Paylaş
Umuda sığınmakta, tutunmakta ve umutlanmakta sonuna kadar haklıyız! Haklıyız çünkü neredeyse karanlığa gömüldüğümüz bu kötü günlerle baş edebilmemiz için umut hepimizin vazgeçilmez ve öncelikli ihtiyacı. Hatta ekmeğinin ilk lokması durumunda. Peki, ne yapacağız? Umuda ulaşmak için nasıl bir davranış kalıbı geliştireceğiz? Kısacası umudu yeniden kucaklayabilmek ve önümüzdeki günlerde onunla kol kola ilerleyebilmek için ne yapmamız lazım?
UMUT VARSA İNSAN VARDIR
BÜYÜK VE ORTAK BİR ACIMIZ VAR... DERLER Kİ “FARKLI TÜRDE KUŞLAR, ANCAK ORTAK ACILARI OLDUĞUNDA BERABER UÇARLAR”. BİZİM DE TIPKI O KUŞLAR GİBİ... BERABER UÇMAYA... UMUDA BERABER TUTUNMAYA... VE UMUTSUZLUK KUYUSUNDAN BİR AN ÖNCE ÇIKIP HAYATI YENİDEN KUCAKLAMAYA İHTİYACIMIZ VAR... UNUTMAYALIM Kİ UMUT BİZE BAĞIŞLANMIŞ EN BÜYÜK ARMAĞANDIR... VE BİLELİM Kİ UMUT VARSA İNSAN VARDIR VE YAŞAYACAKTIR.
İYİ BİLGİ
UMUT BİR ARMAĞANDIR
UMUDUN anlamı üzerine pek çok şey yazılmış çizilmiş. Bense bana en uygun olanını Prof. Dr. Kemal Sayar’ın “Kendi Özünü Bil” kitabında buldum. Sizinle de paylaşmak istedim. Dr. Sayar’a göre, “UMUT İNSANA BAĞIŞLANMIŞ EN BÜYÜK ARMAĞANDIR. Her şey yıkılıp gitse bile, ÜMİT VARSA İNSAN VARDIR. Ümit bize geleceğin güzel şeyler getireceğini fısıldar... Ümit cesaret demektir, dünyayı bulduğumuzdan daha güzel bırakabileceğimize duyduğumuz inançtır. Ümit, yaşamın ve yaradılışın boşuna olmadığı inancının kaçınılmaz sonucudur... Ümit, bizim yaşama ve yaşamseverliğe dair meyilimizdir. İnsan, ümitle devam edebilir dünya üzerindeki yolculuğuna, yaşamı diriltmeye, sürdürmeye ve korumaya. O yüzden elbette ki vazifemiz her zaman ümidin tarafında olmaktır. Umutlu insan anın evladıdır, anı kıymetlendirir, anı inşa eder.”
Sizin de hak vereceğiniz gibi Kemal Hoca’ya kulak vermemek mümkün değil. “Peki, nasıl başaracağız umutlu olmayı ve nasıl koruyacağız umutsuzluk kuyularına düşmekten kendimizi?” diyorsanız -ki demelisiniz- sonraki kutuya geçebilirsiniz.
NE YAPMALIYIZ
UMUT TOPLAMAMIZ LAZIM
İSTERSENİZ gelin, “Umut için ne yapmalıyız?” sorusunun yanıtını da yine Prof. Dr. Kemal Sayar’a bırakalım. Kemal Hoca’ya göre umudu yakalamanın öncelikli yolu anda olmak, anı yaşamak ve anı doğru yorumlamak ile ilgilidir. Kemal Hoca’ya göre, “Anı yaşamak, kişi olarak rolünü icra etmek için anın tek imkân olduğunu fark etmektir. Yaşamda -her zaman/her an- çok korkunç şeyler olabilir. Ama onları değiştirmeye gücü yeten bir varlık -daima- mevcuttur.’”
* Kendi Özünü Bil / Kemal Sayar - Rabia Yavuz / Sahi Kitap / İstanbul
ÖZETİ ŞUDUR
UMUTLA DAYANIŞMA ŞART
İÇİNDE bulunduğumuz bu zor günleri aşmanın pek çok yolu, yöntemi var. Ama bilelim ki o yolların hepsi “depremin yarattığı depresyondan korunmaya, deprem travmasından bir an önce kurtulmaya ve bunun içinde nefret söylemlerinden uzaklaşmış, şiddetsiz bir iletişim dili ve davranışı oluşturmaya ve umuda daha sıkı sarılıp birbirimize daha güvenle dayanmaya” çıkıyor.
BİR TEŞEKKÜR
BİR ALKIŞ DA ECZACILARIMIZA
TÜRK Eczacılar Birliği ve yurdun farklı bölgelerindeki eczacılarımız depremin ilk gününden bu yana deprem travmasının yükünü hafifletmede olağanüstü bir çaba içine girdiler. Kurdukları seyyar sahra eczaneleri ile muazzam bir hizmet gördüler, görmeye devam ediyorlar. Hepsi alınlarından öpülmeye değer. Hizmetlerini bölgede halen de dikkatle ve aksatmadan sürdüren eczacı kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar.
BİR GÖZLEM
LOJİSTİK EKSİKLİĞİ HÂLÂ SÜRÜYOR
DEPREM bölgesinde depremin ilk günlerinden beri devam eden bir lojistik eksikliği problemi var. Ve bu problemin profesyonel çözüm ortaklarının yardımı ile halledilmesi zorunlu gibi görünüyor. Her gün birkaç defa görüştüğüm deprem bölgesindeki sağlıkçı kardeşlerim, arkadaşlarım özellikle yardım malzemelerinin ve bağışların ihtiyacı olanlara ve ihtiyaç noktalarına yeteri hızda ulaştırılamadığına işaret ediyor. AFAD yetkililerinin lojistik sorununa daha etkili çözümler getirmeleri ve problemi bir an önce çözmeleri gerekiyor. Önemlidir, altını çizelim.
ÖNEMLİ SORUN
DEPREMZEDE ÖĞRENCİLER İÇİN BİR ÖNERİ
MİLLİ Eğitim Bakanlığı afet bölgesinde önemli ve etkili çalışmalar yaptı, yapıyor. Dün görüştüğüm Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, yapılan çalışmalar ve alınan sonuçları detaylı olarak özetledi. Kendi adıma memnun oldum. Ama buradan ben yine de depremzede anne ve babalardan gelen bir isteği Sayın Bakan’a ve diğer ilgililere iletme gereği duyuyorum. İstek şu: Depremzede öğrencilere önümüzdeki günlerde girecekleri sınavlar için farklı bir statü ve bazı öncelikler tanınabilir mi?
Paylaş