Yaşlanmanın 8 farklı işareti

Ne zaman yaşlıyız? Bana göre yanıtlaması en zor sorulardan biridir bu. Nedeni de herkesin yaşlılık algısının, beklentisinin değişkenliği, farklı oluşudur.

Haberin Devamı

Ben prensip olarak bu soruya en güzel yanıtlardan birini Henry Ford’un verdiğini düşünürüm. Ona göre “yapacak bir işimiz yoksa, hoş geldin yaşlılık!” diyebilirmişiz. Haklı! İyi yaşlanmak, ihtiyarlanmadan yaş almak istiyorsak, yapacak bir işimiz hep olmalı. Peki yaşlanmanın ortak bazı işaretleri var mı? Var! Bence aşağıdaki kutuda özetlediğim 8 işareti bir kenara siz de not edin.

Yaşlanıyor muyum?

1- “Önemli olan bedensel değil, ruhsal yaşlanmadır, benim ruhum hâlâ çok genç” demeye başladıysanız...
2- “Kendimi yorgun, halsiz hissediyorum, cinsel yaşamımda da düşme var. Şu hormon seviyelerimi kontrol ettirmenin vakti gelmiş olmalı” diye düşünüyorsanız...
3- Doktorunuza ilk ziyaretinizde ondan enerji artırıcı, bellek güçlendirici ve damar koruyucu bazı doğal takviyeler istemeyi planlıyorsanız...
4- Akşamları yemekten bir saat sonra bile uyuklamaya başlıyor, çoğu sabaha yorgun, keyifsiz ve enerjisiz uyanıyorsanız...
5- Eskisinden daha sık doktorlara gidiyor, daha çok ve daha detaylı tahliller yaptırıyorsanız...
6- Çevrenizdeki çocuk ve gençlerin size “amca, teyze, dede” gibi tabirlerle hitap etmelerinden hoşlanmıyorsanız...
7- Yaşlanmanın erdemlerinden ve yaşlıların tecrübelerinden daha sık söz ediyorsanız...
8- Dost sohbetlerinde en iyi restoranları değil en iyi hastaneleri, en iyi mutfak şeflerini değil en seçkin doktorları konuşuyorsanız; yaşlanma sürecinin sizin kapınızı da yavaş yavaş tıklatmaya başladığından kuşkunuz olmasın...

Haberin Devamı

Mutfakta 4 basit ayrıntı

◊ Mümkün olan her şeye limon sıkın! Limon, bir gıdanın glisemik yükünü azaltır ve kana karışma hızını yavaşlatır. Alkali gücünüzü artırır. Hazmı kolaylaştırır. Enerji seviyenizi güçlendirir.
◊ Meyve salatası yemeyin, meyvenin kendisini yiyin. Meyvelerin kendisi püresine göre, püresi suyuna göre daha az kilo yapar. Bir meyveyi ne kadar az ezer, ne kadar az parçalarsanız o kadar iyidir. Kabuğu ile yenebilen meyveleri kabuklu yiyin.
◊ Sirkeyi daha çok kullanmaya çalışın. Aynı limon gibi, sirke de besinlerin glisemik yükünü azaltma özelliğine sahiptir. Elma sirkesi ilk tercihiniz olsun.
◊ Sarımsağın birçok faydası olduğu bilinir. Ama birçok kişi bu mucize besinin, beraber yendiği her şeyin glisemik indeksini azaltma gücünü yani kilo dostu olduğunu bilmiyor.

Haberin Devamı

Geçici beyin atağının 5 mühim işareti

Geçici iskemik ataklar beynin minik pıhtılar nedeniyle geçici olarak devre dışı kaldığı ama sorunu kendi kendine çözebildiği ani beyin travmalarıdır.
İleride tekrarlama hatta kalıcı bir inmeye dönüşme olasılıkları nedeniyle de ciddiye alınmalarında fayda vardır.
En mühim işaretleri ise şunlardır:
1- Vücudunuzun bir kısmında güçsüzlük hissedebilirsiniz. Bir kolunuzu, bacağınızı veya yüzünüzün bir tarafını, hatta vücudunuzun bir tarafını hiç kıpırdatamayabilirsiniz.
2- Vücudunuzun bir tarafında hissizlik, karıncalanma ya da ağırlık hissedebilirsiniz.
3- Hiç göremeyebilir ya da çift görme, bulanık görme, gözünüzün önüne perde inme gibi görme bozukluklarınız olabilir.
4- Konuşmada ya da konuşulanları anlamada güçlük çekebilirsiniz.
5- Baş dönmesi ve dengesizlik hissedebilirsiniz. Dengesiz yürüyebilir ve kusabilirsiniz.
Aynı zamanda bacaklarınızda aniden güçsüzlük olabildiği için devamlı düşebilirsiniz. Atakları fark etmek her zaman kolay olmamaktadır.
Çünkü belirtilerin ileri yaştan veya başka hastalıklardan kaynaklandığı zannedilebilmekte, hatta bazen belirtiler siz doktora gidene kadar bile yok olabilmektedir.

Haberin Devamı

Oksidasyon ve inflamasyona dikkat edin

Bizi beklediğimizden daha hızlı yaşlandıran pek çok hatamız var. Ama doğal yaşlanmanın da bildik sebepleri var.
Bunların bir kısmı zaten doğal, beklenen, önlenemez süreçler. Ama bizi en çok da bilgisizliğimiz ya da hatalarımız yaşlandırıyor. ‘Serbest radikal hasarları ve yangısal süreçler’ bunların en önemlileri.
Serbest radikaller kararsız moleküller. Hücre duvarı ve hücre içi organcıklarla ya da DNA’yla temas ettiğinde onları yaralayıp harap eden toksik moleküller.
Bunların bir kısmını biz bedenimizde üretiyoruz. Bir kısmını da tabiattan yani çevreden doğadan alıyoruz.
Ne iyi ki, vücudumuz ‘makul miktar serbest radikal ile rahatça başa çıkabiliyor. Ama bizim ürettiğimiz serbest radikalin miktarı yükseldiğinde (bazı hastalıklar, ateşli enfeksiyonlar) ya da dışarıdan aldığımız serbest radikallerin miktarı çoğaldığında (kirli hava, egzoz dumanları, sigara, alkol) beden bu durumun üstesinden gelemiyor.
Hızlı yaşlanmayı tetikleyenler yalnızca serbest radikaller de değil. Dokularımızda şu veya bu sebeple oluşan yangısal süreçler de (inflamasyonlar) doğal yaşlanmayı hızlandırabiliyor.
Yaşlanmayla ilişkili hastalıkların çoğunda, yani Alzheimer, Parkinson, şeker hastalığı, osteoartrit tipindeki romatizmal hastalıklar, damar sertliği hatta kanserlerin arkasında bu tür yangısal süreçler ve serbest radikal saldırıları var. Üstelik bu ‘içten içe süren’ sessiz, pek kolay fark edilmeyen bir yangın hali.
Bedeninizin bir yangın yerine döndüğünün herhangi bir işareti olmadığından siz tehlikenin ancak iş işten geçtikten sonra farkına varabiliyorsunuz.

Yazarın Tüm Yazıları