Paylaş
Çoğumuzun Facebook’ta, Instagram’da, TikTok’ta belki binlerce takipçisi var ama giderek daha az yüz yüze ilişki kuruyor ve maalesef birlikte ve samimi zaman dilimleri paylaşma fırsatlarını ıskalıyoruz. Aynı apartmanda yaşadığımız komşuları tanımamak, aynı sokaklarda yürüdüğümüz insanlardan bir “Merhaba”yı, bir “Günaydın”ı, bir “İyi akşamlar”ı esirgemek, aynı işyerinde çalıştığımız insanlarla bırakın konuşmayı, göz göze gelmekten bile kaçınmak, aile fertlerimize bile “Nasılsın?” diye sormayı unutmak hızla yaygınlaşan bir hata haline geldi. Peki, bu kötü gidişin sonucu ne? YALNIZLIK! Bitmedi! Peki, yalnızlığın bedensel ve ruhsal sonuçları ne? Merak ediyorsanız buyurun...
ÖNEMLİ 1
YALNIZLIK = DEPRESYON
AMERİKALI ünlü psikoterapist Dr. Mike Dow’a göre, yalnızlık ve depresyon arasında çift taraflı bir bağ söz konusu. Yalnızlık depresyonu, depresyon da yalnızlığı tetikleyebiliyor. Diğer taraftan yalnızlığın oluşturduğu depresyonun sadece ilaçlarla tedavisi de yalnızlığın kendisi giderilmeden -maalesef- sorunu çözemiyor. Araştırmalara bakılırsa antidepresan kullananların önemli bir bölümü SSRİ türü bu ilaçların oluşturabileceği “duygusal körleşme” sorunu nedeniyle aileleri ve arkadaşları dahil hayatlarındaki pek çok insandan ciddi bir “kopuş süreci” yaşıyor.
ÖNEMLİ 2
YALNIZLIK = KAYGI
DR. DOW’a göre, yalnızlık sadece depresyon için değil, ruhsal gerginlik, kaygı ve anksiyete sorunları için de önemli bir tetikleyici ya da hazırlayıcı. Yalnızlık dünyasında hissedilen “derin soyutlanmışlık hali”, o kişinin dünyayı daha tehlikeli görmesine, kendisini daha kötü hissetmesine ve bazen giderek ağırlaşan güvensizlik sarmalı içine girmesine de yol açabiliyor. Özetle uzamış yalnızlıklar tıpkı depresyon gibi kaygı sorununu da tetikleyebiliyor.
ÖNEMLİ 3
YALNIZLIK = KISA ÖMÜR
300 binden fazla insanın dahil olduğu, 148 araştırmanın incelendiği büyük bir metaanaliz çalışması, “derinleşmiş ve uzamış yalnızlığın” maalesef ömür süresini de kısaltabileceğini gösteriyor. Bu metaanalize bakılırsa aşırı yalnızlık sigara ve obeziteden neredeyse 2 kat daha fazla ölümcül! Aynı çalışmada güçlü sosyal ilişkilerin ise hayatta kalma oranını yüzde 50 arttırdığı saptanmış.
ÖNEMLİ 4
YALNIZLIK = BELLEK ZAYIFLIĞI
DR. DOW diyor ki: “Yüz yüze ilişkiler sadece duygusal sağlığımız için değil, beyinlerimiz için de önemlidir.”
Kesinlikle haklı! Orta yaşın üzerinde 800’den fazla insanı kapsayan ve yıllar süren bir araştırma, yalnızlığın Alzheimer riskini ikiye katlamasının yanında başka bilişsel bozukluklara da yol açabileceğini de net ve açık olarak gösterdi.
NE YAPMALI 1
ÇOĞALMAK ZORUNDAYIZ
DR. Mike Dow’un şu düşüncelerine ben de katılıyorum: Hepimizin “desteklenmeye, bağ kurmaya, sevilmeye ve sevildiğini hissetmeye, fiziksel ve ruhsal ilişkilerini çoğaltmaya, sık sık takdir edilmeye ve olabildiğince önemsenmeye” ihtiyacı var. Eğer bunu başaramazsak ya da bunlar olmazsa kendimizi daha fazla yorgun hissedeceğimiz, odaklanma ve öğrenme gibi bellek yetilerimizi daha hızlı kaybedeceğimiz, daha gergin, öfkeli, hoşgörüsüz ve neşesiz bir toplum haline dönüşeceğimiz kesindir. Sosyal ilişkilerimizi koruyup kollamak, sadece psikolojik değil fiziksel sağlığımız için de önemli ve vazgeçilmezdir.
NE YAPMALI 2
SOSYAL MEDYADAN UZAK DURUN
SAĞLIKLI ve kalıcı bir ruhsal iyilik için yalnızlıktan kurtulmanız önemli bir ayrıntı ama kurduğunuz ilişkileri fiziksel temasla sürdürmeniz de son derece mühim bir nokta. Dr. Dow’a göre, sosyal medya zannedildiği kadar güçlü bir “anti-yalnızlık hapı” görevi üstlenemiyor. Hatta bunun tersi de mümkün. 2013’te yapılan bir araştırma Facebook’a bakmanın insanların kendilerini daha yalnız ve kötü hissetmesine sebep olabileceğini göstermiş. Sosyal medya bizi zannettiğimizin aksine başkalarıyla bağ kurmaktan alıkoyuyor bile olabilir. Ve yine anlaşılan o ki Facebook sayfalarında dolaşmak ya da Instagram paylaşımlarıyla avunmak yerine dost ve tanıdıklarımızı aramak ve evlerimizden dışarı çıkıp onlarla yüz yüze temaslar kurup keyifli zamanlar paylaşmak sağlığımız için çok daha faydalı.
KISA BİLGİ 1
HANGİ SOSYAL BAĞLAR DAHA FAYDALI?
DR. DOW’a göre, yalnızlığın ilacı sadece yeni sosyal bağlar kurmak değil. O bağları nasıl kurduğunuz ve sürdürdüğünüz de önemli. Bağlantılarınızı arkadaşlık, dostluk, aile ilişkileri dışında daha farklı ilişkilerle de çeşitlendirip çoğaltmanız lazım. Ayrıca sadece ilişki kurmakla yetinmeyip sevginizi de sık sık ifade etmeniz ve sevildiğinizi de sık sık duymanız gerekiyor.
KISA BİLGİ 2
DOSTLUKLARINIZI SAHİPLENİN
DR. DOW’un altını çizdiği bir başka ayrıntı da şu: İnsanlar yaşlandıkça komşularıyla sosyalleşmeye, gönüllü projelere ve dini törenlere katılmaya yani çoğalmaya daha yatkın hale geliyor. Bu nedenle mesele bir aileyle birlikte aynı çatı altında yaşamakla sınırlı değil, etrafımızdaki “diğerleri”yle de güçlü ve güvenli sosyal bağlar kurmamız lazım. Ayrıca sahip olabileceğiniz “arkadaş” sayısından çok daha önemli olan şey sahip olduğunuz “yakın arkadaş”larınızın sayısıdır. Geçen hafta da yazdığım gibi her şeyinizi paylaşabileceğiniz, sırdaş sayabileceğiniz, zor gününüzde hızla yanınızda bulup omuzunda ağlayabileceğiniz yakın arkadaşlarınızın sayısı maalesef üçü beşi geçmiyor.
(NOT: Yazının hazırlanmasında Dr. Mike Dow’un Pegasus Yayınları’ndan çıkan ‘BEYİN SİSİ’ kitabından yararlandım.)
Paylaş