİM!

Bütün bunlara rağmen uyku sorununuz varsa önce valeriyan veya valeriyan-melisa karışımı bitkisel ilaçlardan yararlanmaya çalışın. Valeriyan içeren standart özütler, hafif uyku bozukluklarının çözümü için yeterlidir. Valeriyan özütlerinin ciddi bir yan etkisi yoktur, bağlımlılık-alışkanlık yapmazlar. Seyrek olarak ertesi sabah bir miktar sersemlik olabilir. Valeriyan-melisa karışımı bitkisel ilaçlar bizim ülkemizde de bulunabiliyor. Yatmadan 1-2 saat önce alınmaları yetiyor.

Kaliteli bir melatonin tableti de (dil altında eriyenleri tercih ediniz) oldukça keyifli, bol rüyalı bir uyku sağlar. 1 miligramlık melatonin tabletleri ile başlayıp 3 miligrama kadar artırabilirsiniz. Melatoninin, bazı insanlarda kabus şeklinde rüyalara ve ishale yol açabildiğini hatırlatalım.

Bizim önerimiz, bu doğal-bitkisel destekleri mümkünse doktorunuzla konuşarak kullanmanız. Bu desteklerden yarar göremiyorsanız da, mutlaka bir tıbbi yardım almanız.

NASIL YAŞIYORLAR?

ÇİĞDEM TUNÇ (Sunucu)

40 yaşındayım. 1.75 boyunda ve 66 kiloyum. Bir buçuk-iki aydır diyet yapıyorum. Bayağı kilo verdim. Çay, benim için olmazsa olmaz. Sabahları mutlaka bir bardak limonlu çay içiyorum. Beyaz ekmek kesinlikle yemiyorum. Bunun yerine kepek veya çavdar ekmeğini tercih ediyorum. Kahvaltıda peynirle kızarmış ekmek yiyorum. Kahvaltıdan iki saat sonra meyveli yoğurt tüketiyorum. Öğle yemeğim yok. Akşam üstü galeta atıştırıyorum. Bunun dışında meyve yiyorum. Akşam ızgara tavuk veya fırında balık yiyorum. Kırmızı eti çok seviyorum. Sebze ve meyveyle aram çok iyi. Salata çok seviyorum. Yaptığım her yemekte mutlaka zeytinyağı kullanıyorum. Tatlıya pek düşkün değilim. Alkol kullanmıyorum. Maalesef günde iki pakete yakın sigara içiyorum. Vitamin takviyemi yediğim besinlerden doğal yolla karşılıyorum. Gece yaşantım olmamasına rağmen 2’den önce yatmıyorum. Sabahları genelde 10’da kalkıyorum. Sporu sevmiyorum. Her gün yürüyüş yapıyorum. Yazın bol bol yüzüyorum. Mesleğimin sağlığıma olumsuz bir etkisi olmadı. Aksine çalıştıkça kendimi sağlıklı hissediyorum. Çalışmak beni motive ediyor. Ailemde ırsi olarak kalp ve tansiyon hastalığı var. Düzenli bir ilaç kullanmıyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Fazla kilolarınızdan ebediyen kurtulmak istiyorsanız diyet yapmak yerine yaşam biçiminizi değiştirmek size uygun bir beslenme planının yapısını öğrenip aktivitenizi artırma yolunu seçmelisiniz. Diyet sözcüğü belirli bir süre ile sınırlı özel bir beslenme planını ifade eder. Bu süre tamamlanıp eski beslenme alışkanlıklarınıza döndüğünüzde, verdiğiniz kiloları kısa bir süre içinde alırsınız. Sevgili Çiğdem Tunç’un da bu kurala uygun yaşam tarzı değişimleri yapması gerekiyor. Başarılı bir kilo yönetimi programının öğün atlamayı yasakladığını lütfen unutmasın. Öğle yemeğini mutlaka yemesi ve mümkünse ara öğünleri bile değerlendirmesi gerekiyor. Kilo sorununuz olsun veya olmasın galeta seçilebilecek en kötü atıştırmalıklardandır. Galetanın, grissininin, diyet çubuklarının suyunu kaybetmiş ekmekten farklı bir şey olmadığını bilmekte fayda var. Çiğdem Hanım’ın uyguladığı beslenme planında ben ciddi dengesizlikler ve enerji fazlalığı sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu planın yeniden değerlendirilmesinde ve aktivitesinin artırılmasında yarar görüyorum. Sigara kullanması son derece üzücü. Özellikle ailesinde kalp hastalığı riski yüksek olan biri için sigara ciddi bir sağlık tehdididir. Çiğdem Hanım’a daha hafif ve keyifli bir yaşam diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları