Vitaminler mi, besin destekleri mi

Vitamin-mineral ve besin desteklerinden faydalanmaya çalışmamızın amacı bedenimize destek olmaktır.

Bu destekleri kullananların merak ettikleri birçok şey var! Bunların başında "Hastalıklardan korunma ve yaşam süresini uzatmada vitamin ve mineraller mi, yoksa Koenzim Q-10, Alfa Lipoik Asit gibi maddeleri içeren besin destekleri mi önemli?" sorusu geliyor.

Desteklerden faydalananların farklı beklentileri var. Bazıları bunları bağışıklık sistemini güçlendirmek, belleğine destek olup hafıza kaybını yavaşlatmak için kullanıyor. Bazıları da daha az hastalanmak, daha güçlü kemiklere, kaslara, daha genç cilt, saç veya tırnaklara sahip olmak için faydalanıyor. Besin desteklerini yaşlılığa bağlı görme kayıplarını azaltmak, kemik erimesini yavaşlatmak için kullananlar da var. Üniversite sınavına hazırlanmak için bu desteklerden faydalananlar, işine daha çok konsantre olmak için bunlardan yarar bekleyenlerin sayısı da az değil. Kısacası bu desteklerden hangilerinin daha faydalı olduğuna yanıt vermek bir hayli güç. Bazı beklentilerde vitaminler, mineraller, bazılarında ise besin unsurları ön plana çıkıyor.

DOĞRU ÜRÜNÜ SATIN ALMAK İÇİN

Eğer bu destekleri yaşlanma sürecinde vücudunuzun bir şeylerden eksik kalmaması için kullanıyorsanız çoklu bir vitamin ve mineral karışımı almanız en doğru yaklaşım olacaktır. Piyasada çok sayıda vitamin ve mineral karışımı satılıyor. Multisi, megası, süperi, ultrası var. Dikkat etmeniz gereken iki temel kural ise hiç değişmez! Birincisi, bu desteklerden kendi başınıza faydalanmayı düşündüğünüzde mümkün olduğu kadar günlük dozda olanları ve fazla karmaşık yapısı bulunmayanları tercih etmelisiniz. Küçücük bir tabletin içine onlarca vitamini, minerali, bitki özünü ve besin desteğini sıkıştırmak öyle kolayca başarılacak bir iş değildir.

MALİYETLERİNE DİKKAT EDİN

Dikkat etmeniz gereken ikinci nokta ise "maliyet-yarar" ilişkisidir. Multivitamin-mineral ve besin destekleri karışımlarının içinde bulunan maddelerin birçoğu zaten gereksizdir. Silisyum’un, Stronsiyum’un, Manganez’in, Vanadyum’un vücuda ekstra alınmasının gerekip gerekmediği hálá net değildir. Bazı maddeler bu ürünlere sadece fiyatı artırmak veya ilgi çekmek, ya da diğerlerinden farklı olmak için ilave edilmektedir.

HANGİ YAŞTASINIZ, NE GİBİ SORUNLARINIZ VAR

Bu desteklerden faydalanırken hangi yaşta, cinste olduğunuzun, hangi sağlık risklerini veya problemlerini taşıdığınızın, hangi ilaçları kullandığınızın da önemli olduğunu hatırlatalım. 50’li yaşlardan sonra menopoz dönemindeki bir kadının alacağı çoklu vitamin, mineral desteğinde kalsiyum miktarının yüksek olması daha akılcı olacaktır. Kalp hastası birinin aldığı besin desteğinin içinde Omega-3’lerin bulunması, Koenzim Q-10’un bulunmasının yararı daha fazladır. 70’li yaşlarda birinin kullandığı vitamin-mineral desteğinin içinde Folik Asit ve B12 dozlarının yüksek olması önemli bir avantajdır. Kolesterolünüzü düşürmek için statin grubu bir ilaç kullanıyorsanız içinde Koenzim Q-10 gibi bir desteğe daha çok ihtiyacınız olabilir. Şeker hastası iseniz kullanacağınız desteklerin içinde Alfa Lipoik Asit’in de bulunması çok yararlı olur.

Bayramda formunuzu

korumak için öneriler


1. Kahvaltı yapmadan güne başlamayın. 3 öğünden az ana öğün yapmayın. Öğün atlamak bayram ikramlarının porsiyonlarını büyütür, dikkat!

2. Çay, kahve tüketiminizin artabileceği bu dönemde açık çay tercih edin ve günde 1 fincan kahveden fazlasını içmeyin. Aksi halde vücutta ödem, şişlik gibi şikayetleriniz olacaktır. Bu durumdan korunmak için günlük su içiminizin 2 litrenin altında olmamasına dikkat edin.

3. Tatlı ikramları vicdanınızı rahatsız etmesin, porsiyonunuzun sınırını siz belirleyin. Ana öğünden gelecek kaloriyi kesip bu hakkınızı tatlıya kesinlikle ayırmayın. Ara öğünden gelecek ortalama 100-200 kaloriyi tatlıya ayırmanız yeterli olacaktır.

4. Bayram boyunca artacak olan et tüketimiyle birlikte sebze tüketiminiz azalabilir, et yemeklerinin yanında mutlaka yeşil salata veya taze nane-maydanoz-roka tüketin.

5. Pişirilen et yemeklerinin yanına ayran-yoğurt-cacık tercih edin. Gazlı asitli içecek tüketmekten sakının.

6. Pişirilen etlerin yanına pirinç pilavı yerine bulgur pilavı ikram edin.

7. Fiziksel aktivitenizin azalmasına izin vermeyin. Özellikle kalori alımınızın arttığı durumlarda "Bayram sonrasında nasıl olsa veririm" yaklaşımından uzaklaşın ve ailenizle yürüyüşler yapın.

Bunlara dikkat

1. Etler kavurma ve kızartma yerine buğulama, haşlama, ızgara yöntemleriyle pişirilmelidirler. Et yemeklerini hazırlarken tekrar yağ ilavesi yapmayın.

2. Şeker hastaları, kalp ve damar hastaları, mide rahatsızlığı olanlarla hipertansiyon hastalarının diyetlerini bozmamaları gerekir.

3. Taze kesilmiş etin sindirimi çok zordur, hazımsızlık yapabilir ve sert olmasından dolayı pişirilmesi zordur. Dolayısıyla buzdolabında 1-2 gün bekleterek tüketin.

4. Kurbanlık hayvanların sakatat etlerini, kolesterol ve yağ içeriği fazla olduğundan tüketmemeye özen gösterin.

5. Etlerin çok yağlı kısımlarını tüketmeyin.

6. Yaş, vücut ağırlığı, boy, sağlık sorunları vb. kavramlara göre tüketim miktarı değişmekle beraber günde 100-150 g tavuğun göğüs eti, hindi, yağsız dana eti, balık gibi etlerin tüketilmesi uygundur.

Kırışıklıkları azaltmanın

10 kolay yolu


"Yaşlanmamızda genlerimizin de rolü vardır ancak biz çocukluktan itibaren bazı önleyici tedbirleri alırsak bu süreci etkileyebilir miyiz?" Bu sorunun cevabını bulmak için tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan çalışmalarda, yaşlanma sürecini, genlerimize rağmen geciktirebileceğimiz ispatlanmıştır. Olduğunuzdan daha genç görünmek ve sağlıklı yaşlanmak istiyorsanız aşağıdaki önerilerimizi dikkate alın!

1- Güneşten sakının! Koruyucu kullanın.

2- Sigara içmeyin!

3- Gözlerinizi kısmayın! Gerekiyorsa okuma gözlüğü ve güneş gözlüğü kullanın!

4- Uykunuzu alın!

5- Sırtüstü uyuyun!

6- Daha fazla balık (özellikle de somon) tüketin!

7- Kahve yerine yeşil çay için!

8- Daha fazla meyve ve sebze yiyin!

9- Nemlendirici kullanın!

10- Yüzünüzü aşırı yıkamayın.

Keten tohumu: Öğütülmüş olanı daha etkili

Keten tohumu, Omega-3 yağlarından, Lignan’lardan (östrojen gibi etkili doğal kimyasallardır) ve posadan çok zengin, ucuz, yararlı bir besindir. Düzenli kullanıldığında LDL kolesterolü azalttığı, Omega-3 seviyesini yükselttiği, bağırsak fonksiyonlarını iyileştirip kabızlığa iyi geldiği bilinmektedir. Keten tohumundan daha çok yararlanmak istiyorsanız, doğrudan tohumları kullanmak yerine öğütülmüş keten tohumundan yararlanmayı tercih etmenizde yarar var. Öğütülmemiş keten tohumu bağırsağı açılmadan olduğu gibi terk edebiliyor! Keten tohumunu kahvaltı gevreklerinize ekleyebilir, yoğurdunuza ilave edebilir, salatalarınıza karıştırabilirsiniz. Ayrıca ekmeğinize, çöreklerinize, böreklerinize de karıştırmanız mümkündür.

Diyetisyen Süheda İmamoğlu

Lesitin desteği almak işe yarıyor mu

Lesitin’in vücudunuzda üretilebildiğini ve dışarıdan herhangi bir şekilde destek olarak alınmasının gerekmediğini bilmelisiniz. Ayrıca destek olarak kullandığınız Lesitin’in bağırsaklardan doğru düzgün emilmediğini hatırlatalım. Vücutta üretilen doğal Lesitin’in pek çok sağlık yararlarının olduğu doğrudur. Özellikle kolesterolün olası zararlarını önlemede, sinir sisteminin bütünlüğünü sürdürmede önemli görevler üstlenen bu doğal maddeyi besin desteği olarak doktorunuz önermedikçe kullanmanız gerekmiyor.

Yeme bozukluğu önlenebilir mi

Yeme bozukluğundan korunmanın ilk şartının sağlıklı beslenmek, egzersiz ve eğlence yaşamını ihmal etmemek, iyi bir arkadaş ortamı içinde ailenizle sağlıklı ilişkiler kurmaktan geçtiğini unutmamalısınız. Ayrıca magazin dergilerinde görülen modeller gibi olmaya çalışmamalı, yemek yemeyi olumlu ve güzel bir alışkanlık gibi görmeli, diyet yapmak yerine sağlıklı beslenmeye çalışmalısınız.
Yazarın Tüm Yazıları