Paylaş
Ama birileri hâlâ ısrarla kazanç peşinde koşmaya, keselerini doldurmaya devam ediyor. Yani millet can derdinde ama o kişiler maalesef ceplerini doldurma peşinde koşuyor. Bahsettiğim kişiler, ilaç firmalarıyla kol kola hareket eden bazı sözde bilimciler. Bu tür vakalardan biriyle de geçtiğimiz hafta karşılaştık. Deneyimli bir bilim insanının daha baştan fark edeceği yanlışlarla dolu bir yayını destek alan veriler, dünyanın en saygın tıp dergilerinden birinde, The Lancet’te yayımlandı. Araştırmayı yapanlar ve dergi sorumluları bize diyordu ki “Hidroksiklorokin riskli, tehlikeli, son derece toksik bir ilaçtır. COVID-19 tedavisinde asla kullanılmamalıdır!” Peki sonra ne oldu? Merak ediyorsanız -ki edin- buyurun...
NE OLDU: DERGİ ÖZÜR DİLEDİ YAYINI GERİ ÇEKTİ
HİDROKSİKLOROKİN’i kötüleyen araştırmanın sonuçlarını yayınlanan The Lancet dergisi, yüzlerce bilim insanından gelen yoğun ve haklı tepkiler üzerine birkaç gün önce birinci veri kaynaklarının doğruluğunu garanti edemediğini ileri sürdü. Bu durumlardan oluşabilecek herhangi bir utanç veya rahatsızlıktan dolayı okurlarından özür dileyerek yayını geri çektiğini açıkladı. Yani, kısacası söz konusu ekonomi olunca bilimin bile sorgulanır hale gelebileceği bir kez daha anlaşıldı.
Mesele şudur: Ortada bir ilaç savaşı vardır. Pandemiden kesesini doldurmak isteyenler, Hidroksiklorokin gibi ucuz bir ilaca etkili de olsa şans tanımama savaşı yapmakta ve bu savaşa bilim insanlarını da sokmaktan utanmamaktadır.
SAĞLIK BAKANI NOKTAYI KOYDU
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca iki gün önce yaptığı açıklamalarla, bana göre son bir ayın en önemli bilgilerini verdi. O açıklamalara bakarak şunu söyleyebilirim: Bakanımızın pandeminin ilk evresinde gösterdiği başarıyı ikinci evresinde de göstereceğinden en ufak bir kuşkum yok.
Ayrıca açıklamalarının üzerinde de biraz daha detaylı durup düşünmek, hekim gözüyle değerlendirmeleri yapmakta fayda var. İsterseniz
gelin o değerlendirmelere bir göz atalım.
VARAN 1
BAŞARI ORANI YÜKSELİYOR
SALGININ başından beri, sağlık ordumuz müthiş bir performans gösteriyor. Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu’nun oluşturduğu protokoller eksiksiz ama esnek bir anlayışla uygulanıyor. Tedavi kombinasyonlarının gücü sayesinde iyileşen hasta oranlarımız yüzde 80’leri geçmeye başladı.
VARAN 2
HIDROKSIKLOROKIN'E DEVAM
UCUZ ama etkili olduğunu düşündüğüm Hidroksiklorokin’i başından beri savundum. Bilim Kurulu ve bakanımız da aynı görüşte. Bakan Koca, Hidroksiklorokin ile ilgili endişeleri gereksiz buluyor ve “Hidroksiklorokin kullanmaya devam” mesajı veriyor.
VARAN 3
PLAZMAYA YENİ PLAN
PLAZMAYLA antikor tedavisi muhakkak ki işe yarıyor. Ama tıpkı ilaçlarda olduğu gibi bu tedavide de “dost/yanıt” meselesine odaklanmak gerekiyor. Kısacası plazma işinde de önümüz açık ama daha çok araştırmaya, bilimsel desteğe ihtiyacımız var. Ayrıca eldeki verilerimiz kök hücre uygulamalarında istediğimiz noktada olmadığımızı gösteriyor. O alana da biraz yoğunlaşmakta fayda var.
VARAN 4
YENİ NORMAL YENİ BİR GÖREV
SAĞLIK Bakanı diyor ki: “Tamam, vaka sayısı azaldı, tamam, test sayısına göre yeni vaka sayılarımız yüzde 2’lerin altına indi, tamam, tedavide başarılıyız! Ama ne olur bunlar bizi rehavete sevk etmesin, tedbirleri gevşetmemize sebep olmasın.”
BİSİKLETİNİZ VAR MI
NÜFUSUMUZUN çoğu şehirlerde yaşıyor. İşe gidiş-gelişlerde de sosyal yaşamda da mecburen bisiklet kullanıyor. Uzmanlara göre, özellikle bu pandemi sürecinde bulaşmayı önlemek söz konusu olduğunda en güvenli taşıma aracı olarak da bisiklet gösteriliyor. Kişisel teması en aza indirmesi, sosyal mesafe meselesine çözüm getirmesi ve daha pek çok nedende bisiklet bir numaralı taşıt olma özelliği kazanıveriyor.
3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’ydü ve o gün ben çok sevindiğim bir haber, bir fotoğrafla karşılaştım. İstanbulumuzun çalışkan valisi Ali Yerlikaya o gün evinden işine bisikletle gitmişti. Görmeyi ve duymayı çok özlediğimiz bu haber nedeniyle herkesi bu mükemmel, güvenli, ucuz ve sağlıklı taşıttan, yani bisikletten daha sık ve çok faydalanmaya davet ediyorum.
BANA GÖRE: DSÖ KRİZİNDE TRUMP HAKLI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) pandemiyi çok kötü yönetti. Başından bugüne yanlış ya da tartışmalı kararlar aldı. Dahası çoğu durumda ya kararsız kaldı ya da karar almakta yavaş hareket etme yolunu seçti. Neticede de ne kendini ne de yönettiği sistemi gerektiği süratle harekete geçiremedi. Çoğu zamanda çözüm üretmek yerine, üretilen çözümleri eleştirmek yolunu seçti.
ÖZETİ ŞU: DSÖ bu krizde sınıfta kaldı. İşte bu nedenle onu sık sık eleştiren Başkan Trump bana göre sonuna kadar haklı.
Paylaş